2.sini izlediğim ama 1.sini halen izleyemediğim müthiş film.
edit: birincisini de üçüncüsünü de izledim gittikçe güzelleşiyor. gerçekten harika. darısı dördüncüsüne.
korku - gerilim sineması nda "daha farklı neler yapabilirim?" sorusuna en güzel cevabı veren ekibin yapmış olduğu film çalışmasıdır. yaşamın güzelliği üzerine ödenen bedellerin filmidir.
b tipi korku filmlerini bile takip eden bir deli olarak beğenmediğim, gördüğü ilgiyi kesinlikle haketmeyen film serisi.
gösterime girer girmez olay yaratan ilk filmde, sanılanın aksine herhangi bir orjinallik bulunmamaktadır. ne oyunculukların, ne yönetmenliğin, ne de o öve öve bitirilemeyen hikayesinin hiç bir etkileyici tarafı yoktur.
bir iki tane gerçekten başarılı yapımın ardından artık neredese her tür hollywood filminde karşımıza çıkan etkileyici bir senaryo yazamayıp sadece seyirciyi ters köşeye yatırarak işi kotarmaya çalışma klişesinin bir diğer örneğidir.
kıyaslayacak olursak ilkokulda yazdığımız her hikayenin sonuna "...ve annemin 'börkecan uyan okula geç kalacaksın!' sesini duydum." cümlesini koymamız bile bu klişeden daha orjinaldir.
birincisinin başarısının ardından çekilen devam filminin akademide yazsanız dersten çakmanızı, üstüne birde hocadan fırça yemenizi sağlayacak olan senaryosu ise en hafif ifade ile saçmalıktır.
seyirciyi şaşırtmak başka şeydir seyirciye yalan söylemek başka şey. eğer filmin sonunda kahramanlar bir dumur yaşıyacak ve bizde o onların şaşkınlığına ortak olacaksak, elimizdeki enformasyonun onların sahip oldugunundan fazla olmaması gerekir. yani onların monitörden izlediği olayları bize içeriden yansıtıp sonrada "bunlar aslında kasetti. yaa nasıl kekledik ama sizi, salaklar." demek, senaryonuzun hem teknik hem mantık açısından sakatlamaktır.*
yok eğer bu filmi ilginç kılan içerdiği vahşet sahneleri ise -hemde hepsi gerçek olan- çok daha beterlerini internette ufak bir araştırma ile bulabilir kesmez ise el altından snuff filmlere ulaşarak pornografi açlığınızı dindirebilirsiniz.
durum böyleyken, yakın zamanda üçüncüsü* çıkan, en son dördüncü duyurulan bu seri ve bir benzeri olan hostel'in zannımca seksenlerin prototip bir senaryoda katilin kah oyuncak bebek, kah klasik bir otomobil, kah marstan gelen palyaçolar olduğu seri üretim korku filmleri kadar bile değeri yoktur.
3, 1, 2 siralamasiyla izlendiginde puzzle etkisi yapan film serisi. butunu en basta gorup teker teker olaylari cozumleyip parcalari yerlestirmek gibi. insan zekasina ve yapisina hayran kalma sebebi. ve tabi yaraticisina. serinin tumu tanrinin ve kaderin varligina kanit gibi. ortada duzenekler var, olup biten olaylar var ve kimse tum bunlar tesaduf eseri diyemiyo hakli olarak. fiile bakarak faili tanimaya calisiyorlar. ve kader.. bu alemde bi basimiza birakilmadigimizin ifadesi. nasilki oyuna katilan herkes ve kapatildiklari mekanda bulunan hersey bi amaca yonelik olarak orda, hepsi nasil kurtulmak icin araciysa iste hayatta basimiza gelen herseyde bizi bi yere ulastirmak icin. *
efendim ben bir orijinal dvd koleksiyoncusu olarak ve her bölümün arşiv manyağı olarak şunu söylemek isterim. bu senaryoyu yazan ilk filmde başrol oynatan Leigh Whannell ( tuvalette mahsur kalan genç arkadaş) ve yönetmen James Wan Avustralya'da aynı film okulunda okumuş iki gizli psikopattır. Bu manyak arkadaşlar mezun olduktan sonra psikopata bağlamış arkadaşlardır. ilk olarak james - hocu böle bi projem var napcaz? demiş, Leigh Whannell'de hocu coşalım demiş madem sen yönetmen olmak istiyon bende rol yapmak istiyom deyip olaya girişmişlerdir. sikik avustralya film şirketlerinden hiçbiri filmi ziklememiş bir adedi ki adını hatırlamıyom, bunu hollywood'a yollayalım hocu demiş toprağa virüsü ekmiştir. sonrasında amerika'li kendi halinde bir yapımcı film bu iki arkadaşın trailer'ını izlemiş ve kendi deyimleriyle çeneleri dibe vurmuştur. süper riskli organizasyonlar yaparak terkedilmiş bir fabrikayı mekan olarak seçmiş, bazı mekanlarda hiç değişikilik yapmadan o pisliğin içinde çekimleri yapmıştır. filmin çekim süreci ve bütcesi son derece kısıtlı olduğundan 12 günde filmi tamamlamak zorundaymışlar ve 12 günde neredeyse 24 saat film çekmişler. jigsaw karakteri Tobin Bell her sahnede ölü rolü için yerde yatan süper şahsiyet olarak bir mumya kullanmaktansa kendisi bizzat soğuk betona yatmıştır.
muhtesem bir gerilim filmi. cok piskopat olsa bile, ve yöntem gercekten cok cok kati olmasina ragmen, oyunlardaki verilen mesaj cok cok dogru. Herkes kendi hayatinin degerini bilmeli ve ne kadar yasamak istedigini hatirlamali.
4. Bölümü de cekilmis ve yakinlara sinemalara gelecekmis ve Youtube'da fragmani cikmis bile.
filmin $aheserliği yanında mükemmel bir soundtrack' e sahip olan filmdir. o ne biçim bir film müziğidir ey yarabbi. jurassic park' la birlikte birinciliğe oynayan, tüyleri diken diken eden bir müzik. filmin konseptine o kadar uygun, bir $arkıda korku efektinin verilmesi konusunda ders niteliği ta$ıyan.. o ne biçim bir $arkıdır efenim, sözü olmadığı ve sadece üç dakika olduğu halde ardarda 30 defa sıkılmadan dinlenilebilen bir $arkı yapmak her sanatçının i$i değildir. dinlenildiğinde filmin moduna sokan, tripten tribe ta$ıyan o ne biçim bir $arkıdır ey yarabbi...
emin olmamakla beraber serinin tüm filmlerinde kullanıldığını bildiğim bu müzik 4.defa kullanılıcak olmasına rağmen bu kadar mı $iir gibi olur..
gerilim türünde bir seri filmdir. 1,2,3 ve 4 çıkmış olup 5 ve 6 da önümüzdeki senelerde vizyonda olacaktır. serinin en güzel filminin 1 olduğu savunulmaktadır. ama bence 3 ve 4 1den daha güzeldir.