tüm testerelerin içinde en başarısız olanıydı. kanlı sahneler çok fazla değildi, ve oyunlar bundan önceki serilerin oyunlarını andırıyordu biraz.
(bkz: herşeyin ilki güzeldir)
(bkz: destere)
filmin kötü olduğuna dair sürü ile yorum okuyup beklentimi dibe çektiğimden midir nedir, bana çok keyif vermiş filmdir.
ha serinin en kötüsüydü bence, ama yine de güzel zaman geçirdik, pişman olmadık.
dikkatimi çeken bir nokta da eski bir karakterle ilgili.
--spoiler--
diğer filmlerde olduğu gibi gene dr.gordon'dan bahsedildi ancak gösterilmedi. hala bir umut, bu adamdan birşey çıkacak diye bekliyorum. bazıları ikinci filmde kendisinin bedenini gördüğünü iddia etti ama ben dvd'den tekrar tekrar izleyerek göremedim. ta ilk filmden beri boş bırakılan, bu size mi ait doktor lafının altı doldurulmuş oldu ama neden ısrarla gordon'u göremiyoruz? hem de onun olduğu bir sahneyi flash back olarak görmemize rağmen kamera onu göstermiyor.
--spoiler--
haftasonu gidip izlediğim film olmuştur. ama ne film. seyir halindeyken kendisini, finalden önceki kanlı bir sahne esnasında, tam arkamdaki canlının yorumuyla kahkalarımı tutamamışımdır. az kalsın çıkartılıyordum salondan.
sahne çok kanlıdır, salon bir sessizlik ve ürperti halindedir. insanlar gerilmiştir. ve iğrenmiştir. o anda sevgilisiyle filmi izlemeye gelen insan türü şöyle demiştir aynen;
- allah belanızı versin sizin be öyyy, kak kız gidek hadi.
vahşeti gitgide daha yadsınır hale getirmek gibi kulağa hafif gelen ancak aslında çok çok büyük bir kokuşmuşluk tehlikesine, bilgisayar oyunlarıyla birlikte, müthiş katkı sağlayan film serisinin beşincisi. film kesinlikle serinin en kötü filmi değildir.
jhonny darcy babasız büyümüş, zeki, çalışkan ve ahlaklı bir gençtir. annesi onun eğitimine büyük özen göstermiştir. filmin ilk 20 dakikasını izleyenler 'yanlış filme mi girdik lan, bu basbayaa gençlik filmi' triplerine girmektedir ancak jhonny bir şekilde yaklaşık 20 yıl önce ilginç cinayetler işleyen testereye merak salmış ve onu bir takıntı haline getirmiştir. testere aslında cinayetleri gazete sayfalarında dönmekteyken bir efsanedir ancak bir hükümet politikası olarak medya aracılığıyla yapılan yayınlar sayesinde halk ondan tiksinmekte ve kimse adını duymak bile istememektedir. ancak jhonny, testere'yle ilgili eline geçirdiği her bilgiye adeta açtır. aslında annesine testere ile ilgili ilk kez birşeyler söylediğinde annesinin anlam veremediği şekilde onu bu konudan uzaklaştırma çabasınında büyük etkisi vardır.
ve bomba:
mr. jigsaw'ın bebeği aslında ölmemiştir. karısı hastahanedeki doktorla anlaşmalıdır ve bebeğinin öldüğünü söyletmiştir jigsaw'a. bebek dünyaya gelmiştir ve özel üniversite mezunu olmuştur. annesinin özenle kendisinden sakladığı gerçek babasının hikayesine, onun babası olduğundan habersiz şekilde müthiş ilgi duymaktadır. felsefi olarak kafasında derinden bir destek bulmuştur testere cinayetlerine. ancak işin arkasında hoffman'ın da parmağı vardır. çünkü bu rehabilitasyon yöntemi mutlaka işlemeye devam etmelidir ve bunu sürdürmeye en uygun kişi tabii ki babasının oğludur, o arslan parçası kınalı yapıncaktır. yürü bee.
--spoiler--
pek beğenmediğim 4. filme göre daha sürükleyici ve daha az karmaşıktı bu film. zaten genel itibariyle 4. filmde jigsaw'ın mirasını devralan dedektif hoffman'ın neden bu yola düştüğünün cevapları verilmeye çalışılmış. tahmin edeceğiniz üzere bol bol "flashback"ler mevcut. saw filmlerinin karakteristik "oyun"ları bu kez daha kanlı ve daha zekice bana göre.
ama finale gelirsek... bok gibi... aslında bok gibi değil de, ben bunun serinin sonu olacağı beklentisiyle gitmiştim ve duyumlarım da o yöndeydi. ama hiç merak etmeyin, saw 6, hatta belki de saw 7 yolda diyebiliriz. yine bu filmde de bağlanmamış sahneler mevcut. En belirgini, filmin başında Jill Tuck'a (jigsaw'un karısı) jigsaw'dan miras kalan kutunun içinden neler çıktığı sorusuna yanıt verilmemiş. Bu da bana göre serinin devam edeceğinin en büyük kanıtı...
serinin en kötü filmi olmayan son model saw filmidir. filmin daha az vahşet içermesi filmin tarafımdan artı puan kazanmasını sağlamıştır arada belirteyim.. tabi bu kimin umrunda olur bilemem ya.. neyse..
ya birader o değil de, bu testere amca ne demeye strahm'ın suyunu çıkardı ki..
tamam adam peşinde, zora sokacak vs eyvallah da, hani bu adamın felsefesi yanlış insanların hatalarından ders çıkarmalarını sağlamaktı?! cherish your life diye gezmeyi biliyorsun ama..
bu strahm'ın nesi yanlıştı be.. sonra hoffman'a nothing is personal diye ayak yap.. yok yok.. koskoca testere olmuşsun ama adam olamaışsın yazık..
ben de seni adaletli bi adam bilir, saygı duyardım.. **
biraz boş, biraz heyecansız, e dolayısıyla biraz sıkıcı, biraz da mantıksız, "gitmesen de olur" filmidir. o değil, doğru düzgün vahşet sahnesi bile yok. sevmedim haliyle.
testere 4'ten daha iyi, ama serinin tüm finallerinin yanında zayıf kalan bir finale sahip olan film.
--spoiler--
ayrıca ilk kez bir testere filminde, iyinin kazanamaması sinirimi bozmuştur. bu da sanırım, jigsaw ile hoffman arasındaki karizma farkından kaynaklanan bir durum olsa gerek.
--spoiler--
peter 2 duvar arasında sıkışıp ölmeden önce tuzağı keşfetti. ama hoffman da o tuzağı bilmiyormuş gibi o da içeri girdi. bence o tuzağı hoffman da bilmiyordu. o tuzağı kuranda john un karısıydı. kutuda da karısına miras bıraktığı testere kuklasının olduğunu düşünüyorum. o kadında sinsi köpek bakışları gördüm.
filmin (serinin değil) en önemli sahnesi emlakçı ablanın kapıya sokacağı anahtarı ararken bütün anahtarların aynı doluğunu farketmesiydi.
o dakikadan itibaren bütün oyun kurgusu oturuyordu ve bence bütün serinin en akıllıca kurgulanmış oyunuydu.
ayrıca miss jigsaw'ın; strahm'ı haksız yere öldürdüğü için hoffman'a güzel bir ders vereceğini düşünmekteyim.
bu filmde kurgulanan yeni fbi ajanı ise; "akıllı" ama "çok zeki değil" profili çizmiştir; salsalar arkasından en az bi 4 bölümden evvel yakalayamaz jigsaw'ı gibi gelmektedir.
bas bas 6. filmin de çekileceğini belli eden ucu son derece açık bitmiş hatta ve de belki testereler arasında ucu en açık biten filmdir.Görüldüğü üzere ucu o kadar açıktır ki ben bunu devamlı tekrar ederek yeniden yeniden belirtmekteyim.*
diğer serilerde olduğu gibi ilginç finaliyle, zeki kurgusuyla gösterimden kalkmadan mutlaka gidip izlenmesi gereken filmdir. bu seride daha çok, geçmiş serilerdeki kurguların nasıl gerçekleştiği biz saygıdeğer sinemaseverlere açıklanmıştır.
yeni jigsawından haz etmediğim filmdir.* testere gibi zeki birinin nasıl olur da bole birisini yerine varis bırakır anlamıyorum. amanda ya haksızlık edildi. hoffman , yani yeni testere ilk önce zavallı strahm mı iki damacana suda bogmaya çalıştı ,(kurtuluş şansı vermeden),adam kurtulunca bu sefer iki duvar arasında pastırmaya çevirdi. harhalde bundan sonraki serilerde zekice planlanmıs oyunlar yenine hoffmanın yeni piskopatlıklarına yer vercekler. arada flashback yapıp eski testereyi göstermeye devam etseler bari.
iflah olmaz bir jigsaw hayranı olaraktan geçen hafta historia salonlarında 18.30 seansına gittiğim film. daha önceki 4 filmde sonunu hiç tahmin edememiştim. aklımın ucundan bile geçmeyen şeyler olmuştu sonlarında. ama bunda sanki sürpriz konusu biraz kolay işlenmiş galiba. ben bile anladım olayı. filmin sonundaki meşhur müzikli açıklamada da waaow nidası atamadım bu sebeple.
önceki filmlere gitmeden bu filme gidilmesi tavsiye edilmez. vahşet sahnelerine bakarak film değerlendiren insanlar da sanırım filmdeki 18+ uyarısını görünce porno bir film sanarak gidenler. kanlı sahne görünce filmin konusuna odaklanamayacaklar +18 filmleri seyretmesinler ki yorum yaparken "ayyy hep kan hep vahşet" şeklinde saçma sapan yorumlar yapmasınlar. yahu zaten o işaret insanlara bunu anlatıyor. ayrıyetten söylemenize gerek yok. filmde mantık hatası filan veyahut saçmalık varsa onlar söylenir ve eleştirilirse şayet o türden yorumları dikkatlice okuyup ciddiye alırım.
yıllardır, saçmalıklarla dolu, seyrederken kahramanlarının salaklıklarıyla beni delirten, eğer ikinci devam filmi varsa birincisinin nerdeyse aynısı olan teenslasher filmlerden bunalan bünyem, kendi içinde tutarlı bir film bulmuş o yüzden de bu seriyi çok sevmiştir. duygusal davranmam ondandır.
önceki filmlerdeki gibi şaşırmamamın sebebi, hoffman'ın telefon ile gerçekleştirdiği şeyler sebebiyle yapacağı oyunu erken anlamam oldu. ben dr. gordon'u filan görmeyi bekliyordum bunda ama yine muradıma eremedim. fakat en azından adı geçti adamın. gerçi her bölümde adı geçiyor ya.
seyretmeden 2-3 gün önce dörtlü seriyi bitirmiş olmam sebebiyle filme çok iyi adapte oldum. neredeyse (sanırım 4. ye yapılmadı tek) her filmine gönderme yapıldı. boğazı kesik zenci emekli polisin tekrar adının geçmesi de güzeldi. seyretmeye gidecek kişilere tavsiyem, hafıza tazelemek için gitmeden önce öncekilere bakmaları.
kendi hallerindeki 5 elemanın durumlarında gördüğüm mantıksızlıklara değineceğim biraz.
ilk tuzakta adamlar niye bu kadar kastılar? sonuçta panik yapmasalar hepsi tek tek alabilecekti anahtarı. biraz olmamış sanki. gerçi adamların bencilliğinden sadece kendilerini düşünmesinden dem vuruyorlardır belki.
köşe (kuyu) kapmacalı olanda da kocaman delikler vardı. pekala 2 kız girebilirdi aynı yere. dar mar ama kıvrılır girilir arkadaş. hayati mesele neticede. bunu benim gibi sıradan biri bile düşünebiliyorsa, nasıl aklına gelmiyor onca zeki insanın?
küvetli tuzak güzeldi. ona bir şey demiyorum.
sonuncu hızar tuzağında da adamın kolu niye yarıldı gitti çözemedim. vücudu kaydı da kazara ondan mı öyle oldu, yoksa salak kan akmıyor diye kolunu mu ileriye ittirdi göremedim. kız iyiyken elemanın bu hale gelmesini anlayamadım.
strahm'ın ölümü çok fena oldu be. ama kafama takıldı benim. "camekana girmedi öldü de camekana girseydi de bu sefer hoffman acaba onu içeride öyle bırakıp gider miydi?" diye. sanki hoffman onu öyle kilitli bırakırmış gibi geliyor bana.
6. bölümü (bkz: saw vi) heyecanla bekliyorum. umarım dr. gordon kesik ayağıyla bu sefer karşımıza çıkar. gerçi hiç sanmıyorum ama.
