doktorun doğal şartlarda ameliyat yapacak diye kendini kasması durumunu içeren bir hayli hayalüstü film, hadi bunu da geçtik adamın kafatasını matkapla delmesi de ayrı bir hadise; korniş takacak sanki...ama mesaj iyidir. kurguya laf yok!
işlenen tema psikopatlık olduğundan, konusu itibariyle başarılı bir film. Kocaman yassı bir taş ile bacağı bilekten aşağı defalarca vurma suretiyle kırıp paramparça etmek ve o ayağı prangadan kurtarıp yürüyerek kaçmaya çalışmak. Yetmiyormuş gibi o bacakla kavga etmek. Şimdi bu durum can havli midir, ya da abartının bokunu çıkarmak mı? Takdir izleyicinin. Gerçi psikopat filmlerin de mantık aramak ve gerçeklikle örtüştürmek ne kadar doğru olur o da ayrı bir konu.
Uzun lafın kısası; kan, kemik, kir, pas, soğuk, üryan, domuz, lokal anastezi ile beyin ameliyatı, pranga ve testere görmek isteyen gitsin dediğim filmdir.
ön bilgi niyetine: "buraya gazeteler 2-3 gün geç geliyor. biz öğrendiğimizde bir haberi, büyük $ehirdeki unutmu$ oluyor" altan erkekli/vizontele
muğla'ya geç geldi karde$im film i$te; istanbulda'da vakit olmadı tanım $imdiye kaldı. alla alla.
(muğla zeybek sinemasında kalabalıklar içerisinde izlediğim film. tam arkamda üç tane andaval kız, patlamı$ mısır yerken içlerinden birinin domuzlu sahnede üzerime kustuğu film olmu$tur. yani beni izleyenler filmden daha fazla korktular ve tiksindiler çünkü kızı öldürecektim..) neyse; büyük beklentiler içerisinde izlediğim ama sonundaki her $ey geçer hayat kalır tarzındaki mesajdan pek ho$lanmadığım, jigsaw'un dünyanın en zeki pisliği olduğuna karar kıldığım bu son film, iddia ediyorum ki bu üçlemeyi üçleme olarak bırakacak film olmu$tur.
neden mi?
amanda'dan sonra jeff'in bu oyunu sürdürebilecek tek ki$i olduğunu herkes tahmin edebiliyor. yani bir gizem ve merak unsuru söz konusu değil. eğer yapımcılar bir dü$üncesizlik edip dördüncüyü çekerlerse korsanını alırım.
filme gelince;
jigsaw'un karizması aynen yerlerdedir bu filmde. ilk filmdeki tanrı'nın yerini peygamber almı$ ve vahiyleri nakletmi$tir.
aklımda kalan tek aforizma ise jigsaw'un amanda'ya dediği, "senin oyunların kazanılacak gibi değildi" lafı olmu$tur. deli karı!
tahminen 50 kişi ile izlemeye başlayıp ilk onuncu dakikasından sonra yine tahminen 25 kişi ile izlemeye devam ettiğim iğrençlikte sınırların zorlandığı film.
izlemeyene yazar tavsiyesi: film izlerken birşeyler yiyeyim içeyim diye boşa masraf yapmayın. **
--spoiler--
bazı sahnelerin , yahu bu kadar da olmaz dedirten 3 lemenin son filmi. eric abimiz amanda nın kafasını bi duvardan bir diğerine vururken, topluluk olarak ayağa kalkmış, nidalar atmışızdır. ama amanda kaltağı yine kurtuldu tam derken psikomanyak dede korkut testere abimiz kafasına sıktı da öldü. bağişlamanın kutsallığına inanan bu korkut bu dede, bizi azap çemberinin içine aldı, çevirdi çevirdi. ayrıca beyin ameliyatının bu kadar kolay olduğunuda bilmiyorduk, öğrendik. nasip diyoruz. serinin 4 . sü de olacakmış.
--spoiler--
1 ve 2'den sonra yine izleyicileri soke eden bir sona sahip ,vahsetin boyutlarının tavana vurdugu, herkesin bünyesinin kaldırmayacagı son zamanların en iyi gerilim filminin ücüncüsü. 4. filmde cekilecekmiş
-------------------------öfke dolu spoiler-----------------------------
o kadar ayağa düşmüş bir film olmuş ki, korku filmi klişeleri olan "yüzünü yıkadıktan sonra kafayı kaldırıp aynaya baktığında arkada aniden adamın belirmesi, arkana döndüğünde aslında bir hayal olduğunun anlaşılması" gibi bir abukluğu da saw serisine sokmuştur. oysa biz testere'yi özgün olduğu için, diğerlerine benzemediği için sevmiştik.
ayrıca senaryo da kötüydü. kazada ölen çocuğun babası, sırasıyla kazanın görgü tanığı, hakimiyle, falanı filanıyla uğraşıyor ama bunları kurtarsa da, kurtarmasa da bir şey değişmiyor. yani sadece görüntü olarak konulmuş gibi. "oyun"a bir katkısı olmuyor onları kurtarmasının.
testere serisinin şu anki son filmi testere 2 beklentileri karşılamamışken, güzel kurgusu ile (gerçi filmde bir kaç yönetmen hatası vardı) testere 3 ile yeniden imajını kazanmış kült olacağını düşündüğüm psikolojik gerilim türü diyebileceğimiz sinema filmi.
serinin ikinci filmi gibi buda ilk filmin yanına bile yaklaşamamıştır. sanırım bunda en büyük pay, sonraki iki filmde yönetmenlik koltuğunu James Wan ın yerine Darren Lynn Bousman almış olmasından kaynaklanıyor. ikinci filmde olduğu gibi üçüncü filmedede olay daha çok tüyler ürpertecek vahşet sahneleri üzerine yoğunlaşmış. oysa ilk film daha bir zeka mı kokuyordu ne? .
yinede serinin 3. filmi james van ın senaryo aşamasına dahil olmasıyla biraz daha öne çıkabilmiştir.
dün akşam izlediğim film.. ilk ikisine göre iyiydi.. tek noksanlığı (bildiğim kadarıyla) 6 filmlik bir serinin 3.filmi olmasından kaynaklanıyor.. yani ortada ve genelde ortada olan filmlerin ortada kalması, hareket etmemesi gerekiyor, yani amacı geçişi sağlamak.. ana karakterin hikayesi yeni yeni anlatılmaya başlandı.. daha da anlatılacak gibi..
--spoiler--
ya o değilde lynn ablamız yılların cerrahı herhalde, dreni takıyor çocuğa falan. ama insan hiç mi danışmanlık almaz bir film yaparken. acil ortamında kafatasının delinmesini izlemiş biri olarak diyebilirim ki nah yaparsın sen o trepanasyonu öyle bi başına şak diye. hem sen nasıl cerrahsın be kadın? alet öyle tutulur mu? nerde kaldı 1. ve 4. parmak?
yine de çerez namına güzel film.
--spoiler--