Birazcık siyasi kimliklerinden sıyrılabilen herkesin de görebileceği gibi başarısız bir operasyona imza atanlardır.berkin elvan teröristti ya da değildi bunu buradan yazdıkları ile karar verebilen zekaların nasıl böylesine vatandaş olarak hele ki ülkenin savcısıyken korunabileceğimiz, güvende olabileceğimize inandığımız yerlerden birinde, bu şekilde öldürülmesinin ihmaller zincirini takip ederlerse gerçek sorumluların kabak gibi ortada olduğunu görerek cevaplarını alacakları sorudur.
bu ülkedeki adalet sistemine olan inancın yok olmasına sebep olan her kimse odur ya da onlardır. alternatif tanım olarak; 12 yıldır tek başına iktidarda bulunan parti de olabilir.
öncelikle kendisi allahın izniyle şehittir. Diğer yandan, savcıyı şehit eden ve onları Destekleyenler kadar korkak, kalleş ve yavşak bir güruh daha yoktur. O kadar Korkaklar ki, olayın sorumluluğunu bile üstlenmekten korkuyorlar. ne demek savcıyı kim öldürdü. tabiki vatansız ve kansız şerefsizler öldürdü. ekmek almaya gitti yalanını kim ortaya attıysa, bu kıymetli vatan evladını da bu orospu çocukları öldürdü. bunun sağını solunu didikleyen de en adi şerefsizdir ve art niyetlidir.
sadece onu öldürenler değil, aynı zamanda devlettir. iktidarın ve adaletin de bunda sorumluluğu vardır. ancak bu sorumluluk eylemcilerin taleplerinin yerine getirilmemesinden kaynaklanmıyor. bunu beklemek fazla iyimserlik olurdu herhalde.
şimdi anlamak için biraz devlet gibi düşünüp kendimizi egemen güçlerin yerine koyalım. (lanet olsun faşist zihniyeti bile anlamaya çalışmaya) özellikle totaliter rejimlerin en büyük amaçlarından biri eylemlere ve muhaliflerine asla boyun eğmemektir değil mi? bu tarz bir terör eyleminde, eylemcinin isteklerini karşılar ve ona istediğini verirsen, bu onlara boyun eğdiğin anlamına gelir. böyle bir boyun eğiş başka eylemleri de beraberinde getirecektir. devletin hiçbir zaman göze alamayacağı bir risk. yani, eğer devletsen, sana meydan okuyan bir grubun şartlarını kabul edemezsin. şartları sen belirlersin. devlet dediğimiz şey, varlığını sürdürebilmek ve iktidarın kaybedilmesiyle sonuçlanabilecek olan halkın gözündeki güçlü devlet kimliğinin bozulmasını engellemek adına, kendi varlığına tehdit olarak gördüğü bir grubu sindirebilmek için elinden gelen her şeyi yapar. ne pahasına olursa olsun. işte bugün devlet güçlerinin, savcının eylemciler tarafından kurban edilmesine göz yumması gibi. bugün bu nedenlerden ötürü eylemcilerin talepleri karşılanmadı. bu zaten çoğu insan gibi benim de eylemin detaylarıyla eylemcilerin taleplerini ilk gördüğüm anda kolayca kestirebildiğim bir şeydi.
demek istediğim, devlet yapması gerekeni bu eylemden çok önce yapmalıydı. berkin elvanı vuran polisler bunca zaman içinde yargı önüne çıkarılıp yargılanmış olsalardı bu olay yaşanmayacaktı. bu adaletsizlik, savcının katlini meşrulaştırmaz elbet. ancak bazı gerçekleri de gözardı edemeyiz. devlet adaleti sağlamakla yükümlüyse sağlayacak. hele ki berkin'in öldürülmesi gibi toplumun vicdanında yara açmış olaylarda, suçluları gerektiği gibi cezalandıracak ki bazı gruplar adaleti biz sağlayacağız deyip böyle eylemlere girmesin. bu tarz olaylara hiç mahal verilmesin. yani devletin sağlayamadığı adaletin sonucu buralara kadar varıyorsa o zaman bundan devlet de sorumludur. sorumlu, berkin'i öldüreni adalet karşısına çıkarmayandır. sorumlu, "emri ben verdim" diyendir aynı zamanda.
anadolu topraklarında, laik ulusal bir devlet kurulması haricinde bir barışa razı olmayıp, ümmeti parça pincik ederek sürekli bu yarayı kaşıyan ve bir huzur vermeyen, ingiltere ve avanelerinin taşeron örgütlerinden biri dhkpiç dir.
rant sürsün, saraylar kurulsun diye, 3-5 oy daha fazla alayım keyfimi sürüp paraları cukkalayım gemicikleri dizeyim diye bir toplumun nicelik olarak daha az sayıda olan milyonlarca inananı olan mezhebini her fırsatta düşmanlaştıran, ötekileştiren, milyonların önünde hakaret eden, terörist etiketi yapıştırmak için her türlü kumpasa girişen, bir parti liderine bile 'biliyorsunuz alevi o' diye saldıracak kadar haysiyetsizleşen dini imanı para olmuş siyasiler ve onların parayla kemik attıkları köpekleridir.
ölene şehit diyoruz. şehit bizim savcımız. bir gün bu ülkede yaşayan herkesin ihtiyacı olacak adaletin en mihenk taşı.
öldürene teröristsin diyoruz. bu ülkeyi senelerdir bitmek tükenmek bilmeyen senaryolara karanlığa götürmeye çalıştılar. hep birlik olduk tek yürek olduk ortak acı paydasında buluştuk yenilmedik ezilmedik.
berkin elvan'a insan diyoruz. öldü gitti yavrucak. ne işin vardı dedik. en partilisi bile olsa ak'ından; ben eminim gecenin bir yarısı, kapattığında gözlerini üzülmüştür. oh diyememiştir. nedensiz yuhalattılar çocuğu meydanlarda. hiç kimseye yakışmadı sonrasında olan olaylar. berki'in babası adam gibi konuştu dik durdu.
şimdi bir savcı, memur suçlarıyla uğraşan bir savcı berkin Elvan'ın ölümüyle ilgili bilgileri toplayan,polis memurlarını belirleyen bir savcı; berkin bizim has yeğenimizde intikamını alacağız kafasıyla en son saldıracağı kişiyi neden rehin alır. az daha sıksa götünü savcı aklasa olayda adı geçen memurları belki biraz da olsa anlarım. bu savcının öldürülmesini onaylarım anlamına gelmesin. olayı neden gerçekleştirdiklerini anlarım. henüz savcı araştırma aşamasında ve mehmet kiraz hiç te akp tabanli bir savcı değil. bildiğin olaya yürüyor.
herşey çok karışık tablo hiç net değil. olay sonrası internete düşen ses kayıtları var. şüphelerle dolu. bildiğin Mouse seslerini duyuyorsun. ne ara olay yerinden kayıt aldın da internete koydun.
şimdi birsürü yavşak bana saldıracaktır lakin sikimde değil. savcının ölümünün tek sorumlusu tertemiz alnınızdan öpüyorum diyen, yapılan yağmayı, kırmayı, dökmeyi, kamu mallarına zarar vermeyi meşru gösteren meşru gösterdiği gibi birde iyi yapıyorsunuz aferin diyerek pışpışlayan ordaki vatandaşları sağduyulu olmaya davet etmesi gerekirken yangına körükle giden kemal kılıçdaroğlu ve yardakçılarıdır. şimdi senin o tertemiz alınlarından öptüklerinin arasında bu iki şerefsiz kansız orospu çocuğuda vardı. bunu nasıl açıklayacaksın? berkin elvanın sadece çocuk olduğu için bu kadar dillendirilmesi, ufacık çocuğun putlaştırılmaya çalışılması sonucunda ortaya çıktı bunlar. neden gezi olaylarında ölen diğer insanların ismi unutuldu gitti de bu çocuk hala konuşuluyor? çünkü 15 yaşında bir sabiydi. kahpelik yapmak için kullanılabilecek en uygun argümandı ve o kullanıldı. aklıma şu söz geldi. bıldırki hurmalar gelir götünü tırmalar. geçmişte kılıçdaroğlu alnından öpüyordun ya bu orospu çocuklarının bak onlar şimdi geldi devletin memurunu katlettiler. bunun içinde söyleyeceğin birkaç cümlen vardır herhalde.
eylem yapılır haktır. ama onu provoke etmek isteyen pezevenkleri ayırmaz da hepsinin alnından öpersen bugün o lafın gelir seni bulur. millet demez mi şimdi "eli kanlı teröristin alnından öpen adamı ben ne yapayım" diye. şuursuz bir şekilde ölçmeden tartmadan ne dediğini bilmeden konuşursan her şeyin bir numaralı sorumlusu sen olursun.
mikrofonu eline alıp berkinin annesini kalabalıklara yuhalatan zat-ı muhteremdir. öldürdün bari sus dimi? çok iyi bir halt etmiş gibi çıkıp böbürlenirsen işte böyle beyni yıkanmış teröristlerde seni dünyaya kepaze etmek uğruna saçma işlere kalkışırlar.
bütün tarafların ortak görüşü; ölen cumhuriyet savcısının, görev başına getirildiği günden bugüne berkin elvan davası ile ilgili somut adımlar attığı ve yol aldığı şeklinde.
ülkeyi karanlık günlerin beklediğine dair bir öngörüm vardı uzun zamandır. çok kirli işler.
akp nin kötü politikalarının bir ürünü. ve bunlar iyi günlerimiz.
gözümüzün önünde cinayetler işleniyor, işlenen cinayetleri araştıranlar dahi gözümüzün önünde öldürülüyor.
her bilgiye çabuk ve kolaylıkla ulaşabildiğimiz bir dönemde, bu kadar faili meçhul (?!) cinayet işleniyorsa; bunları örtbas edebilecek kadar güçlü olmanız gerekir.
akp'dir. nefretin tohumunu ektiler. berkin öldüğünde başsağlığı dilemek yerine polise emri ben verdim deyip annesini yuhalattı. bunca zamandır katil polise ceza verilmedi. ee sen adaleti sağlyamazsan birileri öfkesine yenik düşüp kendileri ağlamaya çalışacak. son olarakta başarılı operasyon denilen bu vaka sanırım tam da istediğiniz gibi sonuçlandı sanırım.
üniversiteye giriş için oluşturulan bu yarış temposunun kırılması adına düzenleme yapmak gerekiyor. adamlar hukuk öğrencileri silahla adalet arıyor. bu işte bir yanlışlık var. dersane ve özel öğretmen konusunda düzenlemeye gidilerek almış olduğu destek eğitimi kadar kişiden puan indirimine gidilmeli. bu şekilde doktor avukat gibi mesleklerde zeki olan insanlar seçilmeli. ortaokuldan başlayarak dersanede var olan kapasitesinin % 100 ünü kullanan birinin yerine çok zeki gördüğünü hemen çözen pratik bir insanın doktor veya avukat olması daha mantıklı. eğitimde fırsat eşitliği bu şekilde sağlanmış olur.
bir de bu insanlara hukuk dersi veren hocaları ayrı bir sorgulamak lazım ne öğrettiniz diye.
