Savcılık soruşturma açmasına, her şeyi Türkiye'nin kötülüğüne bağlanmasına, yanan milli serveti koruma amacıyla insanların çığlığını suç kabul etmesi-görmesini haklı görebilirsiniz.
Provokatör kişiler olabilir.
Kötü niyetli kişiler olabilir, bu eylem topyekûn bir suç eylemi olacak durum değildir.
Ama savcılarımız bu yangın felaketi sırasında bazı kişi ve kurumların yetki ile görev alanlarını aşarak kuruluş ilkelerini yok sayarak; Anayasa’nın “Basın Hürriyeti” başlıklı 28. maddesindeki, ‘Basın hürdür, sansür edilemez’ maddesine rağmen paylaşımlara sansür koymak istemesini de değerlendirmesi gerekir.
Örn: RTÜK tarafından basın yayın organlarında görev alan kişilere kurumlara yollanan yazı...
Anayasa Mahkemesi’nin erişim engellemeleri için daha önce aldığı “internet sitelerine veya internet sitelerinde yer alan haberlere erişimin engellenmesi biçiminde getirilen her türlü kısıtlama, bilgi alma ve verme özgürlüğüne müdahale niteliğindedir” kararları dikkate alınmadı. halkın haber alma özgürlüğünü engellemek yok etmek için bu eylem istekler anayasal hakların engellenmesi yok edilmesi anlamına gelmez mi?
Devletin yeterli müdahale aracının personelinin olmaması, kriz yönetimini beceremeyişini haber yapmak ve dağ köyünde yanması kaçınılmaz olan arısı koyunu zeytinliği narenciye bahçesi yanında vatandaşın canını da düşünmesi için bilgi içerikli haber yapan kişi kurumların devlete ne gibi kötülüğü olabilir?