profesyonel ve güçlü ordun varsa seni savaşa çağırmalarına gerek kalmaz, adı üstünde profesyonel ve güçlü ordu.
sadece milletin, insanların hayatı tehlikesi için çok zaruri olursa ama profesyonel ve güçlü ordun yoksa.
ki keyfi savaşlar için zorunlu olsa da, d*kta ile olsa da, beni s*kseler gitmem, z*lüm ve d*ktadan korkamam.
pazardan bulmadığım canımı birkaç politik fantezi için veremem ya da milletin pazardan bulmadığı canını alıp savaş suçuna ortak olamam.
malum kişiler için hiç veremem.
Paralı huzursuz...
Penbe teskereye sefer görev emri veriyolar mıydı, sen bilirsin.
Savaşa gittim zamanında ama çatışma yoktu. Geldim 50sine. Bana sıra gelirse giderim ancak. Bana da sıra gelmişse almanlar yine yenilmiş zaten demektir.
Savaşa çağrı bir çok yönüyle olur. Askerliğin zorunlu olduğu bizim gibi ülkelerde seferberliktir. Kısım kısım uygulanır. Kişi çağrılırsa gider ki gitmezse savaş kaçağı olur. Savaşta bazı kanunlar geçersizdir unutmamak lazım.
topyekûn savaş çıkıp da Ülkesi saldırı altındayken cagrildiginda buradan gitmeyeceğini beyan etmek de çok onursuzca söylem.
Trollukse böyle olmaz yani bunun trollugu olmaz yok ciddiyse bir kendinize gelin.
Ayrıca cagrilirsak hepimiz de sike sike gideriz, savaşta askerden kaçmanın cezası ağırdır. Öyle barış zamanindaki sivil mahkemelere benzemez divanı harp diyorlar canım kardeşim.
(istiklal mahkemeleri idam ederdi asker kaçaklarını kurtuluş savaşı zamanında)
Savaştan kaçmanın bahanesi olamaz, senin ülken saldırı altında kardeşim sen gitmezsen, ben gitmezsem kim gidecek ülkeyi savunmaya?
Bugün siyaset üstü bir durum var, beyanlarınıza dikkat edin!
Not: malûm kişi, kişiler ve partiyle olan hesaplaşma ve mücadelenize savaş sonrasında kaldığı yerden devam edebilirsiniz. Fikirlerinizi ve dünya görüşünüzü değiştirecek değilsiniz. Sadece savaş zamanı yapmamız gerekeni yapalım.
Yazarın asıl anlatmaya çalıştığı yer bizim bakış açımızın dışında. Asıl varılmak istenen şey savaşıp savaşmama değil mağaranın dışını görüp görememedir aslında. Yıllarca insanların savaşmak istememesine ramen vaatlerle, uydurma hayaller ve emellerle savaştırıldığı doğrudur ancak savaş psikolojisi sandığımızdan çok daha farklı işlemektedir. Sen ne kadar savaş düşmanı bir halde de gitsen savaşa, karşında seni öldürmek, yanında da karşıdakileri öldürmek isteyen bir grup varken ister istemez ölene kadar sen de bir savaşçıya dönüşürsün yahut sen savaşçıya dönüşemeden ölürsün. Seferberlik hallerinde yeterli koşulları sağlayan insanların gönüllülüğüne bakıldığını pek sanmıyorum. Ki bakılmasa dahi büyük bir savaşta devletimizin geri düşmesi, o savaşın bir gün senin yaşadığın yere de geleceğini ve o zaman içinde psikolojisi iyice bozulmuş düşmanın sana ve ailene pek de iyi davranacağını sanmıyorum. Bana göre savaş, insanı savaşmaya mecbur bırakır. Savaşın bir gün sevdiklerine ulaşacağı fikri, en yıkıcı ideolojiden daha yıkıcı bile olabilir.