devletimin milletimin yanında elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışırım. hep de dua etmişimdir öyle savaş çıkarda kaçmak istersem allahım benim canımı al o günü gösterme diye. şehadet yüce makamdır. savaş düğündür bize.
evet savaş kadar kötü bir şey yok ama zorunda kalırsak biz buradayız meydanlar pehlivansız kalmaz evelallah.
kimle kim için savaştığımıza göre değişir, sırf birileri istiyor diye savaşacaksak sikimde olmaz ama birileri kalkıp da türk yurdumuza haksızca saldırmaya, işgal etmeye kalkarsa yıllar önce türk atalarımız ne yaptıysa aynısını yapmaya çalışırım.
Allah korusun ama oldu ya bi düşman ülkemize savaş açarsa elimden ne gelirse yaparım çünkü bizim düşüncemiz öyle bi durumda ölürsek şehit kalırsak savaş gazisi olmak yani ya zafer ya şehadet ancak tabiki ülkemde bi savaş istemem çünkü savaş çok sancılı bir süreç öyle asarım keserimle olmuyo.
bu bir iç savaş olacaksa ideolojimin galip gelmesi için kan dökerdim
bu gerçek anlamda vatan savunması olursa tabi ki içinde olurdum
ama bu yanlış politikaysa, örneğin halepi kurtarmak için bir savaş olacaksa parmağımı oynatmam gider bir ormanda güzelce yaşardım kaçak olarak. birilerinin saçma sapan politikaları, hırsları bilmemneleri için ''vatan'' kisvesi altında değerli hayatımı feda etmem. böyle bir enayilik yapmam. 1.dünya savaşı cepheleri (çanakkale, sarıkamış, sina filistin) kurtuluş savaşı vb. olsa canımı yeyinde. suriyeli sunni canavar şeriatçılar için savaşılacaksa sikerim öyle dünyayı, bir din savaşı olacaksa sikime kadar yolu var.
ha bu arada burada vatan millet sakarya din allah diyenlerin dedeleri sakarya savaşında ordudan kaçtılar onu da söyleyim.
insan içgüdüsel olarak vahşidir.
Doğasında varolan saldırganlık dürtüsüyle kendini korur.
Savaş çıksa yaşamak ve yaşatmak için bir başka insanı öldürebilirdim.
sizi bilmem ama ben tankçı teğmen olarak Suriye'ye ilk giren birliklerden olurdum. Bir Rommel edasıyla siyah beremle arada kuleden kafayı uzatıp uzakları işaret ederim.
60 yaşında bir hastane odasında altıma kaçıra kaçıra ölmektense savaş meydanında ölürüm türk milletinin büyük tarihinde yerimi şerefli bir şekilde alırım.
Klavye kahramanı değiliz elbette. Gider devletimiz ne görev verirse layıkı ile yerine getirmeye çalışırız. Tabi savaş sırasında da verilen görevler çocuk oyuncağı olmayacağı gerçeğide var. Şimdi kış günü git evinde yat dinlen bahar geçince havalar bir güzel ısınsın seni çağırırım demez. Sabah 4'te toplanma alanında ol der. Dördü bir geçe gelirsen ve bunun gibi küçük teferruatları atlarsan savaş alanında karşı tarafa çalışmış olursun. Karın ortasında komutan ikinci bir emre kadar burda pusuda dur dese kalkamazsın. Ben üşüdüm diyemezsin. Ben gideyim başkası gelsin diyemezsin. Bizde savaş anında inanış ölünüp orasının terkedilmemesi gerektiğini bilmektir. Bunu Sarıkamış'ta 12 13 yaşlarında çocuklar da yapmıştır. Verilen her emir devletin bekası için ise gerekirse göz kırpılmadan ölünür.
Göz kırparsan arkandakiler ölür. Beraber gittiklerin ölür. Seni bekleyenler ölür. Sen gözünü kırpmazsan onların yaşama şansı olur. Devletin kalır.