Aruzun (müfte'ilün, müfte'ilün, müfte'ilün, müfte'ilün) kalıbıyla ve musammat gazel biçiminde yazılan şiirlere de Satranç denir. Mısraların kafiyeli parçaları alt alta dizilirse dörtlüklerden oluşan bir biçim ortaya çıkar.
Zevkle oynanabilecek,bir sonraki,bir sonraki hamleyi düşünerek akılcı bir taktik gerektiren,zekanızı en iyi şekilde kullanmanız gereken,odaklandığında biraz da anlıyosan bişeyler yapabileceğin 2 kişilik bir oyun.Bazı kişiler satranç da mı zekayı geliştirir,öyle saçma şey mi olur alt tarafı bir oyun derler.Ancak bu insanlar satrancın S'sinden bile anlamamaktadırlar.Onların söyledikleri bir kulaktan girer diğerinden çıkar.Satrancın tadını oynayanlar iyi bilirler.
Yeryüzü tam bir santraç tahtasına dönüşmüştür; kuvveti ve siyaseti elinde bulunduranlar, dünyanın hemen her karesinde istedikleri taşı ileri, geri, sağa veya sola oynatıyorlar, emirlerine uymayanları da yiyorlar veya yediriyorlar...
Altmışdört karenin sekiz cephesi benimdir
yılan yüzlü birileri piyon demiş adıma
kolayca harcanacak bir nesne yani,
düş odaları sığ olanların ellerinde
mermi sesinden ürken asker gibi
kendimi aranırım bulunduğum siperde,
ardım sıra dizili omuzu kalabalıklara
hiç bıkmadan anlatırım bu gerçeği;
benimle başlar savaş biter benimle
Düşünce tarlasında iki karedir yerim
kalın duvarlarımın olduğu söylenirse de
burçlarımı tutanların acemiliği yıkar beni
açılır bütün kapılar içten fethedilirim,
işte o an başlangıcıdır sarsıntının
ya uyanıksa,biliyorsa bütün becerilerimi
tek kaleyle de savunabilir ülkesini
göğüs kafesinden ırmaklar akan biri
Siyahtan beyaza ya da tersi 'L' ler çizerek
eşimi aranırım birlikte koşmak için
gökülkeden geliyorsa şahin gözlü binicim
kırılır kilitleri şaha giden yolların,
küçücük bir çakıltaşı dağlaşır önümde
kesilir dermanı rüzgarla yarışan yüreğimin
kuralları hiçe sayan binicim acemiyse
başlamadan biter savaş tökezler ayaklarım
Çarpraz kulvarlarda gidip gelmektir işim
eşimle çıkarım yollara aynı at gibi
fil denince uzun hortumlu,iri cüsseli
bir de Kartaca Komutanı Hannıbal'in
yakarken Roma'yı gücünden yararlandığı
kalın derili acayip bir hayvan gelir akla
oysa avuç içine sığan bir çift oyun taşıyım
okyanuslarında dolaşırım düşüncenin
Tanrı'yı cebinde taşıyan bir vezirin ülkesi
gül bahçesi gibidir,aşklar meşkler içinde
geçip giderken ömür kimseler kahır çekmez,
insanlığını unutup da tanrı sanırsa kendini
bir koyup beş almayı düşünür evvel aklıyla
eksildikçe çıldırır bir kumarbaz gibi
ol saltanatın yeller eser yerinde
Taç kimin başındaysa şah odur,deli ya da veli
atadan kalma nişanesidir hükümranlığın,
titrek bacaklı bir çocuksa bürünür kaftanına
tersine de akacağını sanır ırmakların,
bir sabah ay'ın güneşi öptüğü saatlerde
dağları yüreklerinde taşıyan birileri
sökünce menteşelerini saltanat kapısının
kenevirden yapıldığını anımsar urganın
Uyanıkken rüya görmeye başladı mı insan
hayatın tartısına vurmalı kendini
avuçlarına doldurup toprağı koklamalı
kor ateşlere yaslamalı başını ki
ömrüyle içinde mi gerçeğin anlasın,
yoksa suların üstünde yürüdüğüne
ay'ı ortasından ikiye böldüğüne
ölüleri dirilttiğine inanır
uğruna kurban olduğu şahin
Kırmızı akıyor damarlarımızda kan
genizlerimizi yakıyor gözyaşının tuzu
aynı güneşle ısınıyoruz zamanın karelerinde,
karanlığı tel tel bölen şimşeğin
gökgürültüsünün içimize saldığı korku
doğduğumuz mağaraları gösteriyor bize,
bir insandan kral yapmak;kah kah kah
birlikte oynadığımız bir oyundur yaşamak. **
hep bana aristokrat oyunu gibi gelen, belleğimde şömine başında, buzlu scoth yudumlarken oynanması şart bir eylem havası vermiş oyun. gereksiz bir yavaşlığı vardır, türk insanının tez canlı yapısına uymaz sanki , epi topu yapacağın bir hamle için 2 saat düşünmenin manası ne diye sorarım kendime. karşıdaki oyuncu elini çenesine götürüp hamle için düşünmeye başladığında siz gidip tuvalette hacetinizi görüp, eşinizle halvet olup, çoçuğunuzun matematik problemine yardım edersiniz . döndüğünüzde karşıdaki rakibiniz sadece bir taşı yaklaşık 2cm. kadar ileri götürmüştür.
sonuç olarak oynayanlara ve sevenlere sonsuz saygı duymakla beraber asla '' ahanda pencüse severler güzeli gencüse eki eki '' deme atraksiyonlarını bana yaşatan baba yadigarı tavlamın yerini tutması mümkün olmayan oyundur santranç. ha bir gün kasparov denen zatı muhterem karpov denen rakibine '' al sana şahhh mattt , devir kıçını yatt eheh '' derse, böyle bir samimiyet ve sıcaklık katarsa bu no frost oyuna, o vakit bizde isteriz zekamız gelişsin.
küçük yaşlarda başlandığına oynanmaya kişinin gelişimine olan katkısı tartışılmaycağı gibi kişiye güzel zaman geçirtir ve farklı heyecanlar yaşatır; ancak bir süre sonra(5-10 yıl) dar gelir o tahta, o 32 taş ve sayılı varyantlar.
ancak bireysel sporların en ciddisi sayılabilecek satrancın en büyük katkısı yenmeyi, yenilmeyi öğretmesidir.
Oyun değil spor olduğunu savunduğum ve sonuna kadar savunacağım spor. insanlar ne var ki masanın başında oturuyorsun diye düşünebilir, ama bu işin ağırlığını sadece masada saatlerce oturanlar bilir.
oynaması ve yenmesi bir o kadar zevkliyken kaybetmek insanı sinir krizlerine sokablilir,hatta bu yenilgiler üst üste bir kaç kez olursa satrançtan soğuma nedeni bile olabilir.
2006 Şampiyonu da Mikhail GUREViCH olmuştur. Kendisi Belçika'dan devşirme sporcumuzdur. Milli takım için yararlı olduğu tartışmasızdır.
Türkiye'de satranç özerk federasyona sahiptir ve ana sponsoru Türkiye iş Bankası'dır. Federasyon başkanı Ali Nihat Yazıcı'dır.
Bu oyunda sans faktörü yoktur demek yanlis olur.Cunku bu oyun icinde oyun..Bir hamle yapinca milyonlarca yeni kapi aciyorsunuz..Butun bu olasiliklari hesaplamak,hatta 9-10 hamle sonrasini gormek bile imkansiz oldugu icin,oyun basinda yapilmis avantajli gozuken siradan bir hamle,sonralari cok daha yararli-zararli sonuclar da dogurabilir.
ne zaman öğrendiğimi hatırlamadığım ama iyiki öğrenmişim yaw dediğim insanın düşündüğünü hissettiren ve yanılmıyorsam hintlilerin izat etmiş olduğu süper oyun.
ilk olarak hindistanda bir bilgin tarafından bulunup çaturanga adıyla dünya piyasasına açılmıştır.sonraları irana gelmiş ve burada çatrang adını almıştır.iranda satrancın ilk körleme ustaları yetişmiştir.daha sonra ise endülüs emevi devleti ile ispanyaya giden bu oyun avrupa da bir süre kabul görmemiştir,çünkü kilises satrancı bir müsülüman oyunu görüp tasvib etmemiştir.*ama sonra birkaç uyanık avrupalı sayesinde taşların isimleri değiştirilip,file papaz,vezire de kralice gibi isimler verilerek kiliseye tekrar fikri sorulmuştur.kilise artık oyunun yeterince hristiyanlaştırıldığına karar verip "tamam lan oldunuz siz,oyanayın anasını satayım"diyerek izin vermiştir.bundan sonra satranç avrupa'da hızla yayılmıştır.öyle ki ortaçağda şövalye olmanın koşullarından biri de iyi satranç oynamaktır.
yanlış haturlamıyorsam 1884 yılında da FIDE kurularak satranca artık resmi bir boyut kazandırılmıştır.bu tarihten itibaren günümüze kadar da tıpkı bokstaki gibi ünvan maçı yapılarak korunan veya kaybedilen bir dünya şampiyonluğu kurumu geliştirilmiştir.ayrıca dünya şampiyonuyla ünvan maçı yapabilmek için de en az birkaç yıl candiate turnuvalarına katılarak kendinizi kanıtlamanız ve rating olarak ta 2500 ler seviyesine çıkmanız gerekmektedir.*sonrasında dünya şampiyonuyla bağlantıya geçer ve maç yapma istğinizi söylersiniz.maç yapıp yapmamak onun insiyatifine kalmıştır.ama sanırsam bunu artık belli bir kurala bağladılar yani "ok reddedebilirsin de belli bir yere kadar" tarzı birşey oldu sanırsam.
ayrıca satrancın uzakdoğuda birçok farklı versiyonu da bulunmaktadır.örneğin:ilerlemeli satanç,fedalı satranç,vb...bu liste uzar gider.
günümüzde FIDE,büyük satranççılar tarafından artık eskisi kadar takılmamakla birlikte;bu alanda yeni klüpleşmeler ve farklı kuruluşlar görebiliyoruz.
artık internette satranç oynamak ta çok yaygınlaşmış olup büyük satranç ustalarının da sıkça kullandığı bir yöntem olmuştur.bu alanda en iyi site http://www.internationalchessclub.com olmakla birlikte buradan trial olan bir programı indirerek canlı veya banntan birçok büyük satranç ustasının maçlarını izleyip,yorumları okuyabilirsiniz.ama amatör satranç oynamak ve izlemek istiyorsanız tabi ki mynet,yahoo,hotmail,vb sitelerin game bölümlerinde de kendinize birçok dişli rakip bulabilirsiniz.