fm 2006'da chelsea alınmıştır. şampiyonlar liginde yarı finale yükselinmiştir rakip juventus'tur. ilk maçı ingiltere'de 4 atılmış finale garanti gözüyle bakılmıştır ancak öyle olmamıştır. maç öncesi şu zlatan ibnesini bi terry'e vereyim de
turu garantileyeyim diye düşündük ancak gel gör ki maçın sonunda 8-1 gibi harika bir skorla yenilerek londra'ya dönülmüş, işin güzel tarafı zlatan'ın 4-5 gol attığı maç olmuştur.
fm 2008'de sakatlıklar ve kartlar malum. gene bir maç sakatlıklardan ve cezalılardan kadro kurmakta zorlanırım ve rakip stoke olduğu için go on holiday yapayım, asistan halleder diye düşünüp basarım tatile.
gerçekten yedeklerle ve gençlerle desteklenmiş bir 11 ile stoke'u 3-1 geçeriz.
buraya kadar herşey normal gibi gözükürken, golleri atan isimler ilginçtir. gollerin ikisini enckelmann atmıştır ki kendisi takımın as kalecisidir. 3. golü de ise penaltıdan logan atmıştır, ki logan da yedek kalecidir.
kadroları inceleyince finishing'i yüksek diye asistanın kaleciyi forvete koyduğu, penalty taking'i yüksek olan logan'a da penaltı attırdığını anlarım. iyi cesaret valla.
3 sezon galatasaray macerasından sonra m'boro'ya geçtim ve 3 sezon da burada tamamladım. bu arada meraklanıp arama bölümüne hakan şükür yazınca, kendisinin 41 yaşında hala malatyaspor'da oynmakta olduğunu gördüm. geyiğine teklif yaptım ve bin dolarlık bonservisini ödedikten sonra kendisini 5 senelik sözleşmeye ikna ettim. şimdi merakla bekliyorum ne zaman bırakacak diye.
ekleme: eveet, nihayetinde 43 yaşında bıraktı futbolu. son senesinde, forvette lucarelli ve rossi varken, yedekleri mido ve cem sultan'ken hala beni oynat hoca diye mesaj gönderiyordu 2 haftada bir.
bir takıma transfer olan bir oyuncunun transfer olduğu gün satılık listesine koyulması. nedir lan bu, adamı 3 alıp 5 e koysanız neyse diyecem yok geldiği paraya listeye koyuldu.
beşiktaş ile oynarken bir futbolcunuza yüklü bir teklif gelmesi, tüpçünün size sormadan transfere ok demesi ve gelecek vaadeden bu oyuncunun yuvadan kuş gibi uçup gitmesi. adamlar cidden gerçeğe uygun yapmışlar.*
hakemin galatasaray-mersin idman yurdu maçında, 9'u benim olmak üzere 13 golü iptal etmesi. mutlaka kazanmam gereken maçta bir türlü hakemi ikna edemeyip gitti türkiye kupası derken, 90.dakikada hakemin penaltı vermesi, penalty takers'ları ellerimle seçmeme rağmen bouzid'in gaza gelip penaltıyı kullanmaya gitmesi ve dışarı atması. maçın 0-0 bitmesi.
villareal maçı öncesi, gayet yüksek rating ile oynayan ve pek az gol yememe sebep olmuş aykut'a durduk yerde taraftarın gıcık olmaya başlaması. çok kötü oynuyor niye ilk 11'de demesi. öyle ki fatih terim'in bile aykut'u oynatma diye mesaj göndermesi. * akabinde kaleye geçen orkun'un ikisini tutup kaçırarak, birini durduk yerde sektirerek birini de 35 yard'dan toplamda 4 gol yemesi. attığım 2 gole rağmen maçı kaybetmem.
belennes mi ne öyle bir portekiz takımını uefa ön elemelerinde ilk maçta deplasmanda 5-0 yenmem, ikinci maçta zaman kaybetmem diye go on holiday yapmam ve elendiğimi görünce çıkıp tekrar girmem.(6-1 yenilmişiz) ikinci kez böyle birşey olmaz diye tekrar go on holiday yapmam sonucu, turu geçmem ama 90 dakikanın 0-5 bittiğini, turun penaltı atışları sonucu geldiğini görüp bir daha asistant manager'a takım emanet etmemem.
namağlup gidip, fırtına gibi estiğim, gelen geçene gol yağdırdığım sezonda, ligi 12. sırada tamamlayan beşiktaş'a her iki maçta da 6-0 yenilmem. ligi sadece bu iki mağlubiyet ile tamamlamam. ama beşiktaş maçlarında rakip sahaya dahi geçememem.
kurtulmaya çalıştığım sabri sarıoğlu'na arsenal talip olur, çok az bir paradır gerçi verdikleri ama olsun, maksat kadro boşalsın biraz. sonra kontrat önerirler. sabri snubs arsenal yazısı ile, sabri'nin asla galatasaray'dan ayrılmayacağını belirtmesi, gözlerimi yaşartır. *
sonunda becerip aldığım (resmen fm 2005'ten beri, oynadığım müddetçe her sezon almaya çalışırım) jesus navas'ın transferine, barış özbek'in tepki göstermesi.(ikisi de sağ kanat) cevap şıklarında "korkma lan aynı takımdasınız birşey olmaz" gibi bir seçeneği görüp seçmem. barış'ın haa hiç öyle düşünmemiştim hakkaten diye özür dilemesi. *
şampiyonlar ligi gruplarından çıktıktan sonra, eleme turu, çeyrek final ve yarı final maçlarının tamamında berabere kalmam, deplasman golleri ile tur atlamam. taraftarın bundan memnun olmayarak performansı eleştirmesi.
hiçbir şeyden memnun olmayan taraftar nonda çok kötü oynuyor diye huysuzlanır, hakikaten nonda'nın en fazla 6 ile oynuyor ve sezon boyunca 2 gol atmış, hemen transfer çalışmalarına giriştim. ispanyol liginden genç bir forvet buldum. adam senelik 1.5 milyon istedi, tamam dedik, yok vazgeçtim 2.5 ver dedi, tamam dedik, yok vazgeçtim 4.5 ver diye gelince kovaladım. bu arada medya tutturmuş obafemi martins geliyor diye, 2 güne bir soruyorlar martins geliyor dimi diye. neyse sezon bitti, nonda 5.5 civarı bir ortalama ve 26 maçta 3 gol gibi bir istatistik ile bitirdi. tam o sırada real madrid geldi ve ver 9 milyon dolar al cassano'yu dedi. ben mest olmuş biçimde atladım, anlaştık ettik. bu arada lig bitti ya ödüller falan belli oluyor. bizim nonda, fans player of the year seçilmez mi? öyle olunca yabancı kontenjanını boşaltmak için satış anlaşması hazır olan nonda'nın gidişini yönetim engelledi mi? cassano transfer ertelenince kafası bozulup bayern munich'e gitti mi? evet hepsi oldu. bu taraftara derhal el atılması lazım. ayrıca transfer döneminin son gününe kadar martins'i sormaya da devam etti medya.
bir futbolcu faciam da savo milosevic. oyunu yeni açtığımda bir takım bu adamı bana 300 bin dolar karşılığı verdi. rakip takımların futbolcu teklif etmesi yeni bir özellik olduğu için denemek için aldım ve 3 yıl boyunca kurtulamadım.
bedavaya teklif ediyorum diğer kluplere kimse ilgilenmiyor. anlaşmanı feshedelim diyorum olmaz diyor. paranı vereyim defol git diyorum, yönetim yok lan elleme dursun diyor. adam 3 sene boyunca kadroya bile giremedi ama hiç ses de etmedi. uslu uslu oturdu. sonra da futbolu bıraktı. hayır geldiğinde 35 yaşındaydı, 38'e kadar da kastı oturdu. deli midir nedir?
2003 yılında geyik olsun diye scoutları roberto carlos'u izlemeye göndermem. geri zekalı scoutların o adam yaramaz ama süper bir adam bulduk diye bana 39 yaşındaki bir kaleciyi göstermeleri.
2001 yılında,bursaspor ile oynarken bayern munich'in durduk yerde sedat akçay'a 15 milyon $ teklif etmesi. sedat'ın takımın 4. forveti olması dolayısı ile teklife hemen atlamam. 2004 yılında şampiyonlar ligi yarı finalinde bayern munich'in sedat akçay'ın her iki maçta attığı 2'şer golle beni elemesi.
2002 yılında, ali eren beşerler'in hakeme saldırıp, hakemi sakatlaması sonucu 6 ay sahalardan men cezası alması.
Tuncay fenerdeyken Liverpool'un 30 milyon dolar teklif etmesi sizin de gırgırına "90 ver veriyim" dedikten sonra 90' vermesi. Aynı transfer döneminde Alex'e 15 milyon teklif eden Real'e de "60 ver vereyim" diyip onuda 60 a satarak 150 milyon dolar gibi dev bir transfer bütcesine sahip olmak.
Tuncay fenerdeyken Liverpool'un 30 milyon dolar teklif etmesi sizin de gırgırına "90 ver veriyim" dedikten sonra 90' vermesi. Aynı transfer döneminde Alex'e 15 milyon teklif eden Real'e de "60 ver vereyim" diyip onuda 60 a satarak 150 milyon dolar gibi dev bir transfer bütcesine sahip olmak.
okan buruk'u sivasspor'a 200bin dolara sattıktan sonra sivasspor maçında basının bana eski oyuncunuz okan buruk, takım için tehlike yaratır mı, önlem alıcak mısınız? tarzında bir soru sorar.
ben de okan tehlike yaratabilecek biri olsaydı, eski futbolcumuz değil hala futbolcumuz olurdu tarzı güzel bir ayar içeren cevabı yapıştırırım. akabinde tüm takımın morali sevgili arkadaşları okan buruk'u aşağılamamdan dolayı bozulur. bana tavır atarlar. aynı maç (ligdeki 20. maçımdı galiba, o civarda) ilk mağlubiyetimi alırım 1-0'lık sonuçla. evet golün sahibi okan buruk'tur.
alınacak ders: tüm futbolculara karşı efendi olun.
çoğunlukla ders çıkarılacak olaylardır.
football manager 2008'de, galatasaray'ın, lincoln'lu, linderoth'lu kadrosu ile avrupada emin adımlarla ilerlenilmektedir. uefa grupları biter ve rakibimiz ispanyol ekibi getafe;
ilk maç ispanyadadır ve maç başlar ve takımım fırtına gibidir. daha 10. dakika olmadan lincoln 2 tane atar. ardından 20 dakika içinde ümit karan'ın hat-trick'i gelir ve dakika 30 iken durum 0-5 olur.
tabi regulus, sevincinden delirmiştir vay anasını derken, dakika 42. getafe 10 kişi kalır. devre bittiğinde bizimkiler 5'te devre 10 da biter yapacaklar galiba diyerek başlanır ikinci yarıya. ama ikinci yarıda 10 kişilik getafe gaza gelmiştir. yanlış hatırlamıyorsam uche diye bir forvetleri var. efendim kendisi 4 gol birden atar 80. dakikaya kadar. skor 4-5 olur. neyse en azından galip geldim derim ama o da fazla sürmez uche çıkar ve yerine giren eleman peşpeşe 2 gol atar. evet, ispanyadan 6-5 gibi bir skorla mağlup dönerim.
istanbul maçında çok farklı bir defans 4'lüsü ile çıktım. kaleye de orkun yerine aykut'u koydum. ama hiç umursamadılar ilk yarıda tam 5 gol yemeyi başardılar sağolsunlar. ben kapatacaktım ama dur bakaım kaç yiyecek bizimkiler diye meraklandım, devre arası süper oynadınız lan dedim takıma öylesine. anam ikinci yarıda bir şahlandı benimkiler. neyse uzatmadan; nonda(3), ümit karan(2), lincoln(2), linderoth(1) ile tam 8 gol attık 2. yarı. maç 5-8 bitti ve toplamda 13-11 gibi skorla elemiş oldum getafe'yi.
bundan çıkarılacak ders; hiç bir şey kesin değildir, maçın sonuna kadar dayanın.
ha bir de sonraki turda beşiktaş ile eşleşip, ilk maç 5-5 berabere kalınca, nasıl bir taktik lan benimkisi diyerek oynama yaptım az nihayet, 2. maçta adam gibi 2-1 yendim geçtim turu.
servet'in çok iyi oynaması ve hatta bu futboluyla avrupalı klüplerden birine* transfer olması. devamı da var: sonra servet çetin'in* müthiş bir istikrarla o köklü avrupa klübünde 10 sene oynaması, kaptan olması, jübilesini yapması...
not: daha da ilginci, servet'in şampiyonlar ligi maçlarından birinde shevchenko'ya karşı oynaması ve buna rağmen sheva'nın gol atamamasıdır.