2001 yılında,bursaspor ile oynarken bayern munich'in durduk yerde sedat akçay'a 15 milyon $ teklif etmesi. sedat'ın takımın 4. forveti olması dolayısı ile teklife hemen atlamam. 2004 yılında şampiyonlar ligi yarı finalinde bayern munich'in sedat akçay'ın her iki maçta attığı 2'şer golle beni elemesi.
2002 yılında, ali eren beşerler'in hakeme saldırıp, hakemi sakatlaması sonucu 6 ay sahalardan men cezası alması.
2003 yılında geyik olsun diye scoutları roberto carlos'u izlemeye göndermem. geri zekalı scoutların o adam yaramaz ama süper bir adam bulduk diye bana 39 yaşındaki bir kaleciyi göstermeleri.
şampiyonlar ligi gruplarından çıktıktan sonra, eleme turu, çeyrek final ve yarı final maçlarının tamamında berabere kalmam, deplasman golleri ile tur atlamam. taraftarın bundan memnun olmayarak performansı eleştirmesi.
hiçbir şeyden memnun olmayan taraftar nonda çok kötü oynuyor diye huysuzlanır, hakikaten nonda'nın en fazla 6 ile oynuyor ve sezon boyunca 2 gol atmış, hemen transfer çalışmalarına giriştim. ispanyol liginden genç bir forvet buldum. adam senelik 1.5 milyon istedi, tamam dedik, yok vazgeçtim 2.5 ver dedi, tamam dedik, yok vazgeçtim 4.5 ver diye gelince kovaladım. bu arada medya tutturmuş obafemi martins geliyor diye, 2 güne bir soruyorlar martins geliyor dimi diye. neyse sezon bitti, nonda 5.5 civarı bir ortalama ve 26 maçta 3 gol gibi bir istatistik ile bitirdi. tam o sırada real madrid geldi ve ver 9 milyon dolar al cassano'yu dedi. ben mest olmuş biçimde atladım, anlaştık ettik. bu arada lig bitti ya ödüller falan belli oluyor. bizim nonda, fans player of the year seçilmez mi? öyle olunca yabancı kontenjanını boşaltmak için satış anlaşması hazır olan nonda'nın gidişini yönetim engelledi mi? cassano transfer ertelenince kafası bozulup bayern munich'e gitti mi? evet hepsi oldu. bu taraftara derhal el atılması lazım. ayrıca transfer döneminin son gününe kadar martins'i sormaya da devam etti medya.
bir futbolcu faciam da savo milosevic. oyunu yeni açtığımda bir takım bu adamı bana 300 bin dolar karşılığı verdi. rakip takımların futbolcu teklif etmesi yeni bir özellik olduğu için denemek için aldım ve 3 yıl boyunca kurtulamadım.
bedavaya teklif ediyorum diğer kluplere kimse ilgilenmiyor. anlaşmanı feshedelim diyorum olmaz diyor. paranı vereyim defol git diyorum, yönetim yok lan elleme dursun diyor. adam 3 sene boyunca kadroya bile giremedi ama hiç ses de etmedi. uslu uslu oturdu. sonra da futbolu bıraktı. hayır geldiğinde 35 yaşındaydı, 38'e kadar da kastı oturdu. deli midir nedir?
kurtulmaya çalıştığım sabri sarıoğlu'na arsenal talip olur, çok az bir paradır gerçi verdikleri ama olsun, maksat kadro boşalsın biraz. sonra kontrat önerirler. sabri snubs arsenal yazısı ile, sabri'nin asla galatasaray'dan ayrılmayacağını belirtmesi, gözlerimi yaşartır. *
sonunda becerip aldığım (resmen fm 2005'ten beri, oynadığım müddetçe her sezon almaya çalışırım) jesus navas'ın transferine, barış özbek'in tepki göstermesi.(ikisi de sağ kanat) cevap şıklarında "korkma lan aynı takımdasınız birşey olmaz" gibi bir seçeneği görüp seçmem. barış'ın haa hiç öyle düşünmemiştim hakkaten diye özür dilemesi. *
hakemin galatasaray-mersin idman yurdu maçında, 9'u benim olmak üzere 13 golü iptal etmesi. mutlaka kazanmam gereken maçta bir türlü hakemi ikna edemeyip gitti türkiye kupası derken, 90.dakikada hakemin penaltı vermesi, penalty takers'ları ellerimle seçmeme rağmen bouzid'in gaza gelip penaltıyı kullanmaya gitmesi ve dışarı atması. maçın 0-0 bitmesi.
villareal maçı öncesi, gayet yüksek rating ile oynayan ve pek az gol yememe sebep olmuş aykut'a durduk yerde taraftarın gıcık olmaya başlaması. çok kötü oynuyor niye ilk 11'de demesi. öyle ki fatih terim'in bile aykut'u oynatma diye mesaj göndermesi. * akabinde kaleye geçen orkun'un ikisini tutup kaçırarak, birini durduk yerde sektirerek birini de 35 yard'dan toplamda 4 gol yemesi. attığım 2 gole rağmen maçı kaybetmem.
belennes mi ne öyle bir portekiz takımını uefa ön elemelerinde ilk maçta deplasmanda 5-0 yenmem, ikinci maçta zaman kaybetmem diye go on holiday yapmam ve elendiğimi görünce çıkıp tekrar girmem.(6-1 yenilmişiz) ikinci kez böyle birşey olmaz diye tekrar go on holiday yapmam sonucu, turu geçmem ama 90 dakikanın 0-5 bittiğini, turun penaltı atışları sonucu geldiğini görüp bir daha asistant manager'a takım emanet etmemem.
namağlup gidip, fırtına gibi estiğim, gelen geçene gol yağdırdığım sezonda, ligi 12. sırada tamamlayan beşiktaş'a her iki maçta da 6-0 yenilmem. ligi sadece bu iki mağlubiyet ile tamamlamam. ama beşiktaş maçlarında rakip sahaya dahi geçememem.
beşiktaş ile oynarken bir futbolcunuza yüklü bir teklif gelmesi, tüpçünün size sormadan transfere ok demesi ve gelecek vaadeden bu oyuncunun yuvadan kuş gibi uçup gitmesi. adamlar cidden gerçeğe uygun yapmışlar.*
bir takıma transfer olan bir oyuncunun transfer olduğu gün satılık listesine koyulması. nedir lan bu, adamı 3 alıp 5 e koysanız neyse diyecem yok geldiği paraya listeye koyuldu.
3 sezon galatasaray macerasından sonra m'boro'ya geçtim ve 3 sezon da burada tamamladım. bu arada meraklanıp arama bölümüne hakan şükür yazınca, kendisinin 41 yaşında hala malatyaspor'da oynmakta olduğunu gördüm. geyiğine teklif yaptım ve bin dolarlık bonservisini ödedikten sonra kendisini 5 senelik sözleşmeye ikna ettim. şimdi merakla bekliyorum ne zaman bırakacak diye.
ekleme: eveet, nihayetinde 43 yaşında bıraktı futbolu. son senesinde, forvette lucarelli ve rossi varken, yedekleri mido ve cem sultan'ken hala beni oynat hoca diye mesaj gönderiyordu 2 haftada bir.
fm 2008'de sakatlıklar ve kartlar malum. gene bir maç sakatlıklardan ve cezalılardan kadro kurmakta zorlanırım ve rakip stoke olduğu için go on holiday yapayım, asistan halleder diye düşünüp basarım tatile.
gerçekten yedeklerle ve gençlerle desteklenmiş bir 11 ile stoke'u 3-1 geçeriz.
buraya kadar herşey normal gibi gözükürken, golleri atan isimler ilginçtir. gollerin ikisini enckelmann atmıştır ki kendisi takımın as kalecisidir. 3. golü de ise penaltıdan logan atmıştır, ki logan da yedek kalecidir.
kadroları inceleyince finishing'i yüksek diye asistanın kaleciyi forvete koyduğu, penalty taking'i yüksek olan logan'a da penaltı attırdığını anlarım. iyi cesaret valla.
fm 2006'da chelsea alınmıştır. şampiyonlar liginde yarı finale yükselinmiştir rakip juventus'tur. ilk maçı ingiltere'de 4 atılmış finale garanti gözüyle bakılmıştır ancak öyle olmamıştır. maç öncesi şu zlatan ibnesini bi terry'e vereyim de
turu garantileyeyim diye düşündük ancak gel gör ki maçın sonunda 8-1 gibi harika bir skorla yenilerek londra'ya dönülmüş, işin güzel tarafı zlatan'ın 4-5 gol attığı maç olmuştur.