Çok uzun yıllar önce bu dağda güzelliği dillere destan bir kız yaşarmış. Sarıkız derlermiş onun adına, uzun sarı saçlarından ötürü, tüm köy delikanlıları aşıkmış bu Sarıkız'a... Fakat onu çekemeyenler onun hakkında bir dedikodu uydurmuşlar. Sözde Sarıkız kötü yola düşmüş, başka başka insanlarla yatıp kalkıyor diyorlarmış. Sarıkız bu söylentilerin yalan olduğunu biliyor ama babasının bu söylentilerden etkilenmesini de gururuna yediremiyormuş. Çareyi dağın zirvesine kaçmakta bulmuş. Bir zaman sonra Sarıkız'ın babası söylentilere dayanamayıp kızını öldürmek için dağa çıkmış. Bir de bakmış Sarıkız orada kazları besliyor ve davranışlarından hiç de kötü yola düştüğü anlaşılmıyormuş. Bir baba için evladını öldürmek kolay değil tabiki, "önce bir namaz kılayım" demiş. Sarıkız'dan abdest alması için su istemiş. Sarıkız ibriği (eski çağlarda şişe) tuttuğu gibi aşağıdan suyu almış ve babasına uzatmış. Babası nereden buldun demeden ağzına aldığı suyun tuzlu olduğunu anlamış ve oracıkta bayılmış. Sarıkız dağın zirvesinden uzandığı gibi denizden ibriğini doldurmuş.