izlerken,mustafa kemal atatürk'ün anılarının anlatıldıgını ve '' ölüyorum cocuk '' bölümünde hüngür hüngür agladıgım,okullar da heryerde izletilmesi gereken ''büyük şef''imizin son 3oo gününü anlatan belgesel.
- '' merinos fabrikasının acılısı icin bursaya haraket etmistik,vardıgımız günün ertesi gecesi adına bir balo verildi, bu onun son balosu olacaktı.. her zaman ki gibi kendi yaptı acılıs valsini.ve ardından zeybek havası istedi. orkestra '' çökertmeden cıktım yola '' diye basladı herkes saskındı büyük şef,adeta ölüme meydan okuyordu. birden aslan kükremesine benzeyen bi ses duyuldu
- orkestra , bunu degil sarı zeybegi cal!.
orkestra sarı zeybegi calmaya basladı ve herkez mustafa kemal atatürk'ün , dünya ya kafa tutan komutanın ölüme kafa tutarcasına ettigi son dansı izledi..
büyük atatürk'ün hepimiz gibi bir insan oldugunu, sert ve taviz vermez mizacının yanında çocuksu bir ruhu oldugunu gözler önüne seren başyapıt. can dündar insanına her saniyesi için defalarca teşekkür edilesi güzide eser.
hele hele fransız doktorun: " artık komutanınız benim" ifadesini kullandıktan sonraki hoşnutlugu atamızın ne derece yalakalıktan hoşlanmayan büyük bir lider olduğu tüm dünya'ya göstermiştir.
her izleyişte dişlerim birbirine kenetlenir, insanın canı tek kelime konusmak istemez dogrusu... ağlamak istersin, o da olmaz.
cumhuriyet bayramı oncesinde tekrar izlenilmesigereken ve degerlerini kaybettigimiz sadece tatil olarak baktıgımız cumhuriyet bayramına olan saygının artmasını saglayacak belgesel. saranova yı bir cocugun oyuncagını bekledigi gibi bekledigini soyleyen ancak sadece 55 gun kullanabilen atamın son zamanlarının nasıl oldugunu anlatır. cok gormek istedigi cumhuriyet in 15. yılı kutlamalarında bir vapurla dolmabahce onune gelen ve 10. yıl marsını okuyan ogrenciler arasında olmak icin neler verilmezdi ki?
her sahnesiyle gözleri nemlendiren, ataya olan özlemin, haykırışı bir belgesel. fahir atakoğlu'nun bestelediği müziği ise bir başyapıt. ney'in arka fondan duyulmasıyla hıçkıra hıçkıra ağlama sebebi.
fazla beğenmediğim belgeseldir. hele arada can dündarın çıkıp konuşması discoveri çenılda belgesel anlatırmışcasına tavırlar sergilemsi beni yarmıştır. saçlarına aklar düşmemiş ama gözlükler ve gözler aynı. bir sahnede ne diyeceğini unutuyo* can dündar. lan canlı çekmiyosun ki belgseli. o sahneyi tekrar çekmeye mi üşendin. dolmabahçe sarayında atanın kaldığı odadan banyoya yürüdüğü sahneydi yanılmıorsam. bir de magazin programlarındaki gibi kimsenin görmediği bu banyoyu ilk biz çekiyoruz demiştir.
--spoiler-- ATATÜRK, alkol alımının yasak olduğu günlerde Romanya kralının kendisini ziyaret etme isteğini kabul eder. misafiri geldiğinde şerefe kadehler kaldırılacaktır. bu sırada gözler doktoruna döner. doktoru atatürk'ün mahzun bakışları arasında bir parmak içkiye izin vermek zorunda kalır. kadehler doldurulurken atatürk parmağını yanlamasına değil diklemesine koyar ve doktoruna dönerek "bir parmak demiştin değil mi doktor?" der.
--spoiler--
gerek görüntüler eşliğinde kullanılan müzikler, gerek can dündar'ın sesiyle hayat bulmuş, ata'mızın son 300 gününü anlatan harikulade bir belgeseldir.
böylesine anlamlı bir günde, tekrar izlenilmeli, o günlere tekrar gidilmelidir.
--spoiler--
ve nöbet defterine son olarak şu yazıldı;
saat 09.05, vefat etmişlerdir...
--spoiler--
ruhun şad olsun ata'm...
başladıktan sonraki 15 dakikada içimin burkulduğu ve ağlamamak için kendimi zor tuttuğum, sınıfta izlediğim belgesel.
dayanamadığım, artık kendimi saldığım ve ne olacaksa olsun dediğim ansa, onun yaşadığı son 29 ekim'de dolmabahçe sarayı'nın karşısında duran savarona'daki öğrencilerin yaptıklarını söylemesi. atayı görmek istemeleri, ardından ata'nın iki kolunda birer kişiyle balkona çıkması ve onları selamlaması. öğrencilerin kimilerinin, sırf atayı daha yakından görmek için kendini boğazın azgın sularına bırakıp yüzmeleri, yatta kalanlarınsa selam verip onuncu yıl marşı'nı okumaları ve bunun akabinde ata'nın yanındaki kişiler tarafından ilk kez ağlarken görülmesi.
burada başladım ve devamında da durmadı zaten.
normal bir insan oğlunun ağlamadan durmasının çok zor olduğu belgeseldir ayrıca.
can dündar'ın yapmış olduğu belgesellerde başı çeken atamızın son 300 gününü mükemmel görüntüler ve müzikle bütünleştiren harika bir belgesel.
atatürk'ün savarona yatı geldikten sonra çevresindekilere dönüp "bu yatı bir çocuğun oyuncağını beklemesi gibi beklemiştim, meğer bana bir hastane olacakmış." demesi insanı gözyaşlarında boğar.
osmanlılar döneminde geçen bir efe öyküsünü konu alan, 1953 yapımı siyah beyaz türk filmi. yönetmen ve senaryo münir hayri egeli , oyuncu kadrosu feridun çölgeçen , lütfi güneri , atıf kaptan , muhterem nur , toygar belevi , fikret hakan , tomris oğuzalp , ali korkut , ferda ferdağ bulunmaktadır.