alamanya*dan köyüne gitmeye çalışan, sapasağlam mercedesiyle köye gireceği anın hayaliyle yanıp tutuşan bayram' ın hüzün dolu hikayesini anlatan filmdir. mercedesin başına gelen kalmamıştı hatırlıyorum da.
filmin bize demek istediği ise şuydu aslında; mercedes taş gibi araba!
güzel ve sosyal içeriği büyük olan anlamlı bir film..lakin bu filmin fransa'da ödül almasının en önemli nedeni ''türkiye'yi kötüleyen bir alt metni olması''dır..film, gerçekçidir..o dönemin türkiye'si gerçekten kötü durumdadır ve bu yansıtılmıştır..ancak bu yansıtma, kaçınılmaz olarak türkiye'yi kötüleme olarak algılanmıştır dışarıdan ve en çok bu yüzden ödül almıştır film..
türk filmlerinin başyapıtlarından.
- m:na 339 - plakasıyla birşey anlatmaya çalışan, büyük bir umut yolculuğunun büyük bir umutsuzlukla sona erdiği kült film.
inanılmaz derece de güzel bir türk filmi. ilyas salman bu filmdeki performansıyla resmen oyunculuğunda zirve yapmıştır. o kadar ilginç filmdir ki bazı sahnelerinde gülmekten gebertirken, filmin sonlarına doğru duygusal yönden ağzınıza sıçar ve boğazınızda bişeyler düğümlenir kalır. en unutulmaz sahnelerin başında ise arabalı vapur'da çocukların sarı mersedes'e (balkız) tükürmeleri gelir.
çocuk1: -lan hadi tükürük yarışı yapalım.
çocuk2: -tamam. hangi arabaya?
çocuk1: -şu sarı mersedes'e.
olaylar gelişir...
köyünde herkesin hor gördüğü öksüz bayram, yoksul çocukluk yılları boyunca almanya düşleriyle yaşar. uzun bir mücadele sonunda bu rüyası gerçekleşir, almanyaya işçi olarak gitmeyi başarır. bayram yemez içmez bu gurbet elinde alnının teriyle kazandığı paraları bir mersedes arabaya yatırır. adını balkız koyduğu sarı mersedesiyle, köye dönmek üzere yola çıkarken son derece mutludur. yol boyunca altın renkli arabasıyla havasını atacak ve yıllar önce köyünde bıraktığı yavuklusuna kavuşacaktır. ne var ki bayram, kapıkule gümrük kapısından içeri girdiği andan itibaren peşpeşe tatsız olaylar gelir başına. gözü gibi baktığı sevgili mersedesi ülkesinin trafik anarşisine dayanamayıp hurdaya döner.köye vardığında ise yavuklusu kezbanın bir başkasıyla evlendiğini görür. *
tunç okan'ın zaten az olan filmleri içinde en güzellerinden biridir. Gerek zamanın şartlarına yapılan iyi gözlemler, gerekse bu gözlemlerin izleyicinin gözüne gözüne sokulmadan, hafif alaycı ve kabullenen bir şekilde anlatılması, otobüs yine tunç okan filminde, yakalanan elemanlardan birinin boynunu hafif sağa yatırıp "yapacak birşey yok" mealindeki mimiklerine benziyor. Keza, filmin ödüllü olması, gerçekleri direkt olarak yansıtmasından mıdır, yoksa birileri tarafından "türkiye'yi ve türk insanını kötüleyen" bir alt metni varmış gibi algılanmasından mıdır, bunu bilemeyiz.
adalet ağaoğlu'nun aynı isimli romanından uyarlanmış bir tunç okan filmidir.
sadece türkiye'de değil dünyada filme çekilmiş en güzel yol hikayelerinden biridir. bayram'ın ve balkız'ın hikayesi...
dönemin türkiye'sini ve insanları en yalın halleriyle bu filmde görebilirsiniz.
filmin sonunda arabaya ne olacağı filmin başındaki sahnelerden bellidir. * ayrıca filmdeki köprüden dereye iniş yaptığı yer tam olarak annemin köyünün oradadır.
film boyunca ilyas salman'ın oynadığı karaktere küfredersiniz, sinir eder sizi. "ulan yavşağa bak ne değerli arabası varmış" gibisinden. ama filmin sonunda üzülürsünüz haline. paramparça olmuş arabasına ve halet-i ruhiyesine. öyle değişik bir filmdir işte.