Gözlerin elindeki güle merkûz idi. Parmakların aheste aheste yaprakları koparıp rüzgâra bahşediyordu
Seni seyrettikçe kalbimde hüzünler hissediyordum. Şu anda hayalhanenin acı acı fikirlerle meşgul olduğundan emin idim.
Yapraklar bitinceye kadar hiç tavrını, vaz'iyyetini değiştirmeyerek hazin hazîn sükut ediyordun. Lâkin sarı yaprak metanetini mahvetti; birdenbire bir tuğyan-ı sirişk hâsıl oldu.
Ağladın; şimdi topraklara mevzu olan başını sîneme dayadın; hüngür hüngür ağladın.
Ben de ağlıyordum. Senin ağlayışına ağlıyordum. Senin gözlerin sükût etti, lakin benimkiler devam ediyor.
O zamandan beri sarı gülleri görmesini arzu etmem. Çünkü en kıymetlisini mezara gömdüm.