şemdinli davası ve iddialara göre 28 şubat'ın intikamı gibi bir kısırlaştırma ile daraltılan günümüzün beşiktaş dosyasında meydana gelenler, uğur kaymaz dosyasında çocuğu vurulanların beraat etmesi gibi örnekler kürt bölgesi insanlarının bağımsız yargı ve yargılama, adalet kavramlarına inancını defterlerinden ve zihinlerinden silmelerine neden olmuştur.
nasıl oluyor da öğrenci olan ve sadece taş atan bir çocuk bir yıl mahkemeye çıkmadan kendisine uygun olmayan bir cezaevi koşullarında tutuklu kalıyor da, haklarında söze bile dökülemeyecek ağırlıkta iddialar bulunanlar tutuklanmıyor ve ya patır patır tahliye ediliyorlar?
çocukların özel bir yargılama usulüne tabi olacakları, mahkemelerin aynı olacağı kanunu hükmü olmasına karşı, bölge cezaevlerinde, büyük bir bölümü 13 ile 18 yaşları arasında yüzlerce çocuk var, bunlar 20-25 yıl ceza ile yargılanma korkusu ile yaşamaktadırlar. peki bu çocuklardan biz ne bekleyebiliriz? bu ülke bu çocukları bu kadar kolay gözden çıkarma lüksüne sahip mi? bu çocukları da, dağlara gönderdiği ve halen dağlardan indirmediği çocuklarına eklemek bir yol olabilir mi devlet için?
geç kalınmış olsa da devletin artık ciddi biçimde sorgulaması gereken, ben ne yaptım da benim çocuklarım bana taş atıyorlar? o çocukları sokaklara döken ve dağlara gönderen nedir?
eğer kürtler bu ülkenin yurttaşı iseler, bu devlet kürt çocuklarından da sorumludur.
devletin,kürtlerin çocuklarının da ailelerinin yanında, güvende ve sağlıkla yaşaması, eğitim alması,meslek sahibi olması için sorumlulukları vardır.
devlet "ne yapayım, dağa gitti, terörist oldu" gibi bir kolaycılığa yönelemez,öldürmeye ve bu çocukları dağlara iten siyasetlerinde ısrarcı olamaz. bu, devletin kürt yurttaşlarına karşı, devlet olarak yükümlendiği sorumluklarının inkarı anlamına gelir.