milletten bağış toplayıp, millete iban numarası verip tekalif-i milliye'den bahsetmek nasıl bir akıl tutulmasıdır, nasıl bir mantık hatasıdır?
tekalif-i milliye emirleri bir bağış kampanyası değil, olağanüstü şartlarda başvurulan bir tedbirdir, borçtur.
tekalif-i milliye emirlerini verenler ülkeyi borç batağında batırmamış, faize mahkum etmemiş, batırılmış birülkeyi küllerinden yeniden doğurmaya çalışmıştır.
şimdi sen hem ülkeyi batıracaksın, ekonomiyi mahvedecek, londrada tefecilerden borç alacaksın, hazinenin dibini sıyıracaksın, yandaşlara milletin parasını kredi olarak dağıtacaksın ve tekalif-i milliye'den bahsedeceksin.
gülerler buna...
her şeyden önce, tekalif-i milleye emri kararı ne zaman ve ne şartlar altında verilmişti biliyor musunuz?
düşman sakarya nehrinin dibine yanaşmış, milletin kabesi olan ankara'daki meclisimizi hedef almıştı.
sakarya nehri geçilip ankara düştüğünde milli mücadele de bitecekti.
işte bu şartlar altında alındı tekalif-i milliye kararları.
bu karar sonrası milletten alınan her şey için makbuz kesilmiştir ve de geri ödenmiştir.
üstelik tekalif-i milliye emirleri saraydan çıkmamıştır, saraya rağmen çıkmıştır.
"ingiliz ve yunan orduları halife'nin ordusudur" fetvasıyla anadolu'da milli mücadele aleyhine propaganda yapan saray, milleti tekalif-i milliye emirlerine uymaması için kışkırtmış, tbmm hükümetine yapılan desteklerin günah olduğunu, dinen caiz olmadığını yaymıştır.
şimdi ağzına tekalif-i milliye'yi dolayanlar saraylardan açıklamalar yapıyorlar.
tekalif-i milliye saray ile çelişir, yani hem sarayda oturup hem tekalif-i milliye'den bahsedemezsiniz.
neyse, neyin ne olduğunu az buçuk tarih okuyanlar biliyorlar.
cumhuriyetimizin 15 senede yaptıklarını bir çırpıda satanlar şimdi çıkıp bağış istiyorlar.
makbuz verecek misiniz siz de?
atatürk makbuz vermişti millete. makbuz vermiş ve bu makbuz karşılığında kurtuluş ve de bir vatan vaat etmişti millete.
(Millî Yükümlülükler ya da Ulusal Vergiler), Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktalarından olan Sakarya Meydan Muharebesi öncesi ordunun ihtiyacını karşılamak ve Sakarya Savaşı'na hazırlanmak için Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın kanunla kendisine verilen yasama yetkisini kullanarak yayınladığı "Ulusal Yükümlülük" emirleridir. 7 Ağustos 1921'de yayınlanmış olup toplamı on maddedir.
Her ilçede bir tane Tekâlif-i Milliye Komisyonu kurulacak.
Halk, elindeki silah ve cephaneyi 3 gün içinde orduya teslim edecek.
Her aile bir askeri giydirecek.
Yiyecek ve giyecek maddelerinin %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
Ticaret adamlarının elindeki her türlü giyim eşyasının %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
Her türlü makineli aracın %40'ına el konacak.
Halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının %20'sine el konacak.
Sahipsiz bütün mallara el konacak.
Tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz gibi iş sahipleri ordunun emrinde çalışacak.
Halkın elindeki araçlar bir defa olmak üzere 100 km'lik mesafeye ücretsiz askeri ulaşım sağlayacak.
Tekâlif-i Milliye Emirleri, 7 ve 8 Ağustos 1921 günleri yayımlanmıştır ve on emirden oluşmaktadır. "Tekâlif-i Milliye Emirleri" çok kapsamlı olup bir taraftan aynı vergi mahiyetindeki uygulamayı içermekte, diğer taraftan da hizmet vergisi mahiyetindeki uygulamayı öngörmektedir.
Her ilçede kaymakamın başkanlığında malmüdürü ve ilçenin en büyük askeri amiri ile idare meclisi, belediye ve ticaret odalarının seçtikleri üyelerden oluşan Tekâlif-i Milliye Komisyonları (Milli Yükümlülükler Komisyonları) Kurulacaktır. Bu komisyonlara o yörenin Müdafaa-i Hukuk Dernekleri merkez kurulundan iki üye ile köylerde imamlar ve muhtarlar tabii üye olarak katılacaklardır.
Tekâlif-i Milliye Komisyonları derhal toplantılara başlayacak ve hiçbir komisyon üyesine hizmetleri karşılığı ücret ödenmeyecektir. Ayrıca her komisyon iki ay süre ile askeri hizmetleri ertelenmek üzere altı memur çalıştıracaktır.
Vikikaynak'ta Tekâlif-i Milliye Kanunu
ile ilgili metin bulabilirsiniz.
Tekâlif-i Milliye Komisyonları, savaş ekonomisine giren ve Tekâlif-i Milliye Emirlerinde belirtilen malları toplayarak kendisine bildirilen cepheye gönderecek, ayrıca bu emirlerin hizmet yükümlülüğüne ilişkin hükümlerini uygulayacaktır. Komisyon üyelerinden görevinde ihmal gösterenler, vatana ihanet suçu işlemiş sayılacak ve ona göre cezalandırılacaktır.
O halde kiminle savaşacağız? hedef nedir? Hangi amaçla söylenmiştir? Bize geri dönüşü olacak mı?