sarıkamış destanı

entry6 galeri0
    1.
  1. daha çok sarı kamış katliamı olarak adlandırılması gerektiğini düşündüğüm, binlerce vatan evladının ölüme sürülüş trajedisi.
    1 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. kıssa'dan anlatacak olursak ; Triumvira'yı kuran talat pasa , enver pasa ve cemal pasa , osmanlı limanlarına sığınan alman denizaltıları'nın rusya'yı bombalaması ile ve üstelik te sadece almanların yanında yer alması ile baslayan ve enver pasanın ; turan ülküsüyle rusların üzerine saldırtmak için kullanacağı askerlerin neredeyse hepsinin daha savasmaya baslayamadan donarak ölümüne neden olması olayı.enver pasa , kendisine küfür mü edelim , rahmet mi okuyalım? denilesi bir sorunun muhatabı . *
    0 ...
  5. 4.
  6. Sarıkamış Harekatı;ndan sonra Ruslar da en az Türkler kadar yıpranmıştı. O güne kadar Türkleri pek ciddiye almayan Ruslar, o günden sonra Türkleri ciddiye almış ve Doğu cephesinde bir buçuk milyon asker kullanmıştır.
    Sarıkamış Harekatı;ndan sonra, Ruslar da en az Türkler kadar yıpranmıştı. O güne kadar Türkleri pek ciddiye almayan Rusların, o günden sonra Türkleri ciddiye alması, bilinen bir gerçektir. Türklerin en zor şartlarda bile böylesi bir harekata girişmesi, Rusları şaşkına çevirmiştir. Ve Ruslar, bir yıl boyunca, kendi ordusunu cepheye sürmek yerine, Ermeni çetelerini kullanmıştır. Ermeni çeteleri de geniş ölçekli bir katliam harekatına girişirler
    (21 Mart 1918;de Erzincan ile Erzurum arasındaki bölgede aralarında çocukların da bulunduğu çok sayıda Müslüman Türk ölü bulundu. Ne var ki, Üçüncü Ordu henüz ana yollardan çıkıp köylere ulaşmamıştı ve buralarda daha büyük sayılarda ölü bulunması bekleniyordu.
    1 Nisan 1918;de Erzurum;da 2127 Müslüman Türk erkek cesedi bulunmuştu. Olay tarihinde orada sadece Ermeniler bulunuyordu.
    1 Mayıs 1918;de Trabzon ile Erzincan arasındaki köylerde, Müslümanların sadece katledilmediği, öldürüldükten sonra parçalandıkları kaydediliyordu." (Genelkurmay Başkanlığı Arşivi;nden)
    Denilebilir ki, Sarıkamış Harekatı, Ermenilerin de kaderine tesir etmiştir. Harekat Türk ordusunun zaferiyle sonuçlansaydı, muhtemelen, Ermeniler katliam yapma fırsatı bulamayacak ve ileride karşılaştıkları olumsuzluklarla karşılaşmayıp yerlerinde kalacaklardı.
    1 ...
  7. 5.
  8. Sarıkamış... Tarihimizin kalplerimize açtığı en derin yara;
    Sarıkamış Türk Ordusu; düşmanı Kars’tan, Ardahan’dan, Sarıkamış’tan atmak için 3 bir koldan taarruz ediyor…
    Ama gel gelelim Mehmetçiğin başına yağmur gibi kurşun değil, kar yağıyor.
    Milyonlarca kar tanesi…
    O nar tanesi, nur tanesi, annesinin bir tanesi..
    Mehmetçiğin başına afet olmuş yağıyor.
    Mehmet aç, Mehmet çıplak, üzerinde incecik elbise, ayaklarında yırtık-pırtık çarıklarla yürüyorlar, yürekleri delip geçen tipinin, ayazın altında.
    Napolyon, “askerler mideleri üzerinde yürürler, savaşırlar demiş”…
    Halt etmiş.
    Mehmetçik kalbi üzerinde yürüyor…
    Karnını sıcak çorbayla değil, kalbini vatan aşkıyla doldurup da yürüyor.
    Mehmet elinde mavzeri, en ön safhada düşman üstüne yürüyor…
    O yağdıkça metreleri iflas ettiren, dondurucu karın üstünde…
    O öpülesi ayaklar, bileklerinden morarmaya başlıyor.
    Mehmetçiğin umurunda mı?
    “iktiza ederse bileklerimden keserim yine de düşman üzerine yürürüm” diyor.
    Kar mermi olmuş, havan olmuş, alev makinesi olmuş Mehmetçiği yakıyor.
    Gökyüzünden düşen her bir kar tanesi göz yaşlarını tutamıyor.
    Bu defa da o göz yaşları donup Mehmetçiğin tertemiz alnına düşüyor.
    Mehmetçiğim en önde bata-çıka yürüyor
    Bakıyor uzaklara; beyaz, beyaz, beyaz…
    Mehmet’imin ayakları duruyor, kalbi yürüyor ama ayakları duruyor…
    işte o an çekiyor mavzerini “yürü kopacısa ayaklarım yürü”
    işte bu manzarayı gören çam ağaçları, o dökülmesi imkansız yapraklarını üzüntüden döküyor.
    Ulu çınarlar hüngür hüngür ağlıyor.
    Mehmet’in ayağı kardan çıkamıyor.
    Mehmet o bembeyaz karların içerisine düşüyor.
    Yer beyaz, gök beyaz, sağ beyaz, sol beyaz
    Mehmet’im kalkıyor ama kar, o yazlık lime lime olmuş asker kaputunu delip de geçiyor.
    Kar Mehmet’in boyuna geliyor
    Mehmet’i içine alıyor.
    Mehmet yok oluyor.
    Sonra bir Mehmet daha, bir Mehmet daha, bir Mehmet daha…
    Düşen her kar tanesinde bir Mehmet düşüyor.
    90 bin kar tanesi, 90 bin nur tanesi su oluyor, toprak oluyor, yok oluyor.
    “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı” diyor bir başka Mehmet; “Düşün altında binlerce kefensiz yatanı, Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı, Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.”
    1 ...
  9. 6.
  10. hele ses ver kurban olduğum hele ses ver

    hetim hetim donarken gecenin ayazında

    nefesin buhar olup çıkarken son defa

    Çıkmamış bıyıklarından buz sarkarken yiğidim

    elin mi önce dondu yoksa ayakların mı

    yüreğin mi dondu yoksa çıkmayan avazın mı

    kim düştü önce toprağa sen mi arkadaşın mı

    doksan bin can düşerken bir bir yere

    yükselirken sessiz çığlıklar tekbirlerle birlikte

    kim düştü önce aklına anan mı

    hele söyle kurban olduğum yoksa balan mı

    Şimdi ne zaman aklıma düşsen

    gözümden yüreğime gözyaşlarım buz tutar

    ne zaman seni ansam içim yanar dışım donar

    içim dışım çığ tutar içim dışım çığ tutar..
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük