saplantılı aşk

    22.
  1. Korkunç bir duygudur. Saplantıya düşen için değil, karşıdaki için.

    Hiçkimseye karşı aklınızı kaybetmeyin. "Seviyorum" lafının ardıma sığınıp da ona zarar verecek kadar vicdansız olmayın. insanlıktan çıkmayın.
    14 ...
  2. 18.
  3. 14.
  4. işte tehlike çanlarının başladığı an budur.
    7 ...
  5. 1.
  6. hiçbir mantıki tutarlığı, açıklaması bulunmayan, sadece saplantı haline geldiği için devam eden, sona erdirmenin zor olduğu, insanın beynini hızla büyüyen zehirli sarmaşıklar misali ele geçiren, hastalıklı bir aşk türü.
    6 ...
  7. 23.
  8. Bir kişinin size saplantılı bir şekilde aşk sandığı bir takıntı durumuyla hayatınızı zehir etmesi ile sonuçlanır. size zarar verir, çevrenizdeki insanlara zarar verir bunu yaparken kendinede zarar verir. Ne kendinize nede başkasına zarar vermeyin olmuyorsa zorlamamalı.
    6 ...
  9. 36.
  10. Saplantılı erkek, Kadınlar için çok korkunç bir durum. Direk cinayetle bitebiliyor. Saplantılı kadın ise, Erkekler için iftira, şantaj ve hayatını karartma ile sonuçlanıyor. Her iki cinsiyette ayvayı yer. Allah düşmanıma vermesin.
    6 ...
  11. 35.
  12. Allah korusundur, bir insanın başına gelebilecek en illet durumdur.
    Akıl, fikir, mantık, izan yoktur.

    Bu tip saykolar, papatya falına bile, seviyor, sevecek diye bakarlar.
    Ağır hasta grubuna dahildirler.
    4 ...
  13. 4.
  14. yaşamımıza hükmeden bir beladır.can dündar'ın kavramlarıyla...

    eğer
    O'nu hatırladıkta başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz... ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz... ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin... O'nunlayken pervaneleşen yelkovanlar, O'nsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir akrep kadar hain...
    sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, O'ndan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa,
    ve O, her durduğunuz yerde duruyor,
    her baktığınız yerden size bakıyor, siz keyiflendikçe gülüp,
    hüzünlendikçe ağlıyorsa...
    dünyanın en güzel yeri O'nun yaşadığı yer, en güzel kokusu
    bedenindeki ter, en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...
    hayat O'nunla güzel ve onsuz müptezelse... elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü,
    O'nun yüzü pembeyse, kışlar ilkbaharsa, yazlar ilkbahar, güzler ilkbahar...
    her şiirde anlatılan O'ysa... her filmin kahramanı O...
    her roman O'ndan söz ediyor, her çiçek O'nu açıyorsa...
    bir anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez
    özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa,
    iştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa...
    iştahınız, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa...
    eliniz telefonda yaşıyor, işaret parmağınızla ha bire O'nu tuşluyor, dara düştüğünüzde kapıyı çalanın
    O olduğunu adınız gibi biliyorsanız... mütemadi bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona O diye atlıyor, vitrindeki her giysiyi O'na yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken "keşke O anlatsa" diye iç geçiriyorsanız...
    kokusu burnunuzdan, sureti gözünüzden, sesi kulağınızdan, teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü...
    özlemi, sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu...
    hem kimseler duymasın, hem cümle alem bilsin istiyorsanız...
    O'nsuz geceler ıssız, sokaklar öksüzse... ayrılık ölüme,
    vuslat sehere denkse...
    gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de;
    bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep O'nun yüzü suyu hürmetine...
    uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa...
    dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa, nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim... gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı,
    bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa...
    Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız,
    sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla...
    ... o halde bugün sizin gününüz!..
    "Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.
    Can Dündar
    4 ...
  15. 9.
  16. 3.
  17. türkülerde sık sık geçen kara sevda olayıdır. dolaylı olarak platonik aşk ile ilgisi vardır. aşkına karşılık bulamayan kişinin bu durumu ilerki safhalarda şizofreniye dönüşebilir. saplantının başladığı esas nokta ise aşık olunan kişinin hal ve hareketlerine dayanır. karşı taraf kendisine ilan edilen, istemediği bir aşka, yine istemediği halde hoşgörü ile yaklaşırsa aşık olan kişiye farkında olmadan büyük bir kötülük yapmıştır. 'istemem ama yan cebimde dursun' mantığı ile karşılık vermek aşık olunan kişi için saplantıyı başlatan en önemli etkendir. çünkü aşığın içinde belki bir gün olur ümidini yeşermesine sebep olur.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük