aşk saplantıya cok yakın bi duygudur. bi takıntı halidir.
dunyada 8 milyar insan vardır, ama o herkesten farklı gelir, onsuz yasayamazsın gibi gelir.
ben de saglıklı ilişkileri seviyorum. yormayan, uzmeyen, huzur veren.
ama isin icine aşk girince en saglıklı iliskilerin bile dengesi sasıyor.
cunku aşk, her daim tutkudur. deli deli isler yaptırır adama. ve ben bunu cok sveiyorum.
Javier cercas'ı daha önce hiç duymamıştım, kapak tasarımı hoş bir kitap olunca ilgimi çekti ve aldım.
--spoiler--
Kitapta bahsedilen saplantı edebiyata karşı.
Alvaro çevresindeki insanları dikizleyerek roman yazmaya çalışıyor. Bu da onu saplantılı birisi olmaya doğru itiyor.
--spoiler--
bir duruma bir olaya bir nesneye bir kişiye bir tarihe saplanıp kalmak, kendisine bu durumu sürekli olarak psikopatlık derecesinde dert edinmek, tedavi edilmez ya da kişi bu durumu kendisi terk etmezse ilerde paranoyaklık, şizofrenlik ve daha ileri boyutlarda akıl hastalığına kadar götürebilecek bir durumdur.
sözlerim kendim üstüne
gölgem beni istedi
o ki istedi
suyum beni istedi
o ki istedi
cemile beni istedi
ne oldu? hiç! alışamadım
kartalın bir kayaya çarpısı idi
soyundum, giyindim, tekrar soyundum
arada olacağın düşünü kurdum
zevk duydum bundan
cemile anlamadı, cemal hiç anlamadı
safiha görmedi ki
ve göstermedim
sözlerim kendim üstüne
bir uzak yerlere gitmek üstüne
sanki gunler tek bir gune birikti
bense çıkmazda kaldim, usandim
çıkamazlar da üst üste
birikmiş ufuklar kadar derindim
Bana kalırsa çoğu aşığım diyen kişinin başına gelen psikolojik bunalım hali. Şoyle ki kişi terk edildikten sonra ki evrede ilk önce bunalım ardından ego sarsintısı geçiriyor ve buna bağlı olarakta saplantı noktasına varıyor. Bir örnekle inceleim fakat bir çok takıntı saplantıya yol açar. Saplantılar ise sosyopat lığa bilettir.
hastalıklı insan davranışı... bunu kenetlenmek ile karıştıyorlar bazen.. sevginin büyüklüğü insanlarının gözünü korkutur olmuş.. iki insanın birbirine kenetlenmesini saplantı olarak görenler var.. üzülüyorum bu duruma.. hadi sevmeyi bilmiyorsun ama insanlara böyle garip yakıştırmalar yapmayın kendinizce..
Katedraller gibi korkunç,büyük ormanlar,
Siz uluyan orglar; şu korkunç yas odaları,
Hala eski hırıltılar şu yüreklerimiz
Çınlar De profindis lerimiz yankısıyla.
Sevmem seni, Okyanus! coşmanı, gümbürtünü
Ruhum kendisinde de bulur; eziklik, hıçkırık dolu,
Yenilmiş insanın acı gülüşünü
duyarım denizin kaba gülüşünde sık sık.
Şu yıldızlar olmasa, ey Gece!
Işıkları bildik bir dille konuşan, bayılırdım sana!
Tutkunum ben çünkü boş, kara, çıplak olana!
Karanlıklar öyle perdelerdir ki,
Dışarı fışkırır da gözlerimden akın akın,
Yaşar içlerinde herkeze görünmeyen varlıklar.
Genellikle yapmış olduğum ve bu hareketlerimin benden bağımsız olarak gerçekleştiğinin farkındayım. 11 yaşındayken başlamıştı. Gittikçe ilerledi. Bazen durdurabiliyor olsam da, yapmadan peşimi bırakmıyor.
izleyip yok yere gerildiğim film. sarışın hatunun ölmesi iyi oldu. (filmin sonunu söyledim lan)
zamanında o sarışın gibi bi manyağım vardı, odasına internetten bulduğu fotografımı buyutturup asıp millete nişanlım diye anlatan bir manyak. iki katı gerildim!
an itibariyle starda yayınlanan filmin bu konuda hatta aynı isimle bir çok filmi yapılmıştır. izledikçe beni ürküten bu insanların varlığı çok sinir bozucu.
son sahnesinde beyonce'un lısayı yerden yere vuruşunda mest oldum diyebilirim.