masanın solundaki üç kişi masanın sağında bulunan en düşük ünvanlısı doçentlik olan şahıslara evrim konusunda bilimsel argumanlar kullanarak düşüncelerini açıklamaya çalışırkene, bizim bu biri doçent diğer ikisi profesör olan şahısların yav kardaşım, herkes verileri farklı yorumlar, felsefik bakmak lazım, metafizik konular aslında bunlar tarzı argumanlarla bu düşüncelere karşı çıktığı program.
bir ara insan mükemmeldir falan da dendi. tek bayan hoca hayır mükemmel değiliz, mesela gece iyi göremiyoruz, karanlıkta da bir balina gibi, iyi görebilseydik fena mı olurdu dedi ama güme gitti.
anlı şanlı profesörlerimizden incileri görünce;
tesadüfen mi olduk yahu hadi lem
ağaçtan orangotan indi, yürümeye başladı, insan mı oldu yani, kah kah.
hadi laboratuvarda amfibi yap da görelim
felsefik felsefik
adem 30 metreydi ( gerçi bunu çıkarmış kiatbından, evet bunu yazan doçent)
valla sözlükte evrim karşıtlarına daha çok saygı duyasım geldi.
3 profesörün evrimi bilimsel bulmadıkları için bilim dünyasından dışlanmaları ve dramları...
yazık, üzüldüm lan adamlara. bu bilim dünyası ne faşoymuş, ne kadrolaşma varmış bu alemde arkadaş. peeeh!
- biz evrime inanmıyoruz diye adam değil miyiz, biz de profesörüz.
- hocam evrime inanmamak nedir, kuram oldu o artık.
- sıs, sıss! çık dışarı. çocuklar benim demokrat biriyim, saygı duyuyuorum size. ama dersimde evrime inanamazsınız. şimdi allah'ın mitokondriyi yaratmasını açıklayacak olanlar?
üniversitelerde genç beyinlerimize bir şeyler katmaları için maaaş alan ama daha doğru düzgün oturup bağırmadan fikir beyan etmeyi, birbirlerinin sözlerini kesimeden dinlemeyi başaramamış insanların olduğunun kanıtını sunmuş program.
an itibariyle, bir biyolog olarak, dehşet içerisinde izlediğim program. ben biyoloji eğitimi aldıysam masanın sağ tarafında oturan ve akademisyen olan bu insanlar nasıl bir eğitim almışlar, nasıl bilimden bu kadar uzaklaşarak akademisyen kalabilmişler merak içindeyim.
arkadaş nasıl iştir anlamadım. iki taraf bilimsel argümanları ortaya koyduğunu iddia ediyor. bir taraf fosili, genetiği bilmem ne mitokondriyi gösteriyor. diğer taraf sen felsefe yapıyorsun, olmaz öyle şey diyor. elde kanıtı olmadan ben inanmıyorum diyor.
bu prof abiler bilim insanı, bilimle uğraşıyorlar. ama 'sizin görüşünüze saygı duyuyuoruz, ama biz inanmıyoruz.' diyolar. lan din mi bu inanma - inanmama boyutunda tartışıyosun. bilim la. ben de oksijene inanmıyorum arkadaş, bu da benim felsefi görüşüm.
--spoiler--
bir balığı al, amfibiye dönüştür bakalım laboratuarda
--spoiler--
bir de sürekli bir tesadüf lafı dönüyor. ulan dinlemeyi bile bilmeyen adamları çıkarmışlar programa, programı siktir et adamı profesör yapmışlar lan. şaka gibi.
bugün yayınlanan bölümüyle türkiye'de kimlerin doçent, profesör unvanı taşıdığını gözler önüne sermiş olan program. hele o evrim karşıtı pembe gölekli, kırmızı kravatı olan sözde akademisyen tam bir komedi. ortaöğretimde okuyan bir çocuk düzeyinde argümanlarla güya evrim teorisini çürütecek. türkiye'de başka evrim karşıtı akedemisyen kalmadı mı yahu.
para versen bu kadar aptalı bir araya toplayamazsın, uğraşsan bu kadar gayrı ciddi bir şekilde evrimi tartışamazsın. teşekkür ederiz sansürsüz "antitez"!
allah belanızı versin bu halkı yanılttığınız için...
Evrim dediğimiz olay bilimsel anlamda iki çeşittir. Bunlar "macro evolution" ve "micro evolution" olarak adlandırılan büyük ve küçük çapta evrimlerdir. Mikro düzeyde olan değişiklikler mutasyon veya adaptasyon olarakta adlandırabileceğimiz çevreye uyum, hayatta kalma ve beslenme eğilimi dahilinde genellikle zihinsel ve içgüdü anlamındaki değişikliklerdir. Örneğin bir ceylanın doğar doğmaz ayağa kalkıp yürümesinin genlerine kodlanmış olması gibi, aksi taktirde yırtıcılara yem olması kaçınılmazdır. Ancak milyonlarca yıl önce yaşamış olan bir varlıktan eğer siz ara geçiş formu olarak kanıt isterseniz ve "ara geçiş formu" tanımını kendi içinizde yarım kanatlı, yarım ağızlı, çeyrek dişli olarak yaparsanız, kusura bakmayın ama "Nah!" bulursunuz. Bunun nedeni yarım kanatlı bir varlığın hayatta kalma, dolayısıyla türünü devam ettirme şansının olmayışıdır. Türünü belirli bir süre(en az yüzlerce veya binlerce yıl) devam ettirememiş bir varlığın fosilini bulmayı nasıl bekleyebilirsiniz? Dolayısıyla ara geçiş formu olarak adlandıracağınız bir türün fosilini bulabilmeniz için bir anlamda programda yaradılış savunucularının sürekli dile getirdiği gibi "mükemmel" varlık olması gerekmektedir. Yarım kanatlı bir varlığın hayatta kalmasının tek yolu uçuş için kullanılamayacak olan uzuvun başka bir işe kesinlikle yarıyor olmasıdır ki biz "yarım kanatlı" birşeyin fosilini bulabilelim ki bu düzeyde bir evrimsel atlamaya, yani yeni tür oluşturabilme kapasitesi olan gelişmeye de biz makro düzeyde evrim diyoruz zaten. Yani o yeni uzuv daha farklı bir canlıya gidişin göstergesidir ve daha sonraki canlılarla yapılan biyolojik karşılaştırmalara göre bir ara geçiş formu sayılabilmektedir.
Açıkçası evrimi savunan bilim adamlarının böyle bir noktaya değinmeyip de farklı argümanlarla birşeyler anlatmaya çalışmasına anlam veremedim. Herhalde programın sinirlerini bozmasından olsa gerek ki düzgün düşünemediler çünkü sık sık çok saçma saptırtmalar ve diyaloglar yaşandı. Ayrıca konuklar kusura bakmasın ama programın %60-%70'inden önce evrim köşesinde yer alan Doç. Dr. Ergi Deniz Özsoy dışında düzgün argüman üretebilen birisin görmedim.*
iki hafta ustuste darvinizm ve evrimi konu alan yigit bulut un sundugu izlediginizde akil sagliginizi kaybetmenize sebep olacak program.darvinizm ve evrim konulu ilk programda yigit bulut mine kirikkanat tan cok afilli, cok saglam bi firca yemistir.
mantığını çalıştırmayı, aklını kullanmayı bilen en azılı yaradılış inancına sahip kişiye bile "acaba" dedirtecek türden 3 bilim adamını bir araya getirip araya da komedi çeşnisi olsun diye oktar babuna'yı bağlayan program.
şöyle bir muhabbete de sahne olmuştur ergi deniz özsoy ve oktar babuna adlı güldüren şahıs arasında ki, yarmıştır.
oktar babuna: ünlü paleontolog x y'yi tanır mısınız?
ergi deniz özsoy: tanırım, çok iyi tanırım, bu da kendisinin imzalı kitabı.
o anda oktar babuna'nın yüzünü görebilmek için ben de 10 trilyon verirdim. oktar babuna'nın o anki yüz hali kesinlikle bir ara geçiş örneğidir. *
kanımca ülke için yararlı olmuş program. bilim insanları ortaya veriler , kanıtlar sunuyor. oktar babuna denen insan ise şu şekilde savunma yapıyor:
'' protein tozlarını yan yana koyunca neden insan olmuyor''
bu cümleye neremle gülsem bilemedim - gerekirse anket bi başlık açar buna çözüm ararım-
dikkat edildiyse adnan oktar ve küçük prenslerin sürekli bıdı bıdı ayı şeyi tekrarladığı görülür. ara geçiş formu yok deyip duruyorlar. yahu adamlar gösteriyor , fosil bilimci var diyor , gidin british museum'da var bakın diyorlar. hala iki cümleden biri ara geçiş formu yok .
neymiş bi de :
'' neden yarım yamalak eciş bücüş canlı fosili yokmuş'' gösterin 10 trilyon vereceğiz diyorlar.
bilim insanları diyor ki : '' yarım yamalak organlı canlı zaten yok , olmayan bir şeyi nasıl gösterelim ''
sonra bir sonraki cevap hakkında diyor ki evrim karşıtları :
'' yarım yamakalak eciş bücüş canlı fosili yok gösterin ''
ciddi anlamda ne içtilerse aynısından ben de istiyorum. aynı şeyi tekrarlayıp durmayın artık. hayatımda bu kadar şarlatan , şaklaban oluşum görmedim.
programa katılan 3 insan da gayet iyiydi. hatta kendi açımdan birçok şey öğrendim evrim adına . teşekkürler. ilahiyatçı yrd. doç 'un dine bakışı da oldukça hoşuma gitti.
onun da tekrar ettiği gibi '' bilim ve dini'' savaştırmanın mantığı yok. insan karışık bir canlı. farklı ihtiyaçları var.
herkes istediği ihtiyacını farklı şekillerde karşılayabilir.
hastaysanız ilk olarak bilimden medet umarsınız , bilimden yardım alırken dua da edebilirsiniz.
bilimin bilim insanları tarafından tartışıldığı program. kanımca çok yararlı oldu birçoğumuz için. yine de yiğit bulut'un saçma soruları karşısında az küfür etmedim değil. evolution , tez-anti tez, nedensellik kelimelerini iki de bir söyleyince bilim adamı olmuyor insan. '' her şeyi sadeleştirelim , hiçbir şey bilmeyenler anlasın '' deyip duruyor. la desene bi' mok bilmiyorum.
son olarak yiğitçim o kadar jöle falan kullanıyosun o saçlara yazık olmuyo mu ? bizimki niye dökülüyo anasını sataym.*
geçen hafta yaptığı "harun yahya" safsatalarıyla dolu taraflı yayınından sonra, muhtemelen gelen tepkiler üzerine, yarın saat 21:00'de bilimin gerçek sesine ekranlarını açacak programdır. (14 ağustos 2009) ender helvacıoğlu ve bilim ve gelecek dergisi çevresinden akademisyenlerin katılacağı programı mutlaka izleyelim ve izlettirelim. ülkemizin harun yahya safsatalarıyla dolmasına izin vermeyelim. mümkünse e-maillerimizle, programı düzeysizleştirmeye yönelik (ki bunu öngörüyoruz) amaçları boşa çıkaralım.
bir tartışma programının nasıl olması gerektiğini bize göstermiş olan programdır kendisi. evrim teorisini tartışıyoruz diyorsun ama stüdyodaki konukların arasında evrim teorisini savunan kişi yok. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu ulan. sen zaten programdan önce konunun veya konuşulanların nereye gideceğini biliyorsun ve bunun adına tartışma diyorsun. yok böyle bişey. madem tarafını bu kadar belli ediyorsun, gizleme kardeşim. yok ben moderatörüm yok tarafsızım deyip komik duruma düşmektense açık açık belirt "benim tarafım bu, bu programın amacı da aslında evrimi tartışmak falan değil evrimcileri ya da darwinistleri de allah a inandırmaya çalışmak" de ciğerimi ye. ne de olsa türkiye'nin %99 u müslüman. dimi güntekin
program sayesinde big bang in de ıspatlandığını görmüş olduk. artık teori dememize gerek kalmadı.
bu akşam evrim teorisini tartıştılar. ama adnan oktar ve tayfası ile. çıkıp bilimadamı gibi konuşuyorlar bir de. çok güldüm çok eğlendim . teşekkür ederim kendilerine. din işi inanç meselesi. inanırsın ya da inanmazsın kişinin kendi tercihi ; ama evrim denilen olguyu kabul etmemek , evrim yok demek nasıl bir cahillik. darwin'i faşizme , sosyalizme bağladı bir de. hatırlıyorum bu anti-evrimciler bundan 15 yıl önce doğu'nun ücra bir köşesinde beleş kitap dağıtıyorlardı. hala da istanbul'un çeşitli semtlerinde cam kavanozların içinde üç beş kemikle adam yemeye çalışıyorlar.
tekrar etmek gerekirse inanç denilen kavram evrimden bağımsız düşünülmeli. inanmak bir seçimse inanmamak da bir seçimdir. bok atıp karalamaya çalışmak saçma. ayrıca yiğit bulut'u evrimi tartışmak istiyorsa cemaatlerden bağımsız kişilerle bunu yapmalıdır. hatta hatta kendisi ekonomist galiba. kendi alanı ile ilgilensin. bilimi bilim insanlarına bıraksın. türkiye'de belli bir kitlesi olan herkes istediği her meseleye burnunu sokuyor. bu akşamki yayına katılan - adını çıkaramadım şimdi - dediği gibi çapsız insanlarla bu iş yürümez.