Türkçe; san + Farsça; ki
*bağlaç olan ki'nin kendinden önceki san* kelimesine bitişik yazılmasıyla oluşan bir sözcüktür, ayrıca istisnadır. örneğin:
(bkz: halbuki)
**1. Farz edelim ki, güya. örneğin: Sanki toprak altına diri diri gömülen benim. -A. Ağaoğlu. 2. Soru cümlelerinde belirtilen konuya ilgiyi çekmek veya uyarıda bulunmak için kullanılan bir söz: Ne olur sanki, sen de gelsen?
3. Sözüm ona, sözde. örneğin: Hatta görünmez bir delikten biri sanki bakıyor. -R. H. Karay. (bkz: tdk)
+türkiye türkçesi ağızları olarak da: sanki, sankem, sankim
içinde umut anlamı yatan kelimedir. türkçe'nin güzelliklerinden birisi mi diyelim, ne diyelim bilmiyorum ama 'sanki kar yağacakmış gibi bir hava var.' derken, olasılık bildirmenin yanısıra aynı zamanda karın yağmasını da umut etmek her dile nasip olacak türden bir şey değildir herhalde.
--spoiler--
--spoiler--
Gevende grubunun ikinci albümündeki şarkısıdır. Dinlenesi .
--spoiler--
sanki uçtuğumu resmedip, ırmağıma süzülüp, göğsüme dolsan
yağmur yağıyor usul usul, ırmağımın üstüne, bilmem ne diye
bu yol halime uzansa da, seslerime aksa da, boşuna boşa...
--spoiler--
içimde garip bir sıkıntı
bilmiyorum neden?
içim uzaklaşıyor sanki benden. sanki içim de sıkılmış gibi benden.
boşa bakıyorum semaya sanki, sanki bir labirent, sonsuz mavilik
içinde kaybolduğum, çıkış telaşında çaresiz.
yazılar yazıyorum, ne kime önemli değil; okuyorum dönüp; derin bir anlamsızlık,
heyecanım gitmiş sanki, sanki yavaş yavaş sarılan mumya gibi hayallerim, gözlerim donuk bakıyor aynalara, o da sorar gibi yansıyor; dudaklarım kıpırtısız; nefes alışlarım zoraki sanki; hep hayatım bir dolu sanki olmuş; sanki arayışın girdabında tutukluyum, anladım. soramıyorum, isteyemiyorum; selamlarım bile sönmüş balon gibi; uçamayan, takatsiz.
bir name bile değilim, serapa adressiz.
minik burjuva afacan sıkılırsa "SANKi" böyle yazarmış.
ben de yalan yok; bazen çıkmazlarda içime böyle tarifsiz sıkıntılar misafir olur, istilacı nobran.
yüreğimi çıkarırım o zaman, koyarım bir kafese; "ah vatanım" der, güler geçerim.
hadi.