james cameroon un gerçek bir hikayeden yola çıkarak beyazperde ye sunduğu filmdir.
Dünya nın en derin çukuruna national geographic vari bir giriş yaparak, çukurun derinliklerinden okyanusa bağlantı olduğunu keşfetmek için hırslanmış insanların hikayesi. dağcılık ve dalış ile ilgili derin bilgilere sahip olunacak güzellikte çekilmiş.
Film aslında biraz vertical limit, biraz cliffhanger biraz da DayLight filmlerini andırıyor. Tabi Cameroon un artık iyice ustalaşmış sinemasal anlatımı biranda trajediye dönüşen macerayı, hırs ile gelen belayı dramatize etme başarısını da gözler önüne seriyor. sizi bir çırpıda genç kahraman ile başbaşa bırakıp ardında bıraktığı hayatlara inat doğa ile mücadele ile baş başa bırakıyor.
bu tarz çekilen filmler** arasında başarılı diyebiliriz bu film için. izlerken sıkılmadım. konusu klişe, oyunculuklar da vasatın biraz üstü. izlenilebilirliği olan filmler arasında gösterebilirim ama.
(bkz: bir 127 hours değil tabi)
mağaracılık sporu ile uğraşan veya uğraşmış kişilerle beraber izlendiğinde ayrı bir tat verebilecek olan filmdir. macera ve keşif duygusunun insanı soktuğu uç durumlar güzel betimlenmiş. ayrıca bu tür zevkler için ciddi bir maddi kaynağın olması gerektiği gerçeği gözümüze bir kere daha sokuluyor.
ailecek severek izlediğimiz, güzel deniz altı sahneleri olan, bir noktadan sonra nefes almayı unutturan başarılı bir filmdir.
--spoiler--
bir kere o kadar tırmanıcılık bilgisi olan victoria kızımız, hiç mi öğretmediler öyle atraksiyonlu yerlerde, ip üstünde falan saçlarını toplamayı sorarım sana? adam sana demiyor mu bıçak kullanma diye, eşek başı mı o, sen biliyorsun da o mu bilmiyor be kızım? sonra tabi ölür gidersin işte.
frank ve oğlu josh'ın dramı gerçekten gözleri dolduracak cinstendi. kubilay han şiirini oğluna öğretirkenki sahne duygulandırıyor insanı. baba oğul tam birbirini tanımaya başlayıp yakınlaşmışken ve frank'e bir şey olmaması için dua atmeye başlamışken o salak carl ne diye saldırıyorsun insanlara? vahşi misin hayvan mısın, eşkiya mısın oğlum sen? çokça küfrettik sana, bunu da bil yani.
josh'ın filmin sonunda kurtulmasıyla derin bir oh çektirmiştir. bebek gibi oğlandı gerçekten, iyi ki bir şey olmadı da üzmedi bizi. oyunculuğu da gayet güzeldi. babasını suya daldırırken içim parçalandı resmen. frank zaten mükemmel bir karakterdi, hayran bıraktı kendisine.
dalış ve mağaracılık konusunda teknik eksiklikler ve mantık hataları göz ardı edilebilecek cinstendi filmin genel başarısının yanında. profesyonel olmayan kişiler için de pek göze çarpıcı hatalar değildi zaten.
genel olarak kesinlikle beğendiğim bir filmdi. buried ve 127 hours kadar nefes darlığı yapan ve geren bir film değildi en azından.
--spoiler--
filmden sonra da nefesimi tutmaya devam ettiğim gerilimli, dram yüklü bir film.hele kendinizi olaya kaptırıp kahramanların yerine koyduğunuzda, o psikolojide boğuluyorsunuz resmen.hele o babayla oğulun yakınlaşıp, babanın şiir öğrettiği sahne, babasını boğduğu sahne ve ardından ölmek üzereyken babasının dediklerinin aklına gelmesi üzerine pes etmemesi güzeldi.senaryosunu John Garvin, Andrew Wightın yazdığı, yönetmenliğini ise James Cameron, Alister Griersonın üstlendiği 2011 amerikan yapımı film.filmin sinemalar.com puanı 7.2, imdb puanı ise 5.8.iyi seyirler.
(bkz: http://www.imdb.com/video/screenplay/vi2550700569/)(bkz: http://www.imdb.com/video/imdb/vi1483905305/)
milletin intihar sevdalısı olduğu enteresan film. kafasına esen intihar ediyor , nasıl bir onur kavramı var? sanki dağcı falan değilde samuray falan. direk cart diye boğduruyor kendini falan.
--spoiler--
hadi bak o japon tankını buldukları yere kadar olanları anlarım.
ama oradan sonra sıçıyorlar azizim.
tüp mü bitti? daha ötesine 2 kişi gidemez mi? yolla birini gitsin baksın , kalanlarda tankın orada bekler, dışardan yardım gelebilir sonucunda oraya.
hadi hiçbiri olmadı. adam sonunda babasını boşu boşuna boğdu anasını satim. gayet rahat yardım getirebilirdi oraya. dese ya baba sen yat ben bakıp geliyorum diye?
ayrıca kimse bizi yemesin. daha 24 saat geçmemiş kimse sizi öldü kabul etmez. zaten ekipmanlar düzenekler yerleşik vaziyette. dakkasına kurtarma ekibi gelir. öyle 3 gün 4 gün falanda sürmez.
7/10 diyorum gene de güzeldi.
en baştaki tüpe su kaçması hadisesinde gerildim esas. gerzek jude karısı bildiğin panik yapıp elemanın tüpe hallendi.
--spoiler--
Kotu yorumlar gorunce uzuldugum, bana gore gercekten cok iyi filmler listesine girebilecek bir film. tabii avatarla kiyaslanamaz ya da titanicle ama bence onlara cok da uzak sayilmaz. En etkileyici sahnesi joshun hava birikintileriyle nefes aldigi sahneydi.
Bir james cameron harikasıdir. Ulan madem klostrofobiksin ne diye izliyorsun filmi sonrada gelip kotu yorumlar yapiyorsun guzelim film hakkinda? hayret bir şey. Sanki zorla izlettiriyorlar. Eğer mağaralarla, dalışla ilgileniyorsaniz benim gibi bayilacaginiz bir filmdir. Filmi izlerken nabzim düştü resmen. Imdb puani bence düşük.. en az 7 olmayi hak ediyor.
Fragman: https://youtu.be/jaZHjv3ASfw
Ayrica Bu filmin korku versiyonu olarak (bkz: the descent) i izleyebilirsiniz.