sanatçının sermayesi olarak kürt gerçeği

entry2 galeri0
    1.
  1. Sorunların olduğu yerde mutlaka kazanç da vardır. nasıl ki ikinci dünya savaşı öncesi dönemde bankerler ülkelerin savaşa katılmaları ya da ülkelerin savaşmaları için çalışmalar yapar ve savaş çıkınca onları borca sokarak finanse ederler( mayer amschel rothschild. vb), bazıları da var olan sorundan ekmek kapısı çıkarır hatta sürekli iş gibi buradan kazandığı paralarla iş kurar, iş büyütür, zamanla kürt sorunu üzerinden kazandığı paralarla işveren konumuna bile gelebilir. verdiğim ilk örnek askeri olsa da bahsetmek istediğim sözde sanat camiasından kürt sorununu paraya dönüştürme mühendisleri. bunların yayılma hızı yüksek olduğu kadar yayıldığı yerin ölçeği de hayli büyük. onları genelde popüler medya dediğimiz yerlerde, taksim in veya beşiktaş ın lüks semtlerinde, boğazda gemilerden geçerken ki görülen evlerinde görebilir, hatta uzaktan el hareketleri bile yapabilirsiniz ama bunu pek tavsiye etmem. tavukların kuluçkada olduğu dönem gibi onlar da belli sürelerde kuluçkaya yatar ve ne yumurtlayacaklarını pek bir merakla bekler meraklı izleyici güruhu! genelde yaptıkları filmlerdeki kürtler "lo lo", "lê lê" ikilemelerinin veya dilan, berfin, lawo, kezeba mın, kelimelerin vurgulamasından öteye geçmez, oyuncuların kostümleri de erkek ise; şalvar ve şal, kadın ise tülbent ve fistandır tüm kürt gerçeğini temsil edecek ve içine alacak elbiseler olarak! film müziklerinden bahsetmeme gerek bile yok, lê dayê dir, lo kurê min gibi şeylerdir genel de onlar da. hangi üniteyi işlediğimizi az buçuk siz de anlamışsınızdır ama merakı ve heyecanı biraz daha arttırmak hiç de fena bir fikir gibi gelmiyor.

    bahsettiklerimiz "onlar" diye bir şahıs zamirinde tanımlayabileceğimiz kitlesel tekil şahıslar, genelde şu edebiyatı yapar: ben şu şartlarda büyüdüm(ki her röportajda muhakkak vardır), küçükken boyacılık da yaptım, mendil de sattım ı oynayarak sözüm ona geçmişini inkar etmemek üzerine bir izleyicilerden takdir beklentisi için yapılmış şeyler ve akabinde lahmacun, çiğköfte(onların diliyle: çikıfte) ve kebap partileri ile medyada boy gösterir bi güzel temsiliyet bağışladıkları kürtlerin göğsünü kabartırlar ki maazallah o kabarmış göğse çuvaldız batırsan farkında bile olmayacaklar. duyarsızlaşmış ve izleyici olarak takip ettiği bu temsil mekanizması onun içini koflaştırmıştır. hep türkçe türkü söylemiş sanatçı! kişileri popüler bir tv kanalında kürtçe söyledi mi kürtlerin özgür olduklarını düşünür vay be bu da bizden diye gururlanırlar. büyük şehirlere göç eden bunların takipçileri yine bunlar gibi giyinir, kelime haznelerini bunlardan seçer ve ilişkilerini bu tip insan ilişkileri ile paralellik gösterir ve türk insanı kürt sorunundan bahsederken, kendi süper tezlerini arz-ı endam ederken bu soruna yine bu yiğit! lerin gözüyle bakar. evet, baksanıza kürtler serbest, müzik de yapabiliyorlar, film de yapabiliyor derler, hatta kültür bakanlığı bazılarında proje destekçisi olarak da boy gösterir. ama hiçbir zaman bunların sisli bir havada dışarıda dolaştığını göremezsiniz, genelde sevdikleri iklimler ılıman akdeniz iklimi, sevdiği havalar ise güneşli ve denizden meltem esintilidir.

    bir de kürt müziği ve sineması niye gelişmiyor diye yakınma cümleleri de kurar bu küme, çalıntı söz ve müzikten beslenen şarkıcı safsatası, çakma kürtler yerine gerçek kürt sanatçılarının albümlerine ve sorundan istifade bölgenin bağrından(varoş! ayakları) kopmuş maddi kazanç amaçlı kişilerin filmleri yerine esas kaygılı filmlere rağbet gösterselerdi ya da bunları anlamaya çalışsalardı bu tür soruları sormamıza bile gerek kalmazdı. bu tür çalışmalar üzerinden kürt sorunu tahlilleri yapmaları ya da en ufak bilgi veya görgü tanıklığı kırıntısına bile dahil olmadan temellendirme ve teşhisin besleyici damarlarının bu tür eserler olması, sadece arabesk müzik dinleyerek araplarla empati kurma safsatasını akla getiriyor.

    hayran kitlesi denilen tek tek kişilerden oluşan çok kişi kavramı beğendikleri, benimsediği kişilere benzeyen bir yapıya sahiptir. örneğin bir ibrahim tatlıses dinleyicisinden toplumsal sorunlara duyarlı, nihat doğan dinleyicisinden kadına veya kürt(türk de olabilir)kadın haklarına önem veren, mahsun kırmızıgül izleyicisinden kürt sorununu mantıklı bir çerçeve içerisinde ele alacak bir yaklaşım göremezsiniz. tabi gani rüzgâr şavata ve türevlerinin gülo, zeyno, ayşo ları ve kürtleri sadece namus davaları işleyebilmekten başka işe yaramayan uzaylı ufolar gibi göstermesine şimdilik nefesim yetmiyor. canımızı yakan gerçeklerle dalga geçtiklerini hala görememek ya da bile bile bu popüler kürt prototiplerini kullanmayı kazanca dönüştürme oyununda tahammülün topuzu kaçmadı mı artık?
    2 ...
  2. 2.
© 2025 uludağ sözlük