kendisi hakkındaki tartısmalardan biri ornek olma zorunlulugu olup olmamasıdır.
bu da kisiliginizle ve secimlerinizle cok alakalıdır.
sanırım ben sanatcı olsam ornek olmaya calısırdım.
Sanatçı olabilmek için doğuştan gelen yeteneğin yanı sıra çok çalışmanız, sanatın sırlarına hakim olmanız ve sanatta kendi yolunuzu bulmanız gerekir. Bu çok çalkantılı, zor olan ama zor olduğu kadar onurlu olan bir yoldur. Bu sayede herkesin her adımı halkın/kamuoyunun gözü önünde gerçekleşiyor. Çünkü her sanatçının yükselişi halk tarafından nasıl kabul edildiğine de bağlıdır. Bir sanatçı, halkın zenginliğini sanatında koruyup geliştirebiliyorsa, halk onu sevecek, takdir edecek ve sanatta zirveye çıkacak demektir.
Geçmişe bakıyorum ve sanat ve sanatçı algısının yükseldiğini, zamana göre değiştiğini görüyorum ama bu içinde bulunduğumuz dönem öyle insanlar ortaya çıkardı ki gerçek sanatçılar arka planda kalmaya başladı. Elbette onlar bunu dert etmez, bizim gibi kitleler gene gerçekten sanatçı insanları takip edecek ve sevecek ama toplumun gözünde bu sanatçı algısı değişti gerçekten. Eline mikrofon alan, kitap yazan birden bire sanatçı oluyor medya sayesinde. Günümüzde öyle başarılı ve mükemmel sanatçılar var ki isimlerini söylemeye çekiniyorum çünkü bu leş kitle o sanatçının sanatını anlamayacak ve boş bir kalabalık yapacaklar. Popüler kültüre kurban gitmemeleri için o sanatçıları sadece sanattan anlayan insanlara söylüyorum ve zaten anlayan insanların çoğu bu insanları tanıyor. Sanatçı olmak kolay bir şey olmamalı yoksa kavram çok kirleniyor. Adı üstünde sanat yapan sanatçıdır. daha kendini tanımayan insanlar nasıl ruhunu sanatla harmanlayacak ?
Yaşadığı duyguları yansıtan birey. Sanatçı farklı alanlarda kendini gösterir. Bazen ressam olarak, bazen solist olarak. Dünya var oldu olalı, Sanat ve sanatçı ile bir olmuştur. kimi zaman şiir yazan sanatçı, kimi zaman gökkuşağı renkleriyle gönülleri fetheden bir model olmuştur.
Sanatçıya değer vermek bir toplumun olmazsa olmazlarındandır. Neden mi ? Halk içinde kültürel ve yöresel etkiler altında yetişen sanatçıya değer verilmezse, sanatı oluşturan değerler günden güne azalarak kaybolur. Değer, Sanatçıyı besleyen ırmak misali bir su gibidir. Kendisine değer verilen sanatçı, yeni eserlerini halka kazandırmak için kendisinde etkin bir güç hissetmektedir.
Sanatçının özelliği, içinde var olan saf hisleri dışarıya özü ile çıkarmasıdır. Hiçbir katkı olmadan, tamamen ilk hali ile. Sonradan bir eser üzerinde, dış faktörlerin müdahalesi, eserin benliğini ortadan kaldıracaktır. Bir sanatçının eseri, ilk hali Nasıl ise, o hali ile kalmalıdır. Aksi halde eser ortadan kaybolmaya mahkum olur.
Sanatçı, hangi kültür ve hangi çağda olursa olsun gerçek anlamda sanatın öznesi olarak, gerek kendilerine gerekse ekonomik, sosyal ya da politik koşulların içindeki tepkilerine ve davranışlarına dair içten itiraflarını evrensel dilin ölçütleriyle sanat eserleri aracılığı ile cesurca yapan kişidir.
Sanatçı, toplumun diğer bireyleri gibi, içinde yaşadığı toplumdan, evrensel olarak da global değişimlerden en fazla etkilenen ve bunu sanatın yöntemleri ile dışa vuran kişidir.
Sanatçı, özellikle insan yaşamına ait ya da insan yaşamını yakından etkileyen politik, ekonomik, teknik ve kültürel durumları yoğun, kapsamlı ve ironik bir biçimde sanata ait çeşitli ifade araçlarını kullanarak yansıtan kişidir.
Sanatçı, günümüzde, ister müzik, ister sinema, fotoğraf, plastik sanatlar olsun; sanat toplumsal yaşamın tüm yönlerinin ve durumlarının içinden kendisi ve çevresi için gerekli olanı çekip çıkaran, kendine özgü anlatım çerçevesinde onlara yeni boyutlar ve anlamlar kazandırarak izleyiciye sunan önder kişidir.
Gerçek sanatkârların hepsi ölüyor yavaş yavaş var mı gerçekten sanatçı diyebileceğimiz insanlar ne demişti Yaşar Kemal "o güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler" durum böyle gibi sanki biraz.