zaten genelde o an bir şey anlaşılmaz... gece uyumaya çalışırken veya kabızken tuvalete girdiğinizde ıkınırken çözersiniz olayı... lan lacan şöyle demişti, derridanın bahsettiği şey değil mi lan bu? zizek de buna vurgu yapmıştı falan diye kafanıza şimşek gibi çakar bir anda...
(bkz: david lynch)
altyapı ile ilgilidir. filmdeki göndermeli anlayamayan genç bünyenin yıllar sonra aynı filmi farklı gözle izlemesi ve ne kadar değiştiğini fark etmesi kadar güzel birşey yoktur.
atmosferi yasamak icin gitmis bir arkadas olabilir. hadiseyi deneyimlemek istemistir belki sadece. ressam sapkasiyla, agir sanatci piposunu aldigi gun o da olacaktir.
efendim tongucsan günün birinde modern sanat müzesine gider bir tane heykel vardir ama bir şeye benzemez. bakar bakar düsünür ne ulan bu diyerekten elinin tersiyle sanatsal esere bir tokat cakar ve parca pincik eder.
o piposunu cekiştire cekiştire harlaya harlaya yepyeni maceralara kosar biz de cikalim kerevetine.
bir daha kerevete cikmayalim cünklü bizim kerevitasla bir alakamiz yok.
o halde bu entye bir son bulmak gerek.
o halde diyelim ki var olmak yok olmak ne farkeder ki akrebin gözleri akrebin gözleri akrep...
mesela ben; özellikle taksim'de bu tür filmleri gösteren sinemalara girmeyi redderim. bilirim, filmden sıkılacam ve yarısında çıkacam. bir de biletten zarar edecem. en son 4 ay 3 hafta 2 gün diye bir filme gittim o da arkadaş zoruyla. lan kız bir kürtaj olacak kırk saatte olamadı. film ilerlemiyor. çıktık yarısında. zaten böyle filmleri anlayacak entellektüel kapasitem de yok. hem arkadaş çevremde bunu algılayacak kadar yüksek kapasiteli insanlardan oluşmaz benim. velhasıl kerem olan cebimdeki paraya oldu. hem zaten ne kazandırı böyle filmler anlamıyorum. şahsen ben oturayım zırıl zırıl ağlıyım veyahut korkayım, gerileyim. gerisi beni kasar. zaten bu tarz filmlerin belli kitlesi vardır ve kendilerini sıklıkla film festivallerinde görebilirsiniz. hiç sarmadı bunlar beni hiç.
genelde noldu şimdi bakışıyla filmden çıkıp, "bir ben miyim anlamayan" ürkekliğiyle yorum yapmaktan kaçınmak,
ve önden giden liseli oldugu tahmin edilen kızın "inanmıyorum resmen sanat filmine geldik ya" demesiyle kendine gelmektir.
kız arkadaş hatrına ya da ilk defa girdiğiniz bir topluluğun yaptığı faaliyet dolayısıyla izlenen filmlerdir. her iki durum da karşı tarafı tanımamaktan kaynaklanır, zamanla iki durumda da pek ortak yönün olmadığı anlaşılır ve yollar ayrılır.
bir kareyi dondurup 25-30 saniye gösterip "anlamı seyirci yüklesin, ona bıraktım" yaklaşımının/anlayışının eseridir. lan ne anlamı yükleyeceğim eşşoğlu! bildiğin çalı çırpı işte. yok ben yüklerim de vasat bir tip nasıl yapsın. hadi ben yükleyeyim:
kurt cobain'in yüreğinde ve beyninde kopan fırtınaların, yanından geçerken titrettiği çalıda ortaya çıkan dinginlik arzusunun izdüşümüdür resmedilen.
gerçi sen "vasatın ne işi var orada, gitsin aksiyon filmi izlesin" diyeceksin ama(bunu demişsen sen de vasatsın, değilim sanıyordun, ama oldun, artık öylesin) vasat sınıf atlamaya, mana zenginliğine ulaşmaya çalışarak senin bu kaba tavrına müstahak olur mu?
dur, senin de bu tavrının karesini yakalayıp/dondurup bir anlam yükleyelim: vasatı eleştiren vasatın artık orada ve oradan değilimle havassa öykünmesinin aşikar edilmesidir.
sinemaya gitme alışkanlığına sahip olmayan birinin bir filmin ismini çok fazla duyması ve iyi eleştiriler alması sonucu merak edip filmi izlemesi ardından geçirdiği genel travmaya verilen ad.