sonralıkla; büyük ihtimalle bir sokak şarkıcısı tarafından feci bozulmuş kişi söylemidir. kendi iplenmeyişinin öfkesini sanata çamur atarak dindirmeye çalışan bu kişi, bu travmanın ardından, tüm uzun saçlı sokakta santur çalan abileri yanlış yorumlamış ve onlara da diğer tanıdığı adamın yaftasını vurmuştur.
son olarak; evet kimi ukalalar vardır bu tayfada, dünyayı ben yarattım en filozof benim diye dolanan. ama bunun günahını tüm sanatla ilgilenenlerden çıkarmamalı, böyle talihsiz bir genelleme yapmamalıdır. bir baba zula'yı 'dünyanın götüne parmak attım ben' havasında sokak müziği yapan entelimsiyle karıştırmamak gerekir. keza siyasiyabend'i de... ve keza birçok isim sayılır.
sanatçı olamayıp sanattan anlamayıp, anlayana, anlamaya çalışana sanattan zevk alana bok atmaktan vazgeçmemiş evrimini tamamlayamamış sefih kişiliklere ithafen bir kesit
onlar ne sağcı, ne solcu, ne ülkücü , ne sanatçı ne de..., ne de. yanlışlıkla bir şey olmuşlar.ayaklarının kokusunda dahi bile bu şey var. sıradanlık, ödleklik , kötülük mayasıyla doldurulmuş topluluklar. onlar için komik bir duyguyu ifade etmek bile çok zor. önlerinde ne varsa onla savaşıyorlar. seçmiyorlar , düşünmüyorlar, elemiyorlar , sevmiyorlar, görmüyorlar. sadece yalan ve yavan olanı estetize ediyorlar. temkinli hayaller kuruyorlar. buna gerçekçilik ismini takmışlar. ama rengi bozuk bir sürahi kadar gerçekler. varlığı dışında hiçbir anlam taşımayan boş vitrin sürahileri...
ele geçirmek, kazanmak ikinci bir ağızla övünmek derdindeler. sanırım bu yüzden giydikleri her neyse hep onu giymek zorundalar. yaptıkları iş her neyse bunu hep devam ettirmek durumundalar. yoksa korkunç birşey olur ve biri kalkıp onlara kim olduklarını sorar.
adamın derdi bu değil. hissiyatını sana anlatmaktan başka derdi yok. anlayana...
