dünya'nın kabul ettiği ve dinlemekten zevk aldığı sanatçıların sanatı ile ilgilenmek yerine, aksine buna siyaseti ve dini karıştırmaktır. dünya'nın başka bir ülkesinde, bizim ülkemizde olduğu kadar sanata siyaseti ve dini karıştıran pek kimse yoktur.
fazıl say şöyle demiş, şöyle yapmış vay efendim memleketi satmış vesaire laflar ile bir yere varamayız. varırsak da ancak dünya ülkelerinin gözünde kendi sanatçısına değer vermeyen insanlar olarak algılanır, saygı göstermediğimiz kişiler baş tacı edilir. sanat sadece sanat içindir.
sanatı eleştirme hakkı herkeste vardır fakat bu eleştirinin boyutu kişinin siyasi görüşüne ve dinine doğru yol alıyor ise, oturup düşünülmelidir.
sanata siyaset veya dinin karıştırılması başka şey siyasetin veya dinin sanata karışması başka şey. sanat tarihine bakarsak sanatçılar çok tanrılı dinler döneminden semavi dinlere kadar dini motifleri işlemişlerdir (sanatın her alanında). aynı şey siyaset için de söylenebilir. siyasetin veya dinin (aslında her ikisi de soyut kavramlar olduğundan bunlarla ilgilenen kişiler desek daha yeridir.) sanata bir anti tez olarak karışırlar. eleştirel yaklaşımda kantarın topuzu kaçarsa eleştiri eleştiri olmaktan çıkıp hakarete varırsa otomatik olarak savunma mekanizması çalışır. (danimarkadaki hz. muhammed karikatürleri)
önce empati. neden karışıyor dememek gerek. tez var ki anti tez doğmuş.
sanatçı paralel evrende yaşamadığına göre, yaşadığı toplumu biçimlendiren siyaset ve din hakkındaki tartışmalar onun sanatını da etkileyecektir ve verdiği ürün de tartışmanın bir parçası olacaktır.
sanatçının verdiği ürün veya açıkça ortaya koyduğu görüşleri nedeniyle "aldığı tepki", artık "gördüğü baskı" haline gelir ve ürün vermesini etkilerse, hatta yaşam alanını belirlemeye başlarsa, o noktada konu ifade özgürlüğü ve hoşgörü kavramlarının toplumda ne kadar hazmedildiğiyle ilgilidir. bu sıkıntıyı ise sadece sanatçı değil, o toplumdaki her birey zaman zaman hissedecektir. baskıyı hisseden birey ise farklı bir tutum takınma hakkının en azından yasalar tarafından güvence altına alındığını hissetmek ister. aksi halde, mahalle baskısının yönettiği bir toplumdan bahsediyor oluruz.
ateş olmayan yerden, duman çıkmaz. Sonuç itibariyle, her sanatçının eseri, siyaset ya da din ile yorumlanmıyor. Yorumlanan varsa eğer, kesin olarak bir yerden dokunuyordur. Sanatçıları çok ayrı bir ırk olarak düşünmek saçma. sonuçta onların da bir siyasi görüşü ve dini inancı var. zira eser yaparken, ucundan da olsa dokundurması normaldir.
ayrıca , ermeni sorununu hiç anlamamış , olayları mazlumun değil katilin ağzından dinlemiş -ezberlemiş , tüm dünyanın gözünün önünde olan şeyleri yalan yanlış resmi tarih zırvası ile kapatmaya çalışanların sevdiği siyasetçilerin yediği halttır.