sanat

entry372 galeri81 video2
    70.
  1. muhayyilenin, cazibenin, estetiğin ve ahengin olmadığı yerde sanat yoktur. goethe'nin faust'undan alıntıdır.
    (bkz: mephisto)
    1 ...
  2. 69.
  3. 68.
  4. önüne modern eklendiğinde kendisinden tiksindiğim kavramdır.

    aşk mı, aşkın bi şeyleri bi şeyleri gibi adı aklımda kalmayan ama galerinin her köşesi kabusum olan bir sergiye gittim a yazarcığım. kadın cinsel organı üstüne dökülmüş kırmızı boyaya hadi bu sığ benliğimle bile biraz anlam verebilirken sanatçının galeri açılışında siyah çarşafla kendini kırbaçlaması, bir ilkokul çocuğu maketinin arkasında şeyh'in tekinin olmasını ben aşk sergisi ile bağdaştıramadım. ama gadanalım dersin ki aşk sapıklıktır, senin de aşktan bihaber olduğu sürmanşetten yayarım. evet yaparım bunu.

    dans edemeyen bir insan olarak da modern dansa biraz anlam verebiliyorum. yıldız tilbe'yi eleştirdiklerinde de üzülüyorum.

    geriye kalan modernleri anlatmaya mecalim kalmadı. iptidaiyim ben. üstüme gelmeyin.
    2 ...
  5. 67.
  6. Sanat, tıpkı dünya gibi.... başına buyruktur, ve insanın dünyayı kavrayışı durmaksızın değişirken dünyanın her zaman aynı kalması gibi... Sanatın da insanların geçici kavramlarından bağımsız kalması gerekir. böylece Sanat özellikle ahlaktan bağımsız kalmalıdır. çünkü ahlak, dünya üzerinde ne zaman yeni bir din çıkıp eskisini bir yana itse, sürekli olarak değişir. - Heinrich Heine -
    1 ...
  7. 66.
  8. 65.
  9. ''anladım işi,sanat allah'ı aramakmış
    marifet bu;gerisi çelik çomakmış...''(nfk)
    2 ...
  10. 64.
  11. toplum için mi yapılmalı? sanat için mi yapılmalı? sorunsalını doğuran olgu.

    (bkz: sanat, sanat içindir)
    (bkz: sanat, toplum içindir)
    1 ...
  12. 63.
  13. göze ve ruha hitap etmediği sürece bir hiç olan olgu.

    kısaca özetlemek gerekirse, ajdar'ın ürettiği şey gürültüdür. ama sezen aksu veya mozart'ın ürettiği şey bir sanattır.
    1 ...
  14. 62.
  15. sanat klozetin ta kendisidir. sanatçı meramını döker. yaşadığı sıkıntıyı dışa vurur. içi doluluk sanatkar olma yolunda katedilmesi gereken en önemli yoldur. biriktirmeden ortaya konulacak bir şey elde edilemez. bu birikim sıkıntı vermeye başladığında sanatın doğumu gerçekleşmeye başlar. sanatkarı klozete gitmeye zorlar.

    sifon paylaşımdır. ortama ferahlık verir. sıkıntı giderilir.

    kendi çapında sanat yaptığını iddia edenler ise tabi ki sifonu çekemeyenler ve pisliğin kokusuyla muhatap olmak zorunda kalanlardır.
    2 ...
  16. 61.
  17. seveni, icraatçisi değil aynı zamanda pazarlayıcısı da olabilen insanların makul olduğu evren
    1 ...
  18. 60.
  19. "sıkıntı sürecinde olgunlaşan, düşünceyle yoğunlaşan, emekle hazırlanan ve en iyiyi vermeyi amaçlayan faaliyettir."

    - leo tolstoy
    3 ...
  20. 60.
  21. insan mantığının gördüğümüz ya da hissettiğimiz şeylere karşı mantıklı açılımlar bulamamasından kaynaklanan düşünce aktarım yolu. o yüzden sanatın içinde mantık ve dolayısıyla kesinlik aranamaz, sanat yoruma ve çelişkilere açıktır. bilim gibi aktarım yolları kesindir ve mantıkla çalışır, ama sanat özgürdür. bir milyon insan varsa bir milyon çeşit sanat anlayışı, beğenisi vardır.
    2 ...
  22. 59.
  23. 58.
  24. bir şeye bakarsın, bir bok anlamazsın hemen arkasından "haaaaaa" dersin, işte bu sanattır.
    2 ...
  25. 57.
  26. göstermelik batı anlayışını eleştiren, sanatın yerel küllerden yapılmış bir testiden akan su olması gerektiğini savunan faruk nafiz çamlıbel şiiri

    Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek,
    Bizim diyarımızda bin bir baharı saklar!
    Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek
    incinir düz caddede dağda gezen ayaklar

    Sen kubbesinde ince bir mozaik ararda
    Gezersin kırk asırlık mabedin içini
    Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda,
    Bize heyecan verir bir parça yeşil çini

    Sen raksına dalarken için titrer derinden
    Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin
    Bizimde kalbimizi kımıldatır derinden
    Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin

    Fırtınayı andıran orkestra sesleri
    Bir ürperiş getirir senin sinirlerine,
    Istırap çekenlerin acıklı nefesleri
    Bizde geçer en yanık bir musiki yerine

    Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun
    Yabancı bir şehirde bir kadın heykelini,
    Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun
    Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini...

    `Başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken
    Yazılmamış bir destan gibi Anadolumuz
    Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
    Sana uğurlar olsun... ayrılıyor yolumuz`
    2 ...
  27. 56.
  28. poponu sallayıp göğsünü göstermek kesinlikle değildir.
    2 ...
  29. 56.
  30. faruk nafiz çamlıbel'in en sevdiğim şiirlerinden biridir.sanatı sadece batı'da arayanlara tokat gibi bir cevaptır bu şiir.
    sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun
    yabancı bir şehirde bir kadın heykelini,
    biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun
    görünce bir köylünün kıvrılmayan belini...
    2 ...
  31. 55.
  32. sanat nefes almakdır.muzık,resim,tiyatro vs.sadece bir nefesdir...
    1 ...
  33. 54.
  34. örnekle açıklamak gerekirse, çok güzel sese sahip olan, bu işin eğitimini almış kaliteli şarkı söyleyenler sanat yapmış olmazlar. sanat yapanlar o şarkıları yazmış, bestelemiş olanlardır, yani sanat; olmayanı kendi fikir ve gözlemlerinizle harmanlayıp sunmaktır. yaratıcılık ister, duygu ister, yetenek ister.
    2 ...
  35. 53.
  36. neyin sanat olup neyin sanat olmadığına karar verme cüretini gösteren zihinlerce ille de bir kalıba sokulmaya çalışılan bir 'şey'.
    2 ...
  37. 52.
  38. sanat arapça olan suni * sözcüğünden türeyerek türkçemize girmiş bir sözcüktür. ilk sanat eserinin hangisi olduğu konusunda kesin bir yargiya varılamadığı gibi, neolitik * devirde yapılan çömlekler ve kaplar ilk sanat eseri özelliğini taşırlar.
    4 ...
  39. 51.
  40. insanın içinde biriken acıların , çeşitli duyguların ya da hayata karşı koyduğu tepkiyi dışarı vurmasıdır. bazen bir müzik aleti , bir kağıt iki boya vs. gibi çeşitli araç gereçlerle dışarıya vurabilmektir. kendini anlatabilmektir. ince ruhludur sanatçılar.
    2 ...
  41. 50.
  42. tanımlanabilirliği ve tanımlanamazlığı üzerine tartışmaların uzun zamandır devam ettiği ifade biçimi. hayalgücü içermeyen bir müdahaleden yoksun şekilde sunulanın sanat olduğu ve tam aksine hayalgücüne bağlı özgünleştirilme etkisinde ortaya çıkmış olanın gerçek sanat olduğunu iddia eden bu iki farklı görüşün kavgasını sona erdirecek kesinlik içeren parametreler mevcut değil. durum böyle olunca sıçtım sanat oldu tabiri de bu minvalde gayet yerinde bir söylem.

    görüşlerden biri estetik için müdahelenin zorunlu olmadığını savlıyorsa eğer, bunun boktan bir görüş olduğuna benim de, senin de, onun da katılıyor olması pek bir şey ifade etmiyor. onun da beğeneni var, onun da talepkarı mevcut. o zaman "onun da isteyeni" talebinin varlığı olayı karıştırıyor. sanatın çerçevelendirilmesi işlemine "onun da"nın içeriğindeki özgürlüğün mecburi zorunluluğu izin vermiyor. özgürlüğü kısıtlayıp kıstaslar koyduğunda bu kez de sanat olarak ifadelendirmek kıstasları koyan statünün emri haline geldiğinden sanat olarak nitelendirilemiyor. bir parçasıyla tıpkı din gibi değil mi? e o halde, senin sanatın sana benim sanatım banadır.
    1 ...
  43. 49.
  44. 48.
  45. beynimizde yaratmaya çalıştığımız, oluşturmaya uğraştığımız ve sonuca ulaştırmaya çabaladığımız düşüncelerin somut hale getirilme çabasıdır. bu çabayı sarfedenlere ve geri dönüşü olmadan bu yolda ilerleyenlerede sanatçı diyoruz.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük