iddialı olduğu kadar samimi bir söz öbeği. Sanat yapan kimsenin ilk hareketinden itibaren kendini bulabilmesi için günler aylarca yıllarca başkalarını birebir kopya etmeye çalıştığına dikkat çeker.
örnekler vermek gerekirse, türk pop musikisi ilk yıllarında aranjman adı verilen yabancı müziklerin üstüne türkçe söz yazarak şarkı üretme ekolüne sadıktı. Lakin bazı parçalar öyle inanılmaz etkiler ve ahenkler yakladılar ki, orjinal parça yanında sönük kaldı.
Ayrıca o dönem ile büyüyen sanatçılar ileride kendi stillerine kattıkları küçük küçük özellikler kazandılar.
resim alanında en önemli örneklerinden biri picasso'dur. kendisi 14 yaşında profesyonel anlamda resim çizmeye başlar ve ilk çizdiği resim tamamen bir taklit ürünüdür. zamanla kendisini aşar ve kendi tarzını ortaya koyar.
taklit yapmak demek birebir aynen kopyalamak da olabilir, bazı yerlerini belirli bir oranın içinde kalarak değiştirmek de olabilir. Zire bu oran aşılırsa o yoruma girer. ismail yk arkadaşımız bombabomba.com ile taklit yaparken,laz pacino, peder zickler'in taklitidir.
daha sonralari taklitten kopabildigi olcude, ozgun eserler ortaya koyabildigi olcude sanat olur aksi durumunda ise yapan kisi sanatci degil taklitci olur.
insan, yoktan var edebiyeceği için, belki bir yapraktan, belki bir hayvandan belki bir başka eserden esinlenerek kendini tarzını bulabilme yoluna girmeden önce her zat-ı muhterem'in başına gelebilecek olaydır.
-sevgili mustafa sandal x şarkınızın bir yunan şarkısına benzediği söyleniyor
+sanat taklitle başlar
-yanlız bun taklit değil aynısı olmuş diyorlar
+kussura bakmayın gitmem lazım