sanat sanatı üreten içindir... icra edilen sanat sanatçının kapasitesi ile alakalıdır.
insanlar öncelikle kendi beğenilerine ve kapasitelerine göre iş üretirler..
'halk bunu anlar mı anlamaz mı' 'halk bunu sever mi sevmez mi' den ziyade ben bundan ne anladım ve ben sevdim mi? yani yapılan işin insanın içine sinmesi meselesi en önemli etken...
insan da toplumdan ayrı gayrı bir varlık olmadığına göre, ben bir işi sevmişsem başkaları da sevebilir sonucuna ulaşabiliriz... ha belki herkes sevmeyebilir ama sevecek olanlar vardır...
halk sevsin için de bir şeyler yapabilirsiniz. ama sorun şuradaki halk pek çok şeyi sever.
nasılsa halk şu çerçevedeki şeyleri çok seviyor öyleyse ben de bu yoldan gideyim diyebilirsin,
yaptığınız iş de kapasitenizi yansıttığı için bu üretimleriniz içinize de sinebilir.
lakin çok sanatlı bir şey mi ortaya çıkarmışsınızdır? işte bu tartışılır...
yani en başında dediğim gibi bu iş aslında bir kapasite meselesidir.
ha, elbette bir şey basit ve kolay anlaşılabilir olabilir bunda bir sorun yok.
yeter ki özgün olsun, sanatlı olsun...
ama kapasite eksikliğinde bunlar ortaya çıkmaz.
halk sevse dahi o iş için sanatlı diyebilmek mümkün olmaz..
insan ego odaklıdır. Kendisine hitap etmeyeni beğenmez. Topluma hitap edersen herkesin egosuna hitap edersin. Sanat için sanat safsatasına tutulursan o sanatının kullanıp attığım kürdan kadar bana faydası olmaz. Elitist görünmek adına sonot oçon sonot diyenlerin üstüne Theophile Gautier atıp gönül rahatlığıyla kaçabilirsiniz.
her ikisinin de yanlış olduğunu düşünüyorum. nasıl? bugün sanatçılarını bilemediğimiz binlerce keşfedilmiş, keşfedilmekte olan veya keşfedilmeyi bekleyen sanat eserleri bulunmakta. sanatçılarının yada toplumun bunu bilmemesi onların sanat olduğu gerçeğini değiştiremez. bu nedenle sanat toplum için olamaz.
öte yandan sanatın her daim eğitici, öğretici, sanatçının ise 'ben buradaydım' diyen bir yönü olmuştur. bir nevi insana karşı ayna gibidir. sanatçıyı ve insanı; din, dil, ırk, cinsiyet, mezhep ayrımı gözetmeksizin farklı duygular uyandırsa da eğitir, öğretir, yol gösterir. bu yüzden sanat, sanat içinde olamaz.
velhasılı kelam sanat, ne sanat içindir ne de toplum için. sanat, insanı insandan ayırmaksızın kişi içindir. anlaşılıp anlaşılamaması sanatı değil, kişiyi bağlar. bu konuda birikim yapmak sanatın değil kişinin işidir.
sanat belirli bir küme ile sınırlandıramadığı için sanattır.
sanat günün gereklilikleri veya sanatçının istekleri doğrultusunda her şey için olabilir. iki seçenekten birini seçerek kısıtlandırmanın doğurduğu sonuçlar oldukça sağlıksız olmaktadır.
örneğin; sadece toplum için sanat görüşünü benimsemiş kişi bir noktadan sonra toplumsal mesaj kaygısıyla sanat estetiğinden uzaklaşabilmektedir, diğer tarafta ise sadece sanat için sanat görüşünü benimsemiş kişi sanat kisvesi altında türlü niteliksiz, içi boş ürünleri sunabilmektedir. sanat ne içindir sorusundan önce sorulması gereken sanatın ne olduğudur, sanatın ne olduğunu bildikten sonra sanatın ne zaman ne için yapılacağı veya yapılmayacağı açığa çıkacaktır. her şey için sanat olabilir, patates için bile.
Sanat para icindir. Sanatci parayi kimden kazanir? Toplumdan. Oyleyse sanat toplum icindir.
Bi sanatci dusun, sanati sanat icin yapiyor ama ay sonu faturalarini odeyecek parasi yok belki de cocuguna harclik verecek parasi yok.
Iki dakka da sanat icin sanat yapan sanatci toplum icin yapmaya baslamazsa ben de bisey bilmiyorum bu hayatta.
her şekilde sanatçının kendi ruhunu tedavi etme yöntemidir.
bazen " orda benim gibi düşünen biri var mı" diye atılan bir çığlık, bazen güzellikleri kendi gözünden resmetmek, bazen toplumları harekete geçirmek için bir çabadır.