doğruluğuna kayıtsız inandığım önermedir. tüm sanat dalları insan ruhunun dışa vurumudur. bunu anlayabilmek için çok fazla şey yapmaya gerek yoktur. bir fotoğrafa baktığımızda sadece gösterdiği şeyi görürüz. Ancak bir resme baktığımızda gösterdiği şeyden çok derinliğini hissederiz. neden müzik dinliyoruz diye düşündünüz mü hiç. fiziksel bir ihtiyaç duymadığımız halde neden bunun gerekliliğini hissediyoruz? bir heyekele baktığımızda kalıptan çıkmış bir şekilden çok daha ötesini görürüz. onu yapan elleri ve o taşın içerisindeki ruhu hissederiz. bir şiir sadece kelimelerden meydana geliyor olmasına rağmen neden düz yazıdan farklıdır? ve neden herkes o kelimeleri bir araya getiremez? çünkü sanat ruhun yansımasıdır.
sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir *
sanatın özündeki kişisellik ve başına buyruklukla bağdaştırdığım olgu. sanat biçemleri ruhu tatmin eder, doyurur. ve burda ortaya çıkan bireysel haz gibisi yoktur.
hani o bilinenin, görünenin arkasına ışık tutar sanat. bu da kişinin kültürel donanımının ve içsel derinlerde büyüttüğü farklılığın silüeti oluverir adeta.
günümüz maddi çizgilerinin çok ötesinde köküne kadar maneviyata göz kırpmaktır sanat-ruh bileşkesi. sonuç, dinginliktir. murada ermektir. hazdır. hedonizmin doruklarında yer almaktır.
birçok açıdan sanat ruhun yansımasıdır. sanat görecelikler içerir, fakat aslolan duygu yoğunluğudur.