bedri baykam gibi taklitçileri neye borçluyuz diye düşünüyordum. amacım karalamak değil.
cumhuriyet tarihinde sanat anlayışımız taklit, batı özentiliği ve içi boş temalardan ibaretti. yeşilçam'da bile böyleydi. fazla özgürlükten böyle olduğunu kastetmiyorum yanlış anlaşılmasın. köy okuluna piyano koyup, öylece bırakmaktı sanat bizde bazen. moderndi, daha ne olsundu hatta. ama aslında modern bile değildi; modern olan görüntüydü.
cumhuriyetimizin özgürlüğü de baskısı da taklitti, yalandı. yok etmeye dayalı bir operasyonun diğer adıydı bizde özgürlük; yok ettiğin şeye baskı bile yapamazsın. yok ediyorsan eğer, özgür de olamazsın. insanlarımız üretmek yerine, bazı sıfatlar altında kendilerine servis edileni beğenmekle meşguldü. ne kadar da özgürce beğeniyorlardı kendilerine servis edilenleri. ard arda.. tamamen taklit olan imajları ne kadar çok beğenirlerse o kadar özgürdüler! yani ne kavga vardı ortada ne de tam anlamıyla özgürlük. şimdi ise sanatçı denilince aklımıza gelen dünyaca ünlü darbuka ustamız burhan öçal.