sanat nedir bilmeyenlerin beğenmeyeceği filmdir. sen bir filmde her ögenin birbiriyle uyumunu gözetmiyorsan tabii ki beğenmezsin. misal verelim, bir oyun videosu izliyorsun, adamın ne kadar iyi oynadığını görüp adamı beğeniyorsun, ama konu ne? bir adam oyun oynuyor sadece o kadar. yahut daha genelden girelim, futbol maçı izliyorsun. konu ne? hiç. 22 adam, 1 top. birbirlerini çalımlayıp gol atmaya çalışıyorlar. bu mudur? benim gözümde budur, ama sizin için değildir. nedir? adam topu çok iyi kullanıyordur; çalımlarıyla, klas hareketleriyle güzel bir seyir zevki sunar. bana sunmaz, benim ilgimi çekmiyor. işte sanat filmi de böyledir, sinema sanatıyla ilgilenen kişi, eğer kaliteli bir yapım ile karşı karşıyaysa bunu zevkle ve hayranlıkla izler. her noktasına dikkât eder, saygı duyar. nasıl çekmiş adam der. ayrıca bir filmden alınacak zevk, o filmin konusunun bütünlüğüne ve ilginçliğine bakmaz. o filmin ilginçliğine ve bütünlüğüne bakar. konu geri plândadır. sinema bir sanattır, bir resimde hayatın anlamını bulamazsın, bir kitapta da bulamazsın, bir sinema filminde de bulamayacaksındır. o yüzden sanatta anlatılanın estetiğidir aslolan, konu değil. anlatılan parçalarsa, bambaşka düşüncelere insanı sevk edebilmelidir.
anlamadığım fimlere sanat filmi diyoruz. evet. bir filmin sanat filmi olup olmadığına karar verilebilmesi için benim izlemem ve anlayıp ya da anlamadığımı beyan etmem gerekir.
bir ara farklı olmak ve arkadaşlara hava atmak için sarmıştım bu sanat filmlerine lakin şu an düşünüyorumda cidden her biri ayrı ayrı berbat filmlermiş.
ekşın yok, birşey yok... adamın yüz ifadesinden ruh halini çıkarmaya çalışıyorsun, verilen cevaptan mana bulmaya çalışıyorsun falan.
uğraştırır yani... en sonunda "s*kerim böyle filmin ızdarıbını" deyip başka filme geçiyorsunuz.
sanat ve psikolojik portreler görmek isteyin peyami safa okusun.
genelde eski isveç ve sscb filmleri bu kategoriye girer. olayları bizde yılmaz güney'in yaptığı gibi dan dun anlatmazlar, metafor kullanırlar. misal ekrana 5 saniye keçi görüntüsü koyarlar ne bu şimdi dersin, internetten araştırırsın o sahneyi, yönetmenin savaşın yaklaştığını anlatmaya çalıştığını öğrenirsin. ben böyle sanatın içine tükürürüm deyip gider mısır patlatıp kovalamacalı hollywood filmlerine dönersin.
her zaman çıplaklık, her zaman arabalar, her zaman macera, her zaman vs. arayanlara tavsiye edilmez. çünkü izledikleri zaman aptal aptal bakıyorlar. bir aradayız hepsi bu adlı filmi arkadaşımla izlediğimde zavallı yavrucak uyumuştu. halbuki film çok güzeldir. ama işte anlayacak kabiliyetmi desem ne desem ondan yok işte. zaten herkeste olursa sanatsal film anlama yeteneği o zaman diğer filmler hiç izlenmezki.
(afi) amerikan film enstitüsü aracılığıyla gittiğim düz mantıkla çekilmiş filmlerdir. Müzik genellikle olmaz olsa da nadi-iir. durağan yapıdadır. meraklılarına karşın coğu kişinin de bilmeden bedava diye gittiği sonrasında yarısında çıktığı filmlerdir. dekor vs değil de kamera önemlidir.
belli kuralları olan film türüdür. tespit edebildiklerim şunlardır:
1- filmin başlangıcında mutlaka bir manzara veya doğa planı olmalı, bu yaklaşık 10 dakika boyunca ekranda kalmalıdır. uzaktan yürüyerek gelen birisi de olursa daha makbule geçer.
2- filmin çekildiği yer mutlaka yönetmenin çocukluğunu geçirdiği köy veya kasaba olmalıdır.
3- filmin olmazsa olması mutfak sahnesidir. filmin kahramanı bir sahnede 15 dakikadan az olmamak kaydıyla yemek pişirmeli ve akabinde masaya oturup onu yemelidir. bu sırada seyirci çay veya tuvalet ihtiyacını karşılayabilir.
4-filmin bir yerinde kahraman bir yere uzun uzun bakmalı bu sahnenin de süresi 10 dakikadan kısa olmamalıdır.
5-film bir anda pattadanak bitmeli ve seyirci kendi kendisine ne oldu lan bu filmde diye sorarak kafası karışmış bir biçimde sinema salonundan çıkmalıdır.
bu temel 5 kuralı içeren bir senaryonuz varsa, bir sanat yönetmenine götürün havada kapacaklardır.
herkesin anlayamayacağı mesajlar içeren filmlerdir. anlamak için belli bir entel birikime ve kültüre sahip olmanız gerekir.
ya çok sıkıcıydı, hiçbir şey anlamadım gibi şeyler söyleyenler, sanatla işi olmayan insanlardır. recep ivedik, kutsal damacana türevi filmlere bayılırlar.
neyse, seven ve izlemek isteyenlere pişman olmayacakları birkaç tavsiyem olacak:
''Sanat Filmi'' söylemi bir çok açıdan sıkıntılı bir deyiş bence. Sadece sinemada değil bir çok alanda karşımıza çıkan kategorize etme, etiketleme çabası bunda etken sanki. Konu etmede kolaylık sağlarken aynı noktada hatalı tanımlara ve tartışmalara neden oluyor. Ayrıca sanat olduğu ön kabulü de var. Bırakalım buna izleyen karar versin. Sanat filmi demektense, örneğin; beğendiğiniz ve bu doğrultuda estetik kaygı taşıdığını düşündüğünüz bir filme ''Abi film gerçekten bir sanat eseri olmuş'' demek daha doğru gibi. Öznel bir söylem olur fakat sanatın da herkesin uzlaşacağı bir tanımını yapmak zor bir olay zaten. Eğitimini almamış, işin sadece izleyip keyif alma kısmında biri olarak görüşüm bu doğrultuda. Mutfağında olup bu işten para kazanan kesimin bakışı elbet farklı olacaktır.
Hem zaten Sanatın süzgeci zamandır; zamanın yıpratıcı etkisinden sıyrılıp gelecekte de taze kalamayan eserlere sanat denilemez.
Filmler amacına göre ikiye ayrılır; gişe filmi ve sanat filmi. Sanat filminin nihai amacı gişede başarı yakalamak değildir. Estetik kaygısı güder, Sanatsal ögeler taşır. Çoğunda diyalog azdır, sessizlik hakimdir. Güzel/yakışıklı ya da tanınmış oyunculara gerek duymaz. Genellikle düşük bütçeyle çekilir. Mutlu son vb klişelerle izleyiciyi kandırmaz, gerçekler olduğu gibi aktarılır. izleyiciyi sorgulamaya sevk eder. Bu yüzden bu tarz filmler Belli bir kitleye hitap eder.
sinema bir sanattır; fakat her film bir sanat eseri değildir.