bir delirme cümlesi. delilik denen denize atılan ilk adım. sonrasında, boy vermez hiçbir bölgesi. yüzme bilmeyen bir beden ve ruh, en dibe iner. külçe gibi çöker en dibe. en dipte incilerle birlikte yaşarken çıkmak ister su yüzeyine. su yutar. bedeninin ağırlığı miktarınca kum yutar. öldüğünü sanır belki. ölüm anını hatırlayamaz ama. bir anda yukarı doğru çıkmaya başlar. dip dalgasından yememek uğruna çıkar yukarı. kafasını suyun dışına çıkardığı an, varolduğu için şükreder yaratıcıya.
sonra, gider müzelere, inceler sanat tarihini, irdeler tüm sanatçıların hangi akımlardan etkilendiğini. bir akım arar. sanatsal. bir sanatçı arar, peşinden gözü kapalı gidebileceği. bulamaz. sonra, kendisine döner. içsel bir yolculuğa çıkar. kaybolur, kendi içsel yolculuklarında. ruhunun sonsuzluğunu gördüğünde, ilk orgazmını yaşayan kız çocuğu gibi korkar kendi bedeninden. ve ruhundan.
aynalara geçirir, sol yumruğunu. bedenine şekiller çizdirir. bileklerini keser. kendini asar. 38'lik magnumu kalbi üzerine dayayıp, tetiğine asılır. ölmeyi başaramaz. bir aziz olduğunu sanır. kendini kutsar. boy aynasının karşısına geçip, deri kemerini çıkarır. başlar kenidini dövmeye. gözlerinin yanından düşen yaşları silmez. dudaklarını ısırır. canı acır. içsel acılarını, somut acılarla bastırmak için, kendini döver.
en nihayetinde, hayat denen müzeye çıkar. ana caddede, kollarını iki yana açıp bekler. birisi görsün ister. sanatsal ruhu olan bir dişi, o bedenin bir sanat eseri olduğunu hissedip görsün. alıp götürsün, sanatın ve sanatçının değerinin bilindiği başka bir şehire. başka bir ülkeye. başka bir gezegene!
her insan evladının söyleyebileceği cümle niteliğindedir benim nazarımda. zira bütün evren bir sanat harikasıdır,
hani diyorlar ya sanat eserinin eşi benzeri yoktur diye "işte al sana sanatsal nitelikte sayısız eser. dön bak bir etrafına"
(bkz: hepimiz sanat eseriyiz)
dadaist sanatçıların söylemesi muhtemel olan cümledir. ki her insan eşi benzeri olmayan bir sanat eseridir. en çok kendini eşsiz hissetmelidir. çünkü öyledir.
elinde muzlarla sahneye çıkan Ajdar'ın söyleyebileceği cümledir. bu yetmiyormuş gibi muzları yiyin ulen edasıyla seyircilere fırlatmış, sahnede bir gülhane havası yaratmıştır.