sanatçı toplumda benimsendiği kadar sanatçıdır. yani sanatçının görevi halka inmektir ve onu kendi seviyesine yükseltmektir. kendi tahtının tepesinde oturan ve sadece ona benzer birkaç kralın (!) daha anlayabileceği eserler veren sanatçı sanatçı değildir. sadece kendi egosunu tatmin eder bu. bir düşünün sanat sanat içindir diyenleri. osmanlı balkan savaşında darbe ardına darbe yerken halit ziya bey aşk-ı memnu'yu yayınlıyor. behlül yengesinin peşinde adnan aşk acısı çekiyor. ya memleket ? giden oğulları dönmeyen analar, sakat dönen evlatlar, psikolojik olarak çökmüş bir toplum ...
ben sanatçınının her zaman toplum için basit eserler vermesini savunan bir insan da değilim. toplum belli bir seviye kazandıktan sonra zaten daha fazlasını isteyecektir. işte o zaman sanatçı kendi derin hayal dün yasında istediği kadar at koşturabilir; dili ağır, anlaşılması zor eserler verebilir (şiir ve hikayeyle uğraştığım için daha çok edebiyattan gidiyorum).
toplumu cahil bırakan aydın okunmamaya ve unutulmaya mahkumdur. ancak toplum tarafından benimsenen aydınlar yüzyıllarca hatırlanır. bir örnekle açıklamak gerekirse cenap şehabettin'in elha-ı şita adlı şiiri edebiyatımızın en güzel kar şiirlerinden birisidir ancak şiir şuan iyi eğitimli insanların bile anlayamayacağı ağır bir dile sahip sokağın yüzde 80'i elhan-ı şita'yı bilmiyor ve çoğu cenap şehabettin'i tanımıyor. ancak sokağa nazım hikmet gibi orhan veli gibi namık kemal gibi sanatçılar sorulduğunda çoğu bu isimleri tanıyor hatta şiirlerinin bir kısmını okumuşlar ve zihinlerinde bir yerlerde.
sonuç olarak sanatın toplum gelişene kadar toplum için bu aşamadan sonra ise sanat için olduğunu düşünüyorum.
bu entryimi deneme olarak kağıda geçirmeye karar verdim sözlük. burada bu tartışmaları görmek hoşuma gidiyor.haydi sağlıcakla şözlük. görüşürük.