insanlığın geri kalanından tek farkı, hissettiği şeyleri somutlaştırabilmesidir.
çoğu sanatçının kendini halktan uzaklaştırmasının aksine, sanatçılar halk ile aynı şeyleri hisseder. ama halkın çoğu bu somutlaştırma işini yapmadığı için "sanatçı hisseder ama halk hissetmez" algısı oluşur. bu mantıksız uzaklaşmanın yegane sebebi budur.
gündüz vassaf deyimiyle, vicdansız düzenin sanatçısı da vicdansız. apolitik sanatçı, politik sanatçı... böyle işte. sanatı hala sanat için mi toplum için mi yapıyoruz paradigmasındayız. orada da hiyerarşi, orada da erk mücadelesi. hangimiz daha iyiyiz acaba? oscar'ı izlediğim için bile utanıyorum da, iğneyi kendime batıramıyorum işte. yine de varolsunlar, hep olsunlar.
türkiye'de çoğunlukla yanlış kişilere yönlendirilen kelimedir. bir şey üretmekten yoksun olup, toplum için ya da sanat için sanat değil, cebinin bolluğu için popüler kültüre malzeme olacak işler yapmak sanat değildir. bunu yapan da sanatçı değildir.
Halkın çok suçu yok çünkü tv kanalları ne diyorsa halk da onu söyler.
ibrahim tatlıses.
seda sayan
hülya avşar
(arttırabiliriz artık siz tahmin edin gerisini.)
gibi insanlar
sanatçı değildir.
tekrar ediyorum bu insanlar "sanatçı" değildir.
"şarkıcıdır" ses sanatçısı diye bir şey yoktur.
sanatçı (artist)
ressam
heykeltraş
minyatur ressamı
gibi plastik ve görsel estetikle uğraşan insanlara denir.
oyuncu (actor & actress) filmlerde ve dizilerdeki insanlardır. Ünlüdürler ama sanatçı değildir bu insanlar. Sanatçı olamazlar mı olabilirler. ancak bu şekilde değil.
şarkıcı (singer) bildiğin şarkı söyleyenlere denir. çok ama çok daha azı sanatçı olur. bunlar da müzik besteleyerek üst katman bir estetik eser çıkartarak ve bunu bir kere değil hayatı boyunca defalarca yaparak o sıfatı hak eder.
yani seda sayan ile rahmaninov aynı sıfatta olamaz.
Gerçek sanatkârların hepsi ölüyor yavaş yavaş var mı gerçekten sanatçı diyebileceğimiz insanlar ne demişti Yaşar Kemal "o güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler" durum böyle gibi sanki biraz.
Sanatçı, günümüzde, ister müzik, ister sinema, fotoğraf, plastik sanatlar olsun; sanat toplumsal yaşamın tüm yönlerinin ve durumlarının içinden kendisi ve çevresi için gerekli olanı çekip çıkaran, kendine özgü anlatım çerçevesinde onlara yeni boyutlar ve anlamlar kazandırarak izleyiciye sunan önder kişidir.
Sanatçı, özellikle insan yaşamına ait ya da insan yaşamını yakından etkileyen politik, ekonomik, teknik ve kültürel durumları yoğun, kapsamlı ve ironik bir biçimde sanata ait çeşitli ifade araçlarını kullanarak yansıtan kişidir.
Sanatçı, toplumun diğer bireyleri gibi, içinde yaşadığı toplumdan, evrensel olarak da global değişimlerden en fazla etkilenen ve bunu sanatın yöntemleri ile dışa vuran kişidir.
Sanatçı, hangi kültür ve hangi çağda olursa olsun gerçek anlamda sanatın öznesi olarak, gerek kendilerine gerekse ekonomik, sosyal ya da politik koşulların içindeki tepkilerine ve davranışlarına dair içten itiraflarını evrensel dilin ölçütleriyle sanat eserleri aracılığı ile cesurca yapan kişidir.
Yaşadığı duyguları yansıtan birey. Sanatçı farklı alanlarda kendini gösterir. Bazen ressam olarak, bazen solist olarak. Dünya var oldu olalı, Sanat ve sanatçı ile bir olmuştur. kimi zaman şiir yazan sanatçı, kimi zaman gökkuşağı renkleriyle gönülleri fetheden bir model olmuştur.
Sanatçıya değer vermek bir toplumun olmazsa olmazlarındandır. Neden mi ? Halk içinde kültürel ve yöresel etkiler altında yetişen sanatçıya değer verilmezse, sanatı oluşturan değerler günden güne azalarak kaybolur. Değer, Sanatçıyı besleyen ırmak misali bir su gibidir. Kendisine değer verilen sanatçı, yeni eserlerini halka kazandırmak için kendisinde etkin bir güç hissetmektedir.
Sanatçının özelliği, içinde var olan saf hisleri dışarıya özü ile çıkarmasıdır. Hiçbir katkı olmadan, tamamen ilk hali ile. Sonradan bir eser üzerinde, dış faktörlerin müdahalesi, eserin benliğini ortadan kaldıracaktır. Bir sanatçının eseri, ilk hali Nasıl ise, o hali ile kalmalıdır. Aksi halde eser ortadan kaybolmaya mahkum olur.