yaşadığımız dünyada fiziksel ruhsal her bir olayın zincirleme bir sonucu vardır. siz sizsinizdir, ne bir eksik ne bir fazla.
en büyük yalanların içinde yaşayanlar, hayallerini unutanlar, ait olmadığımız yere ait olmaya çalışanlar, bizler. bir yerde bocalamaya mahkumuz, belki başkasına bile söyliyemeyip olmadıklarımız, olmaya çalıştığımız için var olan hüznün içindeyiz. bu dünya şuan da gordugumuz tek dünya ve burada nasıl gülümsüyor, nasıl konusuyorsak, nasıl hissediyorsak ve seviyorsak öyleyizdir, kısa ve öz.
sanal dünya ise hayallerimizi süsleyen dünyaya yeniden gelinince olmayı düşlediğimiz, değiştirme şansımız olsaydı olabiliceklerimiz ve bu güne kadar haykıramaya cesaretimiz olmayan her bir tabu ve çekingenliği bagıra bagıra söyliyebiliceğimiz yerimizdir. gerçek dünyada belirli bir sınırı geçersen birey, toplum, adalet vb. tarafından yargılanırsın. o anda, bakışlarla başlayan bir yargılama belki infaz.
özgür dünya yapamıyoruz. e bari yapabildiğimiz kadar özgür bir dünya yapalım, imkansız. yeni bir gerçek dünya yaratamayız o zaman olabildiğine sahtesi; gülüş'ün sahtesi, aşk'ın sahtesi, düşünce'nin sahtesi, dostulugun sahtesi. saygı sınırlarını hiçe sayarak, olabildiğine özgür ve bir o kadarda değil.
edit: sanal dünya'ya karşı değilim, buraya yazmamızı saglayanda odur sonuç itibariyle.
Şah-ı Nakşibend (k.s) Hazretleri Bir kimse nefsine muhalefet etmeyi başarırsa, ameli az da olsa nefise karşı gelebildiği için şükretmesi gerekir der. Nefsin hiç de hafife alınmaması gerektiğinin veciz bir ifadesi bu sözler. Zira Ademoğlunun ezeli düşmanı şeytanla birlikte pusuda, kulun her halini gözetlemekte ve anlık bile olsa gaflete dalmasını beklemektedir nefis. Anlık gafletler deyip geçmemek lazım. Zira kalbe giden küçük bir sızıntı bile çoğu zaman şeytana ve nefse yetmektedir.
Her an teyakkuz halinde olmayı becerebilmeli mümin. Dikkat ve uyanıklık ölene kadar devam etmeli. Bu dikkatin daha yoğunlaştırılması gereken zamanlar gençlik zamanları. Çünkü şeytan ve nefis ikilisi için gençlik zamanları kula yaklaşabilmek için en müsait zamanlar. Genç, özellikle kendini gaflete sokabilecek ortamlardan uzak durmanın azami gayreti içerisinde olmalıdır. Zira çoğu zaman kuvvetli imana sahip gençler veya kendini hep dikkatli olmaya sevk etmiş olanlar, ortamın zehirli ayartıcılığı karşısında kalkan düşürebilmektedirler. Çevre denen olgu, içinde nice tehlikeleri barındırdığı için üzerinde çok fazla dikkatli olmayı gerektirir. Kimlerle oturup kalktığımız, kimleri dost edindiğimiz çoğu zaman akıbetimizi de etkilediği için hassasiyet göstermemiz geren mevzuların en önemlileri arasınadır.
Teknolojinin akıllara ziyan gelişimi çevre kavramını da değiştirmiştir. Artık sadece mahalleli, okul arkadaşları, işyerindekiler veya akrabalar çevremiz değildir. Facebookta kurduğumuz arkadaşlıklar, Twitterdaki takipçilerimiz veya bizlerin takip ettikleri, yazdığımız veya takip ettiğimiz interaktif sözlüklerden edindiğimiz çevre, bloğunu takip ettiklerimiz vs. bizler için geleneksel anlamdan çok farklı bir çevre anlayışını oluşturmaktadır. Saatlerimizi geçirdiğimiz internet sanal. Ancak gerçek hayata yansıması bakımından fevkalade hakiki bir âlem...
Özellikle dış etkilenmelere en fazla açık olan gençlik için web âleminin bu kadar çeşitli imkânlar sunması, kontrolü çok çok zor olduğu için büyük bir tehlike sebebi olmaktadır. Ancak bu; gelişmelere göz kapamamız, akıntıya karşı kürek sallamamız veyahut don kişotluk yapmamız anlamına gelmemelidir. Keşke teknolojinin öncüleri bizler, Müslümanlar olsaydık. O zaman tehlikeleri minimuma indirgememiz de çok daha kolay olabilirdi. Ancak maalesef her türlü teknolojik yeniliğin izleyicisi ve tabii ki pazarı olduğumuz için tehlikeye karşı koyma ve olumsuzluğu lehimize çevirme noktasında işimiz oldukça zor. Ancak kesinlikle imkânsız değil.
çok siktiriboktan bir dünya. 14 yaşındaki halinle birşeyler yapıyorsun, hayatını karartan dünyadır sanal dünya. ölsen birilerinin umurunda olmayacağı insanlar tarafından işletiliyor. onlar seni öldürmek için çabalıyor.