eğer sanal ortamda tanışılıp reelde görüşülüyorsa kabul edilebilir lakin sanal gelip sanal gidiyorsa aptalcadır. olmaz öyle arkadaş. "sanal sevgili" olmaz. sevgili dediğin insanın yanına oturup gözlerine bakabileceksin en azından, sesini araya mikrofon-hoparlör girmeden duyacaksın, yüzünü araya kamera-monitör girmeden göreceksin. klavyeden, monitörden, hoparlörden, mikrofondan sevgi olmaz, olsa olsa heves olur, can sıkıntısının yan etkisi olur.
Günümüzde facebook, twetter ve benzeri sosyal ortamların artmasıyla büyüyen bir hastalıktır. Çareniz yoktur, ona dokunamıyorsunuz, onu göremiyorsunuz, belki de sadece sesini duyuyorsunuz. Ellerini tutamayıp gözlerne bakamıyosunuz. Tüm bunları beyninizde canlandırıyorsunuz. Size bağlı kaldığını kabulleniyorsunuz ve öyle umuyorsunuz. onun hayatında sizden başkası olmadığını sanıyorsunuz. Ondan da size sadık kalmasını bekliyorsunuz. Fakat acı bir gerçek; yanılıyorsunuz...
Edit: Ben tüm bu aacıları içime çekmiş olarak anlatıyorum. Bundan bir sene önce başlayan bir sanal aşkımın bugüne kadar beni aldattığını sanmıyordum. Fakat o eski sevgilisini unutamamış, beni sadece yara bandı olarak kullanmış... Koskoca bir sene beni çok sevdiğini söylemişti. Hayatında benden başka kimsenin olmadığına binlerce kez yemin etmişti. Fakat bana seni seviyorum derken eski sevgilisiyle öpüşüyormuş... Bunları ona kendim itiraf ettirdim. Gerçekten kalp acısı diye buna derler galiba..
günümüzün vebası. bana kalırsa yanlış bir şey. zira aşk basit bir şey değildir. onun nefesini hareketlerini gözlemlemelisin, seni ne kadar sevdiğini ve senin onu ne kadar sevdiğini daha iyi anlarsın.
okey sitelerinde tanışıp evlenenlerin olduğu bi dünyada yaşıyoken sorgulanmaması gereken durum.
fakat çok saçma değil mi arkadaş ya. sanal aşk ne amk. insan sanal aşk dediği şeyde kişinin düşüncelerine değer verebilir ancak ki bu düşünce dediklerin yazarak ortaya çıkanlardır. esas insan düüncesi konuşma yoluyla ortaya dökülendir. zira insan yazarken düşünebilme süresi vardır ve istediği kıvamda yazabilir konuşurken ani düşünceleriyle olaya yön verir ve gerçek düşünceleri dökülür ortaya. burada çok zeki olup genellemeye girmeyenleri es geçiyoruz tabiki.
sonuç olarak sanal aşk dediğimiz eşy, ancak ve ancak iki kişinin tanışıp birbirine güvenip daha sonra ihtiyaç duydukça sevişmesinden ibaettir bana göre.
böyle tam hayalinizdeki biriyle uzaktan uzağa konuşursunuz vs.
asıl aşk böyle değil ki.
bunun reel versiyonunda karşındaki sevgilinin ne kadar yalancı, tehlikeli, zeki, dolandırıcı ve onu çok sevdiğinizi biliyorsunuz. yanağına düşen saçından tut bir bardak suyu kaç yudumda bitirdiğini, çatalı hangi eliyle tuttuğunu yalan söylerken gözlerini kaçırmasını sinirlenince nefes nefese kalmasını hepsini ezbere biliyorsunuz ama sanalda nereye gider ne yer ne içer gibi saçma ayrıntılara kendinizi bırakıyorsunuz ki bunların çoğu değişebilir ve yalandır.
mektup aşkına benzer. adam kadını bir kere yolda görür, gizlice izler ama tanışamaz yanına gidip elini uzatamaz. arkadaşlarını görür uzaktan yine onlara da bir söz edemez. bir şekilde mektubunu ulaştırır eline. sonra şanslıysa cevap alır bir mektup bir mektup daha. elalem ne der diyerek görüşemezler, belki adam savaşa gider ya da kızın belalı abisi vardır. mektuplar sürer gider. bazen buluşup kavuşurlar bazen giden mektuplar geri döner cevap gelmez. bu olay şimdi daha hızlı sadece cevaplar anında alınıyor. kimseyi uzaktan sabah akşam izlemeye gerek yok facebook twitter yeterli. mektup ulaştırmak için on badire atlatmaya gerek yok mailine ya da telefon numarasına sahip olmak kafi. buluşamama nedenleri de bu kadar büyük değil. platonik ya da acayip uzakta değilseniz genelde buluşuyorsunuz. olayı şizofreniye döndürmeye gerek yok. burada şizofrenik olabilecek tek şey filmlerdeki gibi yapay zekaya aşık olmaktır. onun bile kabul edilebilir yanları var.