bir gülce başer şiiridir ki benim gibileri anlatır. ilk okuduğu kitapların ya da yaşadığı aşkların reşat nuri ve paralelinde olması kaydu şartıyla daha bir anlamlı olacağı eserdir.
"makyaj dediğin yüzün aşka öykünmesi/ne bileyim" bölümü bünyede onmaz yaralar açar. hele de bununla ilgili derin bir yara varsa. neyse denilir ve yine bu şiirle uzaklaşılıp gidilinir
" şimdi sen başka türlü bir şey gibi.."
sen öyle güzel bir şey, bir mücevher belki, hayır renksiz bir şey
bir bardak su da değil,
hayır renkli bir şey bir kaleydeskop belki öyle tanımsız
ve uluorta gizli saklı bir şey gibi dolaşırken etrafta
içimden kesin kamran'lar atfediyorum, kesin vefasız birisin,
sana dair her şey böyle başlıyor
hepsi bir iki satır hal hatır cümlesi, bütün hevesim, sana dair
zaten muhtemelen o değilsindir,
hem ben utangaç üstelik kanaatkar,
kafamda bunlar çiçekliğe düşmüş kelebek sürüleri şaşkın
hadi hizaya girin kanatlar derken
adamakıllı sürçüyorum, kelimelerin alay nesnesi olup,
bu da bir klasiktir
eksik biriyim ne zaman bütün birini görsem utanır
saçlarımı önüme yığar
biliyorum
bir dağınıklı var bir gevezeliğe gizlediğim
neye yanaşsam eksiğim evet
hiçbir yüklemin tamamlayamadığı bir cümle
ne zaman aşka yanaşsam bütün bunlar sil baştan
boş versene, şimdi dumanlara saklanıp
seni izlemek şimdi yeşermek böyle...
Ayaklarımın altında cadde hayli akışkan
boyundan büyük spinler atan kırmızı bir minik cooper2ım şimdi
sen öyle güzel bir şey gibi dolaşırken etrafta
günebakan da bir o yana bir bu yana
bir çoculu düşü geri geri saran, ilkgençliğin reşat nuri evresi
vefasız işte, vefasız olmalı bir erkek güzeli
sen bir o kadar ela ki hercai... bir çocukluk düşü dedim ya...
beyoğlu beni dolmuşlara sürüklüyor, onları anlatsam, sana dönsem
eskisi kadar genç değilim
kendimi bırakıveriyorum akıntıya
önümüzdeki saatlerde esneye esneye seni düşüneceğim
nasılsa...
sana baktıkça aydınlanıyorum, belki dişlerim parlıyordur
yüzün gitmiyor aşk masallarının önünden, bugün onlara yeni gözlerle bakıyorum
geçkin, erken yaşanmış veya yaşanamamaış bütün aşklar saygın..
yine rastlaşırız belki
adımlarındaki kendiliğindenliği mucize edinirim, aşk da öyle bir şey
bono'nun cher'in ellerine minik dediği gibi...
pençelerimi geri çekerim, uysal bir kedi uyanır sana nazır köşesinde
aşk bu işte:bir bir aklıma gelen kusurlarım ne sevimli
makyaj dediğin yüzün aşka öykünmesi
ne bileyim bencil uğultular duyulmuyor nabzımın gürültüsünde ya
belki kendimden gizlenmektir aşk dediğim
hani bana ait bir gülümseme kaçar yüzünden
şimdi onu boyarım beslerim daha ne isterim
sana dair hiçbirşey yok henüz aslında, sadece
güzel bir şeysin sen bir mücevher gibi, yok yok kaleydeskop gibi
muhtemelen vefasız birisin sakın değişme böyle iyisin
yanar döner bir varsayımdır bu kamran
usulca fısıldayışım kendime
"çok tatlısın keşke öyle olsan!"
sen şimdi renkli bir şey gibi, kaleydeskop gibi, hayır o da değil
şimdi sen başka türlü bir şey gibi...