dikkatli okunursa aşağı yukarı tamamının yaptığı iştir. musluk tamircisi ya da cerrah değil bu arkadaşlar; nihayetinde nasıl çalıştığını tam anlamadıkları bir fenomen hakkında, yani akıl hakkında tahminlerde bulunuyorlar: demek ki yaptıkları her "şundandır" ya da "bundandır" tahlilleri ister istemez bünyeye musallat olduğunu kestirdikleri "birşey" olacaktır. cin veya ruh gibi eski lügat mistisizmi kullanmıyorlar diye sonuç değişmiyor.
üstelik bazıları bünyeyi -bak sadece beyni demiyorum, tüm vücudu- kimyasallara boğuyorlar ki tam bir tantana: çünkü istatistik olarak "başarı" -bu kelimeden ne anlaşıldığı bile muamma- oranı yüzde otuz, yol açtığı "yan etkiler" (yani bir yeri düzeltirken başka yeri bozma), ve bu ilaçlar konusunda kendi aralarında hiç durmadan ve adeta ideolojik kavgalar düzeyinde devam eden kararsızlıklar, bunları savunurken destek alamadıkları bilimsel/istatistik kanıtlar yerine şöhret ve rütbe gibi sosyo-primat katmanları çalıştırmaları ne ahlaki, ne de bilimsel olarak su kaldırabilecek bir hamur değil.
"bilmiyorum" demek ve diyebilmek bilimselliktir: bilgisiz olduğun bir alanda terminoloji üretmek o bilinmezi bilinir hale getirmez. en fazla jargon üretmiş olursun, beş senede bir (yani her yeni mezun nesli üretildikçe) teşhis haritaları ve sözlükleri yeni baştan yazılıyorsa ortada bir mesele var demektir.
peşin edit: kimse "ama anlıyorlar" demeye kalkmasın: biliyoruz ve biliyorsunuz ki bir hadisenin anlaşılmış olduğunun bir takım kanıtları var, o kadar keyfi bir yeti değil "anlamak". adama "yap aynısını" ya da "düzelt bozuk olanını" derler, o iddianın çapı şak diye ortaya çıkar.
