sana âşık olmak, fahişenin birine tutulmak kadar umutsuz, bir köylü güzelini sevmek kadar masum ve bazen saatlerce dalıp gittiğimde bana titreyen elleriyle su getiren babamın elleri kadar tedirgin bir iş. sen eski beraber olduğum kişilere göre sahilde geçirilen bir gün gibisin. ve bütün bu aptal âşık laflarını bana yazdıran julietin siluetisin dedittirecek kadar umutsuz bir durumdur
içimden kopup gelen bir korkuydu sana aşık olmak.
Dalgalarına kapılıp sürüklenmek bir sal gibi ufka doğru.
Bu yüzden gecelere gizlerdim gözlerinin eşsiz ışıltısını.
Geceleri dizelere gizlerdim sonra.
Saçlarından yola çıkardım sessizce.
Uzun ve yorucu bir yolculuk olurdu parmaklarıma.
Yumuşak dokunuşlarda alevlenirdi dudakların.
Dudakların izmir
Dudakların istanbul
Dudakların içimi ısıtan bir masaldı annemden dinlediğim.
Bütün bir gün seni seyredebilirdim.
Gözlerin gözlerimde yankılanırdı.
Gözlerim sessiz çığlıklarla gözbebeklerine koşardı.
Kaybolurdum.
Her defasında çekip çıkarırdın beni
acının derinleştirdiği dipsiz kuyulardan.
insanın en derin koylardan en uç bulutlara gidip gelmesidir.
sevdiceğim olmandır , aşkın anlamını bulmamdır.
bazen her şeyden yorulsam da omzunda dinleneceğimi bilmemdir.
gözlerinde gördüğüm okyanusa dalıp gitmekten kendimi alamamaktır.
uzağımdayken her şeyini düşündüğümdür.
doğurmadığım bebeğimdir aşkımız, özenle bakıp büyüttüğüm.
birbirimize saatlerce bakmamızdır , sana aşık olmamı bilmem.
kızdığımda bile seni alıp bağrıma basma duygusunun ağır basmasıdır.
hayatlarımızın birbiri ile kesişmesine bir mucize gözüyle bakmaktır.
geceleri seninle uyuyamasam bile yanımdaymışsın gibi hissetmektir.
şu kirlenmiş dünyada seninle birlikte saf bir fanus kurmaktır, sadece içinde sen ve ben olan ...