nba'de son 10 yılın en başarılı takımlarından biri. aslında yıllar geçtikçe san antonio'nun düşüşe geçeceğini bekleyen birçok basketbol yorumcusu vardı. ama takım yaşlanmasına rağmen performansından hiçbir şey kaybetmiyor. hatta her geçen yıl, sanki takımı daha da iyi hale getiriyor. takımın bu şekilde daha iyiye gitmesinin sebebi bana göre her geçen gün biraz daha fazla takım olmaları. 2006-2007 sezonunda şampiyon olduklarında takım tim duncan, manu ginobili ve tony parker'ın çabalarıyla başarıya ulaşmıştı. ama özellikle bu sene tim duncan çok pasif bir görüntü sergiliyor. kariyerinin en düşük istatistiklerini yakalamasına rağmen takım çok iyi oynuyor ve pek de ona ihtiyaç duyulmuyor. tony parker ise kendi standartları civarında oynuyor. manu ginobili'nin ise bench'ten gelerek çok iyi katkı verdiğini görüyoruz. ama takımın başarısındaki en önemli etken bence diğer oyuncular. her maçta başka bir oyuncu ön plana çıkıyor spurs'te. bir maçta bakıyorsunuz dejuan blair takımı sürüklüyor, bir diğer maçta george hill, diğer maçta ise richard jefferson. takımın belli birkaç oyuncunun üzerine kurulmamış olması başarıdaki en önemli şeylerden biridir. oyuncuların egolarından uzaklaşarak takımın başarısını daha ön planda tuttuklarını görüyoruz bu sezon. işte bu yüzden ciddi bir şampiyonluk adayı bana göre san antonio spurs. şampiyon olamasa dahi los angeles lakers ve dallas mavericks gibi takımları zorlayacaktır.
1999 senesinde nba'ye ilgi duymaya başladığımda kendi kendime "ulan bu sene şampiyonluğu kim alırsa o takımı tutacağım" demiştim. playofflar oynanırken favori takımlarım bir bir elenmeye başlamıştı. sonunda hiç ummadığım takım san antonio şampiyon oldu. ben de "madem öyle tamamdır arkadaş benim favori takımın bu" dedim. ne de olsa beşiktaşı'mın renktaşı bir takımın taraftarı olmuştum. sonra bu takımın adını unuttum. "neydi ulan şimdi favori takımımının adı" diye bütün yaz deyim yerindeyse kıvrandım. o seneler internetten bi haber olduğum için adını tekrar öğrenebilmek için yeni sezonun açılmasını bekledim. akabinde tim duncan'ın hastası oldum. pazardan siyah renkli, atlet tarzı bi şey aldım arkasına beyaz renkle duncan ve 21 yazdırdım. önüne de 21 yazdırıp mahmuz işareti* koyduracaktım ama adam tuhaf tuhaf bakınca "neyse abi sadece 21 olsun" dedim. sonra bu formadan memnun olmadım ve konya'dan ankara'ya ülkealan pasajına gelip orjinal duncan forması baktım. adamlar "amerikaya gitmen lazım gardaş" dediler. neyse, üstüste aldığım nba live serileri ile nba bilgimi ve spurs sevgimi artırmaya devam ettim. amiral lakaplı david robinson'un kaslarına hasta olduğum için ve bi ton para verip ağırlık aletleri aldım. 2 sene düzenli çalıştıktan sonra robinson gibi değil doğu alman gülle takımı sporcularına döndüm ve kendimden nefret ettim. lakers taraftarı tikilere karşı gururla "spurçüyüm abi" diyordum. hatta o kadar ki hidayet'in spurs'a gelmesini istemedim. çünkü millet "hido orda diye spurslusün di mi lan?" diyecek diye korkuyordum. onun dışında duncan'ı o kadar çok seviyodum ki e posta adreslerimi, sağda solda kullandığım nick ve kullanıcı adlarımı duncan'lı ibarelerden seçtim. spurs hakkında bilgiler de edinmekteydim ve spurs hayranlığım artmaktaydı. egoları olmayan, dövme yaptırmayan efendi oyunculardan kurulu takımlar kurduğunu, gayet mütevazi bir takım olduğunu, 1999'a kadar kendilerine ait özel bir uçakları olmadığını, abd'nin medya gücünü arkasında alan takımların spurs'dan rahatsız olduğunu öğrendim. -belki de yanlış öğrenmişimdir bilmiyorum-. kendimi isyan, çarşı, beşiktaş, spurs ve duncan ile özdeşleştirdim. o zamanlar hayatımda en çok keyif aldığım şey gecenin bir yarısı bol ketçap ve mayonezli makarna yiyerek san antonio maçı seyretmekti. bir konferans yarı finalinde 0.4 saniye kala lakers'lı derek fisher havada dönerek üçlüğü gönderince içim cız etmişti, o sene bi şampiyonluk gitmişti. sonra tabi üniversite hayatı bitmeye başladı ve kpss a grubu denen acımasız dünyanın içinde buldum kendimi ve uzaklaştım nba'den ve hala da uzak sayılırım. ama nedense bu sene şu arkasında dev medya gücü olan lakers, chicago, miami ve boston'a karşı şampiyon olmasını canı gönülden istemekte olduğum takımdır spurs.
Nba'da ilk kırk maçtan sonra 34 galibiyetle birinci durumda olan ve artık yaşlanmış(!)takım; ama bu performansı sezon sonuna kadar sergileyemeyecekleri açık. Buna rağmen an itibariyle sezonun en büyük şampiyonluk favorileri arasında.
playoff mücadelesinde memphis karşısında seride 3-1 geride olan takım.bu nba sezonunda son maça kadar en iyi galibiyet yüzdesine sahip takımın playoffun ilk turunda elenmeye yakın olması büyük bir süpriz.
an itibariyle phoenix suns ile kendi sahası olan at and t center'da karşılaşan nba takımı. 4 tane de şampiyonlukları bulunmaktadır. bu sezona da güzel bir başlangıç yapmışlardı fakat manu ginobili'nin sakatlanması ve takımın iyice yaşlanması biraz sekteye uğrattı onları ancak yine de sistem takımı olmalarından ödün vermemişlerdir.
Bir kez daha herkesi şaşırtarak normal sezonun en iyi takımlarından biri olmuştur. All-Star arasına girilirken Batı'da thunder'ın arkasında ikinci sıradalar, üstelik ginobili'nin yokluğuna rağmen. Eğer sakatlıklardan kurtulabilirlerse, bu sene şeytanın bacağını kırıp playoff'ta da aynı başarıyı sürdüreceklerini düşünüyorum.
nba'i sevmeme neden olan takım. gerek oyuncularıyla, gerek koçuyla, gerek oyun anlayışlarıyla tam bir takımdırlar. takımda nba'in gelmiş geçmiş en iyi 4 numarası olan tim duncan oynamaktadır.
bu sabah lakers'ı son 1 haftada ikinci defa kepaze ederek, bu sezon şampiyonluk için ne kadar sağlam bir aday olduklarını bir kez daha göstermişlerdir. muhtemelen batı'da okc ile birlikte final oynarlar.
yonetimin ayri coach'un ayri muhtesem isler cikardigi takimdir.
yonetim sen ne ara gittin de charlotte'un zamaninda en iyisi olan diaw ve stephan jackson'u kadrona kattin? ispanya'nin mvp'si splitter'i kadrona kattin?
coach sen ne ara danny green gibi d league'de ve slovenya'da surunen adamdan ve nba kariyerinin basinda olan kawhi leonard'dan takir takir oynayan ilk bes oyuncusu cikardin? ne ara deli gibi bench olusturdun?
play off mücadelelerinde diğer takımları tabiri caizse "spur"müştür. büyük ihtimal konferans finalinde olacaklar ve karşılarında büyük ihtimal oklahoma olacak. batıyı şampiyon biteren nba nin şampiyonu da olur.
oynadıkları takım oyununa hayran oldugum takımdır. dakikalar ve skorlar çok güzel paylaşılıyor bu sene. finalde miami'yi geçip şampiyon olacaklarını dşünüyorum.
son iki aydır inanılmaz bir basketbol oynayan takımdır. yamulmuyorsam son 33 maçın 31ini kazandılar, üst üste kaç oldu hatırlamıyorum ama playoffta şu anda 10'da 10lar. ilk iki takım hadi biraz hafif siklet kaldı diyebiliriz, gerçi 4-0 bambaşka. ama okc'ye karşı da 2-0 önde olmak gerçekten güzel. ayrıca son maçta muhteşem oynadılar. öyle bir basketbol oynuyorlarki kimse sayı atmayı istemiyor, hatta asist yapmayı dahi istemiyor, herkes asistin pasını vermeye oynuyor.
dün gece brooklyn nets e 3. çeyrekte sadece 5 sayı şansı vermiş ve 30 sayı atmış olan takım. maçı da 104-73 gibi ezici bir üstünlükle bitirdiler tabii...
philadelphia 76ers'ı an itibariyle 76-59 mağlup etmekte olan nba batı konferansı 3.sü takım. manu ginobili az önce tiago splitter'a bacak arası asist yaptı hatta. http://t.co/IPXblpc8
başlı başına bir endüstri olmuş ligde, genç atletik yıldız oyunculu kadrolara karşı direnen yaşlanmalarına rağmen hala formda olan oyuncularıyla saf basketbolu oynayan takımdır. bu bile kendilerini sevmeme yeter de artar.
dün gece tony parker, tim duncan ve manu ginobili'nin üçünün de oynamadığı maçta ligin en iyi defansif takımlarından chicago bulls'u deplasmanda 103-89 yenen takım. popovich nba'in hile kodunu bulmuş.
o kadar iyi bir organizasyonlar ki başka takımlarda yokları oynayan adamlar bu takım formasını giyince on basamak üste çıkıyorlar. bir teknik direktörün ne kadar etkili olduğunun göstergesidir. çok iyi scoutları var. dünya basketbolunu çok iyi izliyorlar.
2012-2013 normal sezonunu 58 galibiyet, 24 mağlubiyetle tamamlamışlardır. böylece batı konferansı'nı ikinci sırada tamamladılar playoff'un ilk turunda los angeles lakers ile eşleştiler.
içerisinde süper bir oyun kurucu olan tony parker'ı bulunduran takım. Tim duncan'ı zaten saymıyorum. Hele sixth man olarak manu ginobili... Bence her maçı kazanabilecek kapasitede bir takım.
