çağımızın hastalığı, böyle davranan insanları anlamaya çalıştım sonuçta kendi akıl sağlığım için şunu buldum: böyle davranan insanların kendileriyle ilgili çözemedikleri büyük problemleri vardır, kendileri olamadıkları için zamana ve karşılarındaki insana en uygun davranış şeklini benimsiyorlar, göze batmamak istiyorlar. öyle ki en iyi ve en düzgün kendileri davranıyormuş izlenimi bırakmak için çabalıyorlar ki dikkat çekmesinler.
yüksek eğitim almış insan güruhunda daha yaygın olarak bir durumdur.daha düşük eğitim almış bir grupla vakit geçirdiğinizde cidden samimiyet neymiş anlıyorsunuz.
matruşka bebeklere benzer bu insanlar, tanıdıkça, anladıkça küçüldüklerini görürsünüz.
her doğan ne yazık ki insan değil tabii, "insan" olmak çok başka bir hikayedir.
bekaret konusunda yurdum erkeklerinde çok görülen bir durumdur. etrafına bekaretin kendisi için önemli olmadığını söyler durur. böyle düşünen kızlara da destek falan olmaya çalışır. ama gider bakire biriyle evlenir.
iç yüzünü belli etmemektir.
mesela saldırgan bir insan, saldırganlığını gizlemek amacıyla gerektiğinden fazla nazik davranır.
din konusunda aşırılığa kaçan, herkesten çok dine, ahlaka bağlı olduğunu gösteren kişinin nedeni, çirkin bulduğu ve bulunacağına inandığı içyüzünü göstermekten korkması, uydurma, yalancı ve aldatıcı davranışlarıyla iç gerçekliğini güzelleştirmek, maskelemek istemesidir.
bÂzen aşırı sevgi pıtırcığı olanlarda göze çarpan durumdur. herkesi seven, herkesle iyi geçinen bu insanlar, dışarıdan bakıldığında "kendi kuralları, karakterleri yok mu? nasıl olur da her çeşit insanla kanka muhabbetine girer bunlar?" şeklinde düşüncelere sevkederler.
bazı insanlar vardır, ilk andan itibaren samimi olmadıklarını hissettirirler insana.
bu insanları sevmek, sevseniz de onlara tahammül etmek imkansızdır. onlara karşı hissedilen sevgi gün gektikçe, çok hızlı bir şekilde kaybolur, tükenir gider.
her şeyleri yapmacıktır. tavırları, konuşmaları, sevinçleri, hüzünleri... her şeyleri "hadi lan" "hadi be!" "yürü git başımdan" dedirtir. böyle gelmiş böyle de gideceklerdir, fakat artık sizinle gidemeyeceklerinin, götüremeyeceğinizin farkına varmışsınızdır.
bunlar genellikle kadın/erkek olamamış, olgunlaşamamış çocuklardır. ellerinde şekerleri olan, şekerleri ellerinden alındığında ağlayan, şekerlerini almak için binbir taklalar atan koca çocuklar gibidirler. şahsiyet, kişilik, mantık eksiktir. yoktur.
onlardan ayrılmak için hiçbir zaman erken ya da geç olmaz. 2 hafta, 5 hafta fark etmez. bunu fark ettiğiniz anda, mideniz de bulanmışsa çabucak çıkmanız gerekir ki zarar daha fazla görmeyesiniz.
merak etmeyin, onlar kırılmazlar da... sadece içlerinde buruk bir terk edilme duygusu hissederler, ve yine merak etmeyin, bu duygu çabuk geçer...
her türlü şartları ve koşulları ideal ve imkanlı dahi olsa da, bu ilkel şeylerle geçirilen her dakika insanı deli gibi hırpalar, mutsuz eder.
allah üzmesin.
dünyada ne güzellikler var,
hak etmeyenle vakit geçirmeye ne hacet?
kendisiyle barışık, samimi, düzgün, çok daha uğruna feragat edilebilecek, uğruna her şeye karşı kapanılabilecek insanlar var.
birbirine mesafeli davranmayı ve selam vermemeyi adetten sayan insanların süratle geliştirdikleridir. yabancılaşmada varılan son noktadır.
saygı ve sevginin kişisel çıkara hizmet ettiği günümüzde, teknolojinin de gelişmesiyle, insanın maruz kaldığı yabancılaşmayı dışa vurumu ve iletişim kopukluğuna yol açmasıdır. anlamamak ve anlaşılmamaktır.
ben bu basligi bugun bir yerde daha gordum ama nerde????
tanim: beni derin dusuncelere gark etmis baslik..
birakin artik sunu nolur yahu.. acacagin varsa da baska gun ac, ayni gun yemeden icmeden aktarmak zorunda misin ??
karşı karşıya kalınıldığında insanı üzen durumdur;
üstelik bir taraf oldukça içten bir hal içerisinde olmasına rağmen karşıdan
zerre samimiyet göremiyorsa daha kırıcıdır.