bazı insanlar vardır, ilk andan itibaren samimi olmadıklarını hissettirirler insana.
bu insanları sevmek, sevseniz de onlara tahammül etmek imkansızdır. onlara karşı hissedilen sevgi gün gektikçe, çok hızlı bir şekilde kaybolur, tükenir gider.
her şeyleri yapmacıktır. tavırları, konuşmaları, sevinçleri, hüzünleri... her şeyleri "hadi lan" "hadi be!" "yürü git başımdan" dedirtir. böyle gelmiş böyle de gideceklerdir, fakat artık sizinle gidemeyeceklerinin, götüremeyeceğinizin farkına varmışsınızdır.
bunlar genellikle kadın/erkek olamamış, olgunlaşamamış çocuklardır. ellerinde şekerleri olan, şekerleri ellerinden alındığında ağlayan, şekerlerini almak için binbir taklalar atan koca çocuklar gibidirler. şahsiyet, kişilik, mantık eksiktir. yoktur.
onlardan ayrılmak için hiçbir zaman erken ya da geç olmaz. 2 hafta, 5 hafta fark etmez. bunu fark ettiğiniz anda, mideniz de bulanmışsa çabucak çıkmanız gerekir ki zarar daha fazla görmeyesiniz.
merak etmeyin, onlar kırılmazlar da... sadece içlerinde buruk bir terk edilme duygusu hissederler, ve yine merak etmeyin, bu duygu çabuk geçer...
her türlü şartları ve koşulları ideal ve imkanlı dahi olsa da, bu ilkel şeylerle geçirilen her dakika insanı deli gibi hırpalar, mutsuz eder.
allah üzmesin.
dünyada ne güzellikler var,
hak etmeyenle vakit geçirmeye ne hacet?
kendisiyle barışık, samimi, düzgün, çok daha uğruna feragat edilebilecek, uğruna her şeye karşı kapanılabilecek insanlar var.
Samimiyetine inanmadığım hiç kimse ile merhabam bile olmaz. Boş lakirtiya taviz vermem. O yüzden, dar bir çevreyle hayatımı sürdürürüm. Samimiyetsiz insanlara acıyarak bakmaya neden olur.
08.07.2015 tarihinde yaşadığım bir olaydır. ( itiraflarım tadında bir yazı olacak) kısa kesiyorum.
kablo üreten bir firmada, lise mezunu forklift operatörü bir işçiyim. sanırım en son 20 sene kadar önce, dil bilgisi kitabını görmüştüm.
bu sebeple cahilliğimi bağışlayın.
bugün çay molasında arkadaşım mobil internet vasıtası ile facebook hesabına girdi. gördüğü ilk şey xyz adlı kişinin, hakkın rahmetine kavuşmuş bir arkadaşının doğum günün olduğuydu.
üzüldü ve ekledi, ''ya bak dedi bu güzel bir abimiz di 6 ay önce öldü.bugün doğum günüymüş''dedi.
Allah rahmet etsin neden silmedin? dedim.
'' silemem'' dedi.
silerdin silemezdin tartışırken. dedim bi tıkla profiline millet ne yazmış? bakalım.
öldün gittin bizi bıraktınları geçtim.
'' nice mutlu yaşlara''
Ciddi rahatsızlık duyduğumdur. Yalan konuşuyorlar, insanları kullanıyorlar, arkadan gıybet yapıp önden herşey normalmiş gibi güzel davranıyorlar. Ondan bu aralar kitap okuyorum, hiç olmazsa meşgul olduğum izlenimini veriyorum iş Çevremde. Gerçekten herkes Müslümanım diyor ama çok eksik var çok.
son zamanda sözlükte fazlasıyla gözüme çarpan durum, insanların yazdıkları savundukları şeylerle sonradan yazdıkları yaptıklarının çelişmesi. ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol sözünü hatırlatayım kendilerine, samimiyet birazcık samimiyet.
birde içimde tutamayacağım, bunu bazı irkek yazarlarda görüyorduk ama (bazı) kadın yazarlarda da görünce ee yuh dedirtti. aile sadakat nutukları atan (bazı) evli kadın yazarların başlık altında alanen birileriyle resmen cilveleşmesi, madem yiyorsun bir bok git özelinde yap, sonra yaa bana mesaj atıyorlar öff nefret ediyorum erkek milletinden diye sahteden sızlanma, sizin gibileri gördükçe kadınlığımdan utanıyorum. insan olamadınız, samimi olamadınız onun dışında her bok oldunuz.
neyse sakinim
birbirine mesafeli davranmayı ve selam vermemeyi adetten sayan insanların süratle geliştirdikleridir. yabancılaşmada varılan son noktadır.
saygı ve sevginin kişisel çıkara hizmet ettiği günümüzde, teknolojinin de gelişmesiyle, insanın maruz kaldığı yabancılaşmayı dışa vurumu ve iletişim kopukluğuna yol açmasıdır. anlamamak ve anlaşılmamaktır.
Yaşadığım çağın tüm sorunlarından sıyrılarak kendine özel bir yer edinmiş, içten içe büyüyen en büyük sorunların başını çeker bu samimiyetsizlik.
Bundan yakınan insanlar ilk önce kendisine yakın gördüğü çevreyi gözlemler ve eğer bu sorun ile karşılaşırsa büyük bir bocalama içerisine girer. Ki bu adam samimidir özünde, insanları sadece insan olduğu için sever.
Karşısındaki insanın vermiş olduğu her boşluğa ukela bir tavırla dayamak isteyen insanın zaten kendine samimiyeti yoktur.
Kendisine aşılamış olduğu katı kurallar çerçevesine sıkışıp kalmış, tünel görüşlü, dar insandır bunlar.
Sorsan amcık ağızlıya benim prensibim bu der. Senin prensibinin amına koyayım.
Bunun bir de ukela boyutu var evet. Genellikle daha ergenliğini tamamlayamamış, izlediği bir kaç filmin etkisinde kalmış ve kimlik arayışı içerisinde olan insanların eline oyuncak olmuş bir özelliktir.
Böyle kimseyi siklemiyorum yeaa havasıyla çevresindeki insanları etkileme çabası içerisine girip bunu olmayan kimliğine oyuncak eder. Aslında o da farkındadır bunun, bu özelliğini bilir ama kendine itiraf edemez. Çünkü ilgi çekmek zorundadır kendince. Ukelalıkla farklılık yaratmak zorundadır.
Artık şöyle bir algı oluşmuş toplumda; bana dokunmayan yılan bin yaşasın, hatta onbin yaşasın ama bana dokunmasın.
E haliyle böyle olunca ortaya çıkan samimiyetsiz ilişkiler de gereksiz ilişkilere dönüşüyor. Samimi olamayan bir ortama tutunmaya çalışan insanları gördükçe de ayrı bir şaşırma ifadesi beliriyor yüzümde. Ne işin var olum orda zararlı çıkan sen olacaksın.
Gözlemlediğim kadarıyla bu sorunun başlıca ana sebebi de insanların aileleriyle olan ilişkisi. Baktığın zaman ailesiyle arasında belirli uzaklık olan insanlarda da baş gösterir bu durum. Sen daha ailene yakın değilsen, diğer insanlara nasıl yakın olacaksın. Tamam her gördüğün insanla can ciğer ol demiyorum, ama aş artık bazı şeyleri. Karşındakinin de insan olduğunu unutma amına koyayım.
istanbul'dan önceki yaşadığım güzide şehrim de insanların ukelalıkları bile samimiydi. Şimdi çoluk çocuğun eline pirim yapma aracı olarak geçmiş.
Neyse bu konu üzerinde daha yazacak çok şeyim var ama gerek yok. Nasıl olsa sana dokunmayacak yılan bin yaşayacak ve böyle gelip böyle gidecek.
karşı karşıya kalınıldığında insanı üzen durumdur;
üstelik bir taraf oldukça içten bir hal içerisinde olmasına rağmen karşıdan
zerre samimiyet göremiyorsa daha kırıcıdır.