ben bir derdimi arkadaşıma anlatıp, hüzünlendiğimde veya içlendiğimde bana 'olsun ya boşver takma kafana' demesi kadar büyük bir samimiyetsizlik örneği yoktur. kendi derdi olsa saatlerce senin tesellini dinler. fakat iş sana gelince değişir. belli ki bu insan senin söyliyeceğin iki söze rahatlıcaktır. kafasına takmayıp boşveremediği için gelip sana anlatmıştır. bu samimiyetsizliğe iyi bir örnektir.
kendisini hemen hissettirir öyle bir kor ki ben ne yaptım ki bana böyle davranıyor dersin. hatta öyle bir coşarsın ki sen de onun gibi davranırsın ama uzun sürmez tıpkı birazdan cümlenin sonuna koyacağım nokta gibi bitirmek gerekir.
(bkz: suratında damacana patlasın)
samimi olmayan davranışlar sergileyen kişi özelliği.
yalancı bir tebessüm, gülmeye çalışan gözler ve " canım, cicim" kelimelerinin abartılı söylenmiş halleri bu özelliği sergileyenlerin aksesuarlarıdır.
başta siyasiler ve medya dünyası olmak üzere, kalburüstü kesimdekilerin tamamında görünen bulaşıcı bir hastalıktır.zararı, hastalanana değil onunla muhatap olana yazılır.
Yaşadığım çağın tüm sorunlarından sıyrılarak kendine özel bir yer edinmiş, içten içe büyüyen en büyük sorunların başını çeker bu samimiyetsizlik.
Bundan yakınan insanlar ilk önce kendisine yakın gördüğü çevreyi gözlemler ve eğer bu sorun ile karşılaşırsa büyük bir bocalama içerisine girer. Ki bu adam samimidir özünde, insanları sadece insan olduğu için sever.
Karşısındaki insanın vermiş olduğu her boşluğa ukela bir tavırla dayamak isteyen insanın zaten kendine samimiyeti yoktur.
Kendisine aşılamış olduğu katı kurallar çerçevesine sıkışıp kalmış, tünel görüşlü, dar insandır bunlar.
Sorsan amcık ağızlıya benim prensibim bu der. Senin prensibinin amına koyayım.
Bunun bir de ukela boyutu var evet. Genellikle daha ergenliğini tamamlayamamış, izlediği bir kaç filmin etkisinde kalmış ve kimlik arayışı içerisinde olan insanların eline oyuncak olmuş bir özelliktir.
Böyle kimseyi siklemiyorum yeaa havasıyla çevresindeki insanları etkileme çabası içerisine girip bunu olmayan kimliğine oyuncak eder. Aslında o da farkındadır bunun, bu özelliğini bilir ama kendine itiraf edemez. Çünkü ilgi çekmek zorundadır kendince. Ukelalıkla farklılık yaratmak zorundadır.
Artık şöyle bir algı oluşmuş toplumda; bana dokunmayan yılan bin yaşasın, hatta onbin yaşasın ama bana dokunmasın.
E haliyle böyle olunca ortaya çıkan samimiyetsiz ilişkiler de gereksiz ilişkilere dönüşüyor. Samimi olamayan bir ortama tutunmaya çalışan insanları gördükçe de ayrı bir şaşırma ifadesi beliriyor yüzümde. Ne işin var olum orda zararlı çıkan sen olacaksın.
Gözlemlediğim kadarıyla bu sorunun başlıca ana sebebi de insanların aileleriyle olan ilişkisi. Baktığın zaman ailesiyle arasında belirli uzaklık olan insanlarda da baş gösterir bu durum. Sen daha ailene yakın değilsen, diğer insanlara nasıl yakın olacaksın. Tamam her gördüğün insanla can ciğer ol demiyorum, ama aş artık bazı şeyleri. Karşındakinin de insan olduğunu unutma amına koyayım.
istanbul'dan önceki yaşadığım güzide şehrim de insanların ukelalıkları bile samimiydi. Şimdi çoluk çocuğun eline pirim yapma aracı olarak geçmiş.
Neyse bu konu üzerinde daha yazacak çok şeyim var ama gerek yok. Nasıl olsa sana dokunmayacak yılan bin yaşayacak ve böyle gelip böyle gidecek.