samimiyet ve laubalilik arasında bulunan ve bu iki kavramı net biçimde ayıran o ince çizgi.
samimiyet iyidir, kişinin hayatta sıkıldığı anlarda samimi olunan kişilerle ilişkileri aklına gelir ve bir mutluluk duyar. ya da geyik yapılan bir ortamda hisseder o sıcaklığı insan. sevdiği kişilerle yakın olur ve diğer kişilerden farklı davranır.
fakat laubalilik çok farklı bir şey. samimiyeti yok eden, işin cılkını çıkaran bir hede. biri görüldüğü zaman sıcak bir gülümsemeden ziyade eliyle kişinin karnına doğru korkutma hareketi yaptırır laubalilik. karşıdaki kişinin insana negatif bakmasına sebep olur.
allah kimsenin çevresine o ince çizgiyi aşan laubalilerden vermesin, ne diyelim.
samimiyet iç içe, içten olma durumu iken laubalilik ise bazı toplum normlarını önemsememe durumudur. ve esasında çok kalın hatlarla çizilmiş olsa da bu çizgi aşılmaya yatkın olduğu için ince görünür (bkz: sırat)
diye bir bakınız verip sayfayı terk etseydim bu laubalilik olurdu. ancak altına entry girip cümleyi açıklamaya çalışarak aslında samimi bir ortam oluşturmuş olduk.
Aşk hayatımın gidişatını değiştiren demek istediğim ama diyemediğim, maalesef o hayatın stabil olmasına sebep olan cizgidir.
Özellikle hoşlandığım ve az bir muhabbetim olan bir insanın (en kötüsü de bu az muhabbet olan insana nasıl davranırım) hareketlerine bu çizgiden laubalilik yönüne geçmekten korktuğum için doğal bir şekilde cevap veremiyorum. Sanki "nasılsın" diye sorduğu zaman "iyi sen" demekten daha çok lafı uzatırsam laubali olacakmışım gibi geliyor. O benimle konuşmak için gelmediği sürece mesela gitmiyorum çünkü "ne alaka şimdi" olmak istemiyorum. Mesaj attığı zaman öz konuşmaya çalışıyorum çünkü ortak bir iş konuşuyoruz, kişisel alanlara girmiyorum. Sonra bir bakıyorum laubali olmamaya çalışırken "soğuk", "ilgisiz" ve "tutarsız" olduğum düşünülmüş.