nice analar bacılar bu dizileri izleyip gözyaşı döküp psikolojisini bozmaktadır, genel mevzu olarak birilerine haksızlık yapılmakta ve ilahi adalet tecelli etmektedir. bence kurtlar vadisi kadar zararlıdır insanları mucize beklemeye itmektedirler, oysa her kötülüğün bir karşılığı muhakkak olsada bunun dizilerdeki gibi gerçekleşeceğini ummak yanlıştır.
gelir biri bi tokatlar seni bir dahada göremezsin yok yani öyle iki gün sonra titreye titreye gelipte abi ben yanlışlık yaptım affet beni diyenler büyük ihtimal karıyla kızla çatır çatır yiyordur paraları.
3 kişiyle 5 bölüm çekilebilen dizilerdir. bir bölümdeki sütçü diğer bölümde kahramanın kötü kardeşidir, bir sonraki bölümde babadır hatta bıyıklı haladır.
insani bunalima sokabilecek bir muzik, asiri karikaturize edilmis karakterler, abarti sacma bir senaryo ve din temasiniu bir araya getirdiginizde olusabilecek dizilerdir.
tabi arada istisnalari olabilir. tarik ve digerleri mesela, barindirdigi absurd esprileri sayesinde yirtmaktadir.
sekiz yaşındaki yeğenimin gizli gizli izleyerek ailesiyle büyük bir mücadele içine ve ruh bunalımına girdiği, vermek istedikleri mesajla çelişen dizilerdir. Anlatalım nasıl çelişirler şimdi bir kadına engelli olduğu için eziyet eden adam var , kandırıyor kadını seni seviyorum masallarıyla sonra gidiyor başkasıyla evleniyor, kadın hesap soruyor haliyle adam da sen sakatsın diyerek hakaret ediyor ayrılıyor. Adamın çocuğu da sakat doğuyor anlıyor hatasını ağlıyor ( bu arada bunları beceremiyor, yazdığım gibi ruhsuz ve basit rol yeteneğinden yoksun ) ben kendi adıma cennetin de cehennemin de bu dünyada olduğunu düşünüyorum yani cennet cehennem gibi islamda anlatılan ve bu dünyada yaptıklarımızın karşılığını öldükten sonra diğer dünyada alacağımıza inancım yok. işte bu diziler de benim cennet - cehennem tezimi doğruluyor eee ben cennet ve cehennme inanmıyorsam zaten müslüman değilim , birine haksızlık yapıldığında dini duygularla değil insani olarak bunun bir karşılığının olması gerektiğine inanırım, yoksa da dünya adaletsiz derim cehennemde yanar nasıl olsa diye kendimi avutmam. tamamen dine yönlendirmek amacıyla çekilen bu dizilerde bir mantık hatası var gibi geliyor. islamın cennet cehennem kavramlarını biraz zora sokuyor. adamın da çocuğu engelli doğdu zaten kadına yaptığının cezasını ömrü boyunca çekecek adamı bir de cehenneme mi göndereceksiniz. aklıma takılan birşey daha var bu dizilerdeki karakterlerle ilgili , bir insan tamamen iyi olamaz mükemmel olamaz. vardır acizlikleri , sinirleri , peki bu dizilerde neden haksızlığa uğrayanlar hep mükemmel olarak gösteriliyor , sinirlenmiyor sadece ağlıyor ağlıyor insanın içini bayıyor, gerçekçi yapın biraz insan bütünüyle insandır. sonuç olarak , o kadar gerçeklikten uzak o kadar el yordamıyla yapılıyor ki bu diziler amaçlarına nasıl hizmet edebiliyorlar anlamış değilim.
geneli dine bağlı insanların ezilmiş, hor görülmüş, dışlanmış olması esasına dayanan dizilerdir. karakterler tamamen salt iyi ve salt kötü üzerinden döner. haram yemeyen ana babasına saygılı toplum tarafından sevilen iyi kişiler her zaman fakir ama gururlu kimselerdir. başlarına olmadık şeyler gelir, çocuğu ölür, haksız bir şekilde işten atılır, iftiraya uğrar ama her seferinde yüce yaratıcıya şükreder bunun bir imtihan olduğunu ve kendisinin sınandığını düşünür. kötüler ise her türlü fesat, fitne, haram konusunda uzmanlaşmıştır. başı açık kadınların hepsi orospudur. erkek avcısı, paragöz ve modern olarak gösterilir. bu kategoride ki erkekler ise ateist, allaha inanmayan servet sahibi putperestler olarak gözümüze gözümüze sokulur. sonuçta finalde hak yolunu bulur zalim telef olur mümin mükafatlandırılır.
uçan ruhlar, yürüyen cenazeler, konuşan ölüler vesaire vesaire... işin ilginç yanı ise dindar kesim bu yapımları büyük bir ciddiyet içerisinde takip etmekte. anlayan beri gelsin.
fetullah gulenin talebelerinden topladigi parayi dizilere yatirmadigi asikar neyse ki,yoksa nasil olurda vasatin altinda olan bu kadar cok dizi cekilir ki? ak sakalli dedeler bilin bakalim nerde yasar? bilemediyseniz stv'nin dizilerinden birini acin.
bu dizilerin ortak noktası ve ana teması iyi-kötü karakterlere odaklı oluşlarıdır.
ne zaman kanal gezerken denk gelsem mutlaka kötü kalpli bir köy ağası, doktor, mühendis, bakkal, zengin ev hanımı, baba, dayı, üvey ana, mahalle kasabının sapık çırağı vs. bir fakir müslümana zulmediyor. güçsüz, biçare vatandaşı aşağılıyor, onu hor görüyor, dövüyor. güçsüz vatandaş da yaşadığı ülke artık neresi ise o ülkede polis olmadığı için bu eziyetlere boynunu büküp katlanıyor.
bu dizilerde ortak bir nokta da herkesiz salak oluşu. yani eziyet gören de salak eziyet eden de. organizasyon sıfır. kötü karakterin, kötülük yaparken öyle joker gibi bir felsefesi,programı ne bileyim bir anlatısı da yok. genelde para için ya da sırf kötülük yapmış olmak için yapıyor. kısacası karakterler, doğuştan iyi ya da kötü ama mutlaka salak.
kötü-iyi eksenli kurgulanan, bugs bunny kadar bile yaratıcı olmayan bu dizileri yazan adamların sanırım posta gazatesine şiir yollayan adamlarla bir bağlantıları var. henüz çözemesem de bu ilişkiyi, iz üzerindeyim...
saçmalık ve hurafe yığınlarının ahlak adı ile topluma itelenmeye çalışıldığı diziler. ben ise gülmekten geberiyorum bu saçmalık yığınına.
ulan hangi ahlaklılık bu herifler bu dizileri çektikleri paranın hesabını versinler önce. örneğin erbakan bilmem kaç kere hacı oldu da ne oldu herif 1 trilyonu buhar etti. din adına yapınca cihat oluyor herhalde(!). peh peh peh...
Stv de yayınlanan çoğu ruhlu, perili dizilerdir. abartı aşırı derecede vardır bunlardan bazıları: sırlar dünyası, tek türkiye, yeşeren düşler, hakkını helal et, iyilik kervanı, beşinci boyut, doruluk ekseni, kollama.
karakterlerin ölümleri bir hayli ilginçtir.kötüler ya ölür ya da felç olur, iyiler de ya ölür ya da mutlu olur ama genelde kanal tercihi ölümden yanadır.