Vazgeçemediğim eğlencem. Nerde görsem binerim. Özellikle sahilde, denize karşı olanı keyif verir. Ağır ağır, sakince sallanırken meltemin etkisiyle arınıyor insan.
sallanan kişi ne kadar ağır olursa olsun veya ne kadar güçlü sallanırsa sallansın, salıncağın en geri ve en ileri nokta arasındaki salınımı aşağı yukarı aynı sürede gerçekleşir.
karşıklı olarak ayakta binilir ve her iki yöne de kolan vurulur. cesareti olanlar, salıncak yörüngesinde engel yoksa, yere neredeyse paralel oluncya kadar yükselirler.
romantizm adına kadının binip erkeğin itme gücü ile bir ileri bir geri hareket eden benim için mide bulandırıcı ( gerçekten midem bulanıyor) eğlence aleti.
Küçükken çok severdim sonra biraz büyümeye başladığım siralarda emniyetli salincaklar cikti allahtan onlara cok denk gelmedim. Plastik korumali ve zincileri emniyetli yani cok sallanamiyorsunda. Gunumuz salincaklari kisacasi. Ben daha cok bu boyasi yer yer dokulmus paslanmis emniyetsiz sallandikca neredeyse donme noktasina gelen salincaklari seviyodum. Zincirlerinden tutununca elde metal kokusu birakirlardi. Simdi her sey plastik. Çok sıkıcı.
37 yaşında olmama rağmen binmekten büyük keyif aldığım bi alet. Çocuklar gibi gülüp masmavi gökyüzüne selam cakiyorum sallanırken. Ve sarkilar soyluyorum ayni zamanda.. Hayatın ne müthiş bir armağan oldugunu anlayip salıncağa binebildigim icin tanrıya tesekkur ediyorum ve sonra da birkaç rekat şükür namazı kılıyorum. işte bir pazar günü..
bir gerçek kesit klasiği. türk televizyon ve sinema tarihinde Şizofreniyi en gerçekçi işleyen kült yapımlardan biri. Yalnızlık tanrı'ya mahsus gerçekten; asosyallikle karşı cinse duyulan ve giderilemeyen ihtiyacın nelere mâl olduğunu gözler önüne seriyor. Ha bir de el ele yürüyen sevgililere sataşması çok ince bir detay. Yaşayamadığı duyguların hıncını başkalarından çıkarıyor. Sürekli yanağına dokunma takıntısı da ilginç.
Cahit Kaşıkçılar (Sarı Bıyık) gerçekten muazzam oyuncu. resmen döktürmüş. izlemek için: