ev yapımı salça ile yapılanı eftaldir. bizim validenin farklı bir tarifi vardı ve ben salçalı ekmek diye onu bilirdim sadece. salça, beyaz peynir, bol baharat, maydonoz falan karıştırıp oluşan harcı bayat ekmeklerin üzerine sürer ve fırınlardı. mis gibi bir koku sarardı evi. off acıktım galiba ben.
sokakta oynarken acıkınca eve çıkma zahmetini ortadan kaldıran oyuna ara vermeden bir yandan da karnı doyuran pratikliği ile bir zamanlar mahalle ve sokak aralarının vazgeçilmezi olan yiyecektir. evinizde sepet varsa anneeeooo salçalı ekmeek saaall şeklinde bağırdığınızda eve çıkıp inme süresini de verimli kullanıp oyununuza devam ederdiniz.
-oğlum hadi topu bırakta eve gel. acıkmışsındır.
+anne daha maçım bitmedi. sen bana salçalı ekmek hazırla da onu yiyeyim ben hemen. maçım bittiğinde gelir yemek yerim.
bizim orada biber salçası yapılırdı, domates salçası pek revaçta değildi... hala da öyle sanırım.
biberlerin içi temizlenir, makinede çekilir sonra kovalarla dama taşınır ve daha önceden hafif derinlik kazandırılmış muşambaların üstüne dökülürdü. bir de tuzlarlardı -çürümesin ve tat versin diye herhalde.
yaz geldi mi hemen her damda vardı salça... biz de arkadaşlarla evlerden ekmek alıp damdan dama gezerdik. böyle koca muşambalara ekmek banardık bildiğin. hatta aramızda "oğlum yetergilinki daha güzel!" , "yok lan melek teyzelerinki en güzeli!" , "hadi lan "direysun(dursun) teyzelerinkini yemediniz mi lan!?" diye tartışır, bi nevi gurmecilik oynardık...
saklambaç falan oynarken de saklanmak için çıktığımız komşu damlarında salça varsa, ebe bizi bulana kadar veya yerinden uzaklaşana kadar vakit geçirmek için salçalara parmak banardık.
bıçakla dilimlenmiş ekmeğin üzerine özenle sürülmüş ve yüzeyinde hiç tümsek barındırmayan salça görüntüsüyle, asla tadı çıkmayacak olan gıdadır.
salçalı ekmek, mahallenin veletleriyle asfalta tecavüz edilen zamanların ürünüdür. ev işleri ile nevri dönmüş annenin, veledi başından ivedilikle savma amaçlı sunduğu gıdadır. bilmez ki o velet o gıdadan aldığı tadı almayacaktır hiçbir nutella kutusundan.
o anne ki, poşetten çıkardığı dünden kalmış ekmeği aceleyle parçalar görüntüsüne aldırmadan. "off kaçacağın yerde sıçacağın tutar çocuk!" diye söylenerek aralar ekmeği. ekmeğin kenarındaki yamuk çizgi mühim değildir, ne de olsa mideye gidecektir. aceleyle doldurur salçayı içine. öyle özene bezene sürmez bilesin. çekmecede bıçak kalmadıysa, çatal da görür aynı işi. ekmek arasındaki çatal izlerine bakan velet "off ahmet'in annesi gibi yapamıyorsun işte" diyerek söylenecektir. kafasına terliği yemeden ekmeği kapıp gitmesi gerekir.
annelik görevi yerine getirilmiş, çocuk açlıkla imtihan edilmemiştir. ahmet'in annesi kadar özenli değildir belki ama, çamaşır suyunu eline alıp tezgaha döndüğü vakit duraksar o anne. "off iş dediğin yola koyulur. öyle davranmasaydım ya çocuğa" diyerek durdurmaya çalışır gözlerinin isyanını.
salçalı ekmek işte bu yüzden önemli ve lezzetlidir ey çocuk. salça fabrikasına sahip olsan, alamazsın o lezzeti hiçbir salçadan. "nutella kalp kalp" demeye benzemez salçalı ekmek sevdası. salçalı ekmek kalp kalp.