yurtta kalan üniversite öğrencisinin, haftasonu jix ortamlarda takılmak uğruna, haftaiçi yemek zorunda olduğu menüdür. salça genelde anne-babanın gönderdiği koliden çıkar.
gecenin bir vakti mide kazınmalarıyla uyandıktan sonra mideye indirdiğimiz enfes yiyecek. hele salçayı babanne yaptıysa tadından yenmez. yanında da niğde gazozu...
annem dahil 5 kız kardeşin bi araya toplaşarak kavonozlar dolusu yaptığı yenilesi şeyin ekmek üstündeki haline salçalı ekmek diyoruz.gerçekten leziz olur kendileri.olsada yesek...
annelerın acıkan cocukların elıne tutusturdugu fakır ama gururlu yıyecegımızdı bır zamanlar sımdı ne eskı tuzlu ev salcaları kaldı ne de onu yıyecek cocuklar.
uğur gürsoyun karikatürü fıratın favori ikindi kahvaltısıdır. salçayı bıçakla ekmeğe sürmek suretiyle çocuğun eline verilip sokağa gönderme gibi rutinleri vardır.
sokakta kaldırımda oturarak yenildiğinde acaba çocukluk günlerimize geri dönebilir miyiz ki? gibi düşüncelere beni iter, ah ah yeni nesil bebeler pek doyumsuz, pek huysuzlar.
(bkz: #4975339) nolu entarisiyle adeta gülmekten altıma sıçırtmış yazar. tıkandım aga, öyle böyle değil. tam gülmekte değil, hönkürmeyle geğirmek arası acaip bir şey oldu bünyemde. sayesinde...
(bkz: teşekkürler)
(bkz: #4975339)"beni güldürdün ya allah ta seni güldürsün" dediğim yazar. hani bir anda ciddi bir şekilde okuyup kendinizi kaptırıp bu gibi entry denk gelince sandalyeden düşersiniz ya ha işte öle oldum. *
devamlı bir teşekkür etme gayreti içinde olan insan. selam vermeye korkuyor insan yeminle; yapıştırıveriyor insanın suratına teşekkürü hemencik. aa, deli mi ne?